1.BÖLÜM İSTEMEYEN KIZ

30 2 8
                                    

Bu muydu terk edilmek,
bu muydu yalnızlık,
bu muydu ölüm.

günden güne ölüyordum, fakat kimsenin haberi yoktu
şu siktiğimin dünyasında tek kalmıştım.Gerçi hoş tek kalmasam bile tek olurdum.Ben istenmeyen kızdım, ne eksik ne fazla kimse sevmedi beni kimse!
Onlara hak veriyorum çünkü ben bile kendimden utanırken onların sevmesini tuhaf bulurdum ama beni kim sevicekti ki sevebilecek biri yoktu.
Selam ben Lavinia anlamı ölüm çiçeği olan lavinia. Kaderim de o çiçeğe benzemesi için adımı lavinia koymuşlar.Ailem beni benim lanetli olduğuma inandırdı, ve ben salak gibi hala buna inanıyordum.

Gelin size hikayemi anlatayım.

Ailem kız çocuklarının lanetli olduğuna inanırdı, babam çok zengin bir iş adamıydı, annemin ne olduğunu bilmiyorum çünkü öğrenmeme izin vermediler. Bir ikizim vardı. Doktor, anneme ikizlere hamile olduğunu söylemiş, ve o iki çocuğunda erkek olduğunu
annem çok mutlu olmuş çünki iki erkek çocuk onun onun konumunu yükselticekmiş.Doğuma kadar beni erkek sanmışlar ve BOM! ben doğmuşum ve annem beni emzirmek bile istememiş doktorların zorlamasıyla beni emzirmiş.Babam benim kız olduğumu görünce annemi dövmeye başlamış.Annem babamın elinden zor kurtulmuş.

Annem benimle ilgilenmemiş bile tek derdi oğluymuş. İkizimin bakıcıları arada bana acıyıp annemden aldıkları sütten veriyorlarmış, ben büyüdükçe bana evimizin çatı katındaki pis odayı vermişlerdi, kardeşimin eskilerini veriyorlardı bana, arada ikizim olan EmirHan yanıma gelip benimle oyun oynardı fakat annem onu benim yanımda gördüğünde hemen onu alıp emire 'o pis oğlum sanada mikrop bulaştırmasın' derdi, Emirse her seferinde onu onaylayıp bir zaman sonra yanıma gelir ve bana 'sen mikrop değilsin.Mikroplar kötü kokar ama sen çok güzel kokuyorsun' derdi. beni sevdiğini hisstettiğim tek kişi oydu ama onun yüzünden az dayak yemedim.

18 YIL ÖNCE

"Sana söylüyorum oyuncak arabanı ben almadım! hem neden alayım ki ben senin arabanı!" dedim. Bu çocuğun sorunu neydi! arabasını ben almadım karşı komşumuz olan efe almıştı, ama bana inanmıyordu, o haylaz çocuk emirin arkadaşıydı ve o yüzden emir onun aldığına inanmıyordu.
"Yalan söyleme! sen aldın biliyorum. efe öyle bişey yapmaz!" neden bir kez olsun bana inanmayı seçmiyordu ki. oysa ben onun bütün söylediklerine inanıyordum. "neden bir kez olsun bana inanmayı seçmiyorsun! oysa ben senin bütün söylediklerine inanıyorum." dedim. "salaksın çünkü, annem bile seni sevmiyor.neyse arabam kalsın ANNEME yenisini aldırırım. daha fazla senin gibi bir hırsızla muhattap olmak istemiyorum!"dedi. Kırıldığımı hissettim, eğer bunu annem, babam veya başka biri söyleseydi bu kadar üzülmezdim. çünkü alışmıştım ama o söyleyince kalbimde yeri dolmayacak bir çukur oluşuyordu, öyle bir ağrıyordu ki kalbim, dinmiyordu acısı, öyle bir sızlıyordu ki kalbim, yerinden çıkıcak gibi oluyordu, öyle bir acıyorduki kalbim yerinden söküp almak istiyordum! annem ve babam Neden beni sevmiyorki ben onlara hiçbirşey yapmadım!

öfke ve kin tüm bedenimi ele geçirdi ve öfkeyle Emiri yere ittim, üstüne çıktım ve saçlarını yolmaya başladım. benim tam zıttım olan siyah dalgalı saçlarını tüm gücümle çekiyordum. Oda boş durmadı tabii, hemen ellerini sarı saçlarıma daldırdı ve var gücüyke çekti. Daha çok sinirlenmiştim! dizim burnuna çarpınca ağlamaya başladı annem onun sesini duyup resmen yanımıza ışınlandı ve Emirin başını yukarıya kaldırarak burnundan akan cılız kanlara baktı. "OĞLUM! KİM YAPTI BUNU?!" dedi ardından, "SEN YAPTIN DEĞİLMİ UĞURSUZ,LANET ŞEY! GEBER ARTIK DA AİLEMİZ KORUNSUN BAŞIMIZA NE GELİYORSA SENİN YÜZÜNDEN!" Diyip tokatı yapıştırdı, yere düşmüştüm, acıyan ellerimi ve dirseklerimi umursamadan ayağa kalktım ama ağlamadım eğer ağlarsam daha çok vururdu.
patlayan dudağımdan akan kan kendime acımama sebep oldu. "özür dilerim an- hanım efendi" dedim ürkek ve cılız sesimle.
çok beklemeden saçlarımdan tuttu ve beni ceza odasına götürmeye başladı, korku dolu bakışlarımı emire gönderdim, hiçbirşey yapmadı ve keyifle izledi, "ANNE O HIRSIZ ARABAMI ÇALDI! VE SUÇU EFEYE ATIYOR! ÜSTÜNE ÜSTLÜK SAÇIMIDA ÇEKTİ CEZA VER ONA!" Diye üsteledi. Annem bana baktı ve saçlarıma daha çok asıldı "ahhh" diye inledi 8 yaşındaki lavinia, derya hanım lavinia yı ceza odasına götürdü.

