PAZARTESİ
Herkes çok eğleniyordu. Kızlar çıldırmış gibilerdi. Erkekler de öyle. Her yer renkli ışıklar ile aydınlanıyordu. Bu ışıkların içinden, biri bana yaklaşıyordu.
Bana doğru geliyor. Harika görünüyordu.Dört senedir bu anı bekliyorum. Hala gelmeye devam ediyor, sanırım beni dansa kaldıracak. Gözlerimi kapattım. Beni dansa kaldırmasını bekliyordum. Sonra konuştu benimle.
"Ceren hadi tatlım kalk."dedi
Gözlerimi açacağım,ve açtım. İnanmıyorum ya bu annem. Yine mi rüya gördüm. Neyse zaten rüya olduğunu tahmin etmeliydim. Çağatay gibi tatlı,yakışıklı, sempatik, havalı,çalışkan,zengin,tarz, zeki,sevimli bir çocuk beni niye dansa kaldırsın ki, hemde mezuniyet balosunda. O kadar kız varken. Amaç ne yani.
Çok güzel değilim. Dikkati üzerine çeken tiplerden de değilim. Ama insanları kırmaktan korkarım, kendimi beğenmiş değilim. Oturup konuşursak seni saatlerce dinleyebilirim. Ve bana iyi davranırsan da çabucak sevebilirim seni...
Aslında çağatay benim lise kahramanımdı. Bundan, bir üç yıl öncesine gidersek, lise hayatımı kurtardı diyebilirim.
***
En yakın arkadaşım olan berna ile liseye geçmek için hazırlanıyorduk. Gerçekten çok heyecanlıydık. Artık liseye geçecektik. Ama benim için birçok sorun vardı. Sorun bernaydı. O kız gerçekten bir aptal gibi davranıyordu. Kendini çok ezdiriyor. Ondan bundan laf işitiyordu. Benim yanımdayken böyle olmasını istemiyordum.Onu hep ben korumak zorundaydım. Ama artık ona söylemem gerekiyordu. Bu arkadaşlık böyle süremezdi. Ben onun hayatı boyunca yanında olmayacaktım sonuçta.
Lise sonuçlarının açıklandığı gün bernalara gidecektim. Vereceğim haber belki de onu üzecekti. Ya da hiç umurunda olmayacaktı. Bernalara gittiğimde kapıyı bernanın annesi açtı.
"Hoş geldin kızım. Berna da seni bekliyordu."
Gülerek içeriye geçtim. Annesi bana hep iyi davranırdı. Berna'nın odasının kapısının önüne geldiğimde, birkaç saniye bekledim. Kapıyı açtım. Tek kelime etmeden, berna boynuma atladı, bana sarıldı. Gerçekten içten sarılıyordu. Bunu hissediyordum. Bana sarılmayı bıraktı. Gözlerimin içine baktı. Su yeşili gözleri vardı. Gözlerine ayrıntılı baktığında, gözlerinin arkası gözüküyordu sanki.
Ama artık söylemeliydim. Bunu gözlerimin içine bakarken yapamazdım. Gözlerimi onun gözlerinden kaçırdım. Lise hayatımı düşünmek zorundaydım. Tam ağzımı açacakken...
"Kadıköy anadolu lisesini kazanmışım."
Sarsıldım. Tekrar göz göze geldik. Gözlerinin içi gülüyordu. Aynı liseye mi gidecektik şimdi biz. Berna'ya dört sene daha katlanamazdım. Hemen söylemem gerekiyordu.
"Öncelikle gerçekten çok mutlu oldum senin adına berna, ama gerçekten artık senin arkadaşın olmak istemiyorum. Biliyorum aynı liseyi kazandık ama sana daha fazla dayanamayacağım. "
Ağzımdan birden dökülüverdi harfler, kelimeler, cümleler. Bunları söylemeyecektim aslında, evde çalışıpta gelmiştim. Alıştıra alıştıra söyleyecektim. Birden ne düşündüysem söyledim. Gözlerine baka baka, hiç utanmadan söylemiştim. Yüzümün yandığını hissediyordum.
Koşarak odasından çıktım. Daha fazla o evde kalamazdım.
Fazla ağır konuşmuş olmalıydım ki, ben giderken bernanın gözlerinin dolduğunu görmüştüm.
O günden bu güne içinde beslediği kin büyümüş olmalıydı. Lise gerçekten bernayı çok değiştirmişti. Havalı olmaya çalışıyordu.
Okulun ikinci haftasında yeni arkadaşlarıyla bana sınıfta bir şaka hazırlamışlar. Sırama yapıştırıcı sürmüşler. Bana da bunu, onlara kulak misafiri olan Çağatay söylemişti. Sınıfa gittiğimde bernanın gözlerinin içine bakarak "senin kadar ezik bir kız görmedim. İşte bu yüzden anladın mı? İşte bu yüzden seninle arkadaş olmak istemedim. Bütün yaz oturup bu şakayı mı planladın benim için? Beni düşünmen çok hoşuma gitti kızım. Sağol ya. Bu çocukça oyunlarına gülüp geçerim ben bebeğim. Beni hiç tanıyamamışsın."dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLU VİRÜS
FanfictionÜniversiteyi kazanmanın, onun hayatını değiştireceğine inanan bir genç kız...