asiri uzun bir bolum oldu umarim sıkılmazsınız ve bol bol yorum yapip oylarsiniz cok seviyorum sizi optummm🩷🩷
13: followed the sun till night
20 Eylül, cumartesi
(dört gün sonra - olay günü)taehyung'un jungkook'un kucağında ağlayarak uyuyakaldığı günün üzerinden günler geçmişti. günlerden taeoh'un vante olacağı gündü. sanki bugün hava kasvetti. hisleri dışa vuruyor gibiydi. ürkek bir rüzgar yaprakları daldan koparıp sürüklüyor, bulutlar güneşi utancını gizlemesi için örtüyordu. gök dakikalar sonra yağmur yağacak gibi kararmıştı. taeoh'un karnına giren ani sancılar gibi gürüldüyor ama akmayan gözyaşlarından alıntılarla yağmur bir türlü yağmuyordu. hastanenin otoparkına adım atan ayakları her an ardına dönecek ve koşarak kaçacaktı sanki. elleri titriyordu. bu eller birini öldürmek için değildi. kimsenin ahını dahi almamıştı bu zamana dek ama şimdi canını mı alacaktı? özellikle de bir kadının... kız kardeşinin ölümünden sonra kadınlara karşı ayrı bir hassasiyeti vardı. şimdiyse... yapacağı şeye inanamıyordu. istemiyordu.
istemiyordu.
otoparkın yolundaki beyaz şeritlerde dolanan gözleri oyalanacak her türlü şeye tutunuyordu. arabaların renklerine bakıyordu. her beş renkte bir başka rengin beşini arıyordu. sonra başka... kameralar o gireceğine yakın kapanmış, kadının arabasına girene kadar da açılmayacaklardı. hızlıca üzerini değiştirmeliydi.
aslında taeoh yakalanmaktan korkmuyordu. hükümetin yalanlarını ifşalamasından sonra elinde avucunda pek bir şey kalmamıştı. peşinde muhtemelen onlarca kiralık katil vardı. kellesine ödül verildiğinden emindi. bu tarz şeyler yapanları, hükümet ifşacılarını yaşatmazlardı. taeoh tüm riskleri göze almıştı. asıl korktuğu şey direnciydi. birini öldürmeye dayanabilir miydi? bunun vebaliyle yaşayabilir miydi? ellerine bulaşan kan suyla yıkayınca akıp gidecek miydi gerçekten? yoksa ömrünün sonuna dek yapışıp kalacak mıydı orada? buna alışmaktan, bu gerçekle yaşamaya, gülmeye ve sıradan hayatına devam edebilmeye korkuyordu. o böyle biri değildi. katil değildi. bu fikrin zihnine, bedenine, hayatına empoze olmasından korkuyordu. evet taehyung'a yardımcı olmak istemişti. bu ekipte olmak istemişti. bu kendi arzusuydu ama şimdi bu halde olmak istemiyordu. birini öldürmek istemiyordu. bir katili korumakla katil olmak aynı şey değildi.
ya da... öyle miydi?
suçu gizlemek suçla birebir miydi?
taeoh ağladığının farkında değildi. bir köşede kostümü üzerine geçirmeye çalışırken yaşarmış gözlerinden önünü göremiyordu. daha bacağını pantolona dahi geçiremezken birini mi öldürecekti. beceriksizin tekiydi. kız kardeşini bile kurtaramamıştı. hep başkalarının yardımına muhtaçtı. tek başına bir boku beceremiyordu. sinirle, sırtını yasladığı duvara kalça hizasından geriye doğru savurduğu yumruğunu geçirdi. gözyaşlarının arasından bir kez daha vurdu. sonra bir kez daha, bir kez daha... öfkeyle bağırıp bir kez daha geçirdi yumruğunu duvara. "yapamam!" elleri güçsüz kaldığında omzunu duvara dayayıp ayakta kalmak için duvardan destek almayı umsa da umduğu gibi olmadı. dizleri tutmuyordu. duvardan kayıp yere çöktü. pantolonu dahi bacaklarından geçirememişken iki büklüm ağlıyordu. "yapamam..." hıçkırıklarının arasından güçsüzce mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CHASTISER
Fanfictiontaehyung ünlü bir seri katildi. jungkook ise onun sadece utangaç bir çocuk olduğunu sanarak yavaş yavaş aşık oluyordu. "ne olursa olsun her zaman benim favorim olacaksın." semetae, suç, düzyazı ☆ we are the people by empire of the sun !041222