bembeyaz odadaki farklı tek renk lavinianın kırmızı kanıydı. onun haricinde heryer bembeyazdı "seni küçük sıçan! lanet olası şey ne diye doğduysan! doğduğundan beri tek bir yararın yok!" 8 yaşındaki lavinia bu sözlerin ne anlama geldiğini bilmiyordu ama içten içe onu üzüyordu, bu sözlerin kötü şeyler olduğunu hemen anladı çünkü tanıdığı insanlar ona hep böyle şeyler söylerdi ve annesi lavinia ya hiç güzel şeyler söylemezdi. Annesi ve babası laviniayı hiç sevmezdi.

sonra nemi oldu, Derya hanım sanki karşısındaki bir insan değilmişsine dövdü küçük kızı.
Canı çıkana kadar hemde, bayılma raddesine gelene kadar, Emiri söylediklerine pişman esecek kadar dövdü küçük kızı.

Emir daha fazla kardeşine vurmaması için lavinianın önüne geçti fakat iş işten geçmişti, lavinia vücudunu hissetmiyordu. ama ağlamıyoduda bu küçük kız ilginç derecede dayanıklı ve zekiydi, ne kadar dayak yerse yesin ağlamıyor yaralarını kardeşine belli etmiyordu üzülmesin diye,
Olanları duyan babası eve geldiğinde lavinianın yaraları daha yeni kanaması durmuşken babası kenan bey yenilerini açmıştı, bu izler en az 3 hafta kalırdı. Gülüyodu kendine ağlanıcak haline gülüyordu, eğer onum yerinde başka çocuk olsaydı çoktan komada olurdu.

Bembeyaz çarşafler kan olmuştu, yerlerdeki kanlar laviniaya aitti duvarlardaki de dahil, yatağa bağlıydı küçük kız, kelepçelerle yatak başlığına bağlanmıştı. ilk defa olmuyordu bu, alışmıştı küçük bedeni bu işkencelere.

acıyordu.Çok acıyordu

GÜNÜMÜZ

içim acıyordu, evet çok acıyordu. yaralarımı saramıyordum ama acıya aılışıyordum. Ben çocukluğumu görüyordum
beni suçluyor, gerçi hoş herkes beni suçluyor...

ölüyordum ama kimsenin umrunda olmuyordu.

hikâyenin geri kalanı şöyle;

ben her ay, her hafta, her gün,her saat dayak yedim kardeşim ise bana acıyan bakışlar attı. Ben o bembeyaz odada günden güne ölürken o bana acıyan bakışlar attı!

uçurumdan aşşağı sarkıttığım ayaklarımı geri çektim ve ayağı kalktım "AAAAHHHHH!" Diye bağırmaya başladım. Siktiğim dünyadı bir banamı zalimdi!

"YORULDUM! ÇOK YORULDUM!"

Annesi, babası, kardeşi gözünün önünde öldürülmüştü, o kadar kötülüklerine rağmen ilk defa o gün onlar için dökmüştü göz yaşlarını, 'Vedat' diye bir adam zihninden asla silinmicek olan o isim! çocuğumun katili! daha 26 yaşındaydı ama o adam onu 13 yaşında esir alıp yıllarca işkence edip tecavüz etmişti!

Çocukluğumun asıl katili olan o adam!

Beyaz ışıklardan asıl korkma sebebim olan adam!

Ailemin katili olan adam!

çocuğumun katili olan adam!

Kabuslarıma giren adam!

sırtımdaki kemer izlerinin sahibi olan adam!

Ruhumdaki yaraların nedeni olan adam!

Bana tecavüz eden adam!

Beni öldüren adam!

ruhum kapana kısılmıştı
o adamlar bana acıyıp babamın sağ kolu olan gökhan abiye yardım etmişlerdi. zar zor kurtulmultum o adamın elinden.
Günden güne öldürmüştü beni zehri kanıma usul usul işlemişti
ağlamamıştım.
O bana yıllarca tecavüz ederken ben ağlamamıştım.
Ben bana yapılanlara ağlamamıştım, ben bebeğime yapılanlara ağlamıştım.

En son bebeğim için ellerim parçalanana kadar içi boş bir mezar kazarken ağlamıştım. O günden bu yana 1 kez bile ağlamamıştım.

ben çocuktum ama ben çocuk halimle onu doğurmayı göze almıştım.
Şimdi bana sorsalar, bebeğin yaşayacak ama sen öleceksin, 1 saniye bile düşünmeden ben kendimi vurmayı seçerdim. Yemin ederim ki bunu yapardım. Ben bebeğimin kız olacağını hissetmiştim. Eğer kız olsaydı ismi Arin olacaktı. Yani ben öyle düşünmüştüm.
güçlü demekti Arin.Güçlü kadın.
benim aksime güçlü olmasını istemiştim ama o daha dünyaya gözünü açamadan gitti benden.
bir kez, sadece bir kez koklasaydım onu, ciğerlerim patlayana kadar içime çekseydim kokusunu. Benim ölene kadar en büyük pişmanlığım olacak olan şey buydu; evladımı bir kez bile koklayamamak.

SESSİZ ÇIĞLIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin