Sonraki gün sabahın köründe uyanıp Gözde ve İrfan'ı rahatsız eden ben olmuştum. Onlar sızlanırken zorla uyandırmıştım ikisini de. Dünün intikamını en iyi böyle alabilirdim.
Mostar'a ilk gidişim olacaktı. Çok merak ediyordum orayı. Tarık daha önce gitti mi bilmiyordum. Eğer o da gitmediyse Mostar'da dört yabancı olacaktık. Yani en eğlendiğim turistik tecrübe.
Gözde'yi hazırlanmaya bırakıp aşağı indim. Resepsiyonda yine bizi karşılayan kişi vardı, yani Tarık'ın en küçük abisi Marko.
"Merhaba." dedim. "Tarık buralarda mı?"
"Merhaba." dedi. "Maalesef Tarık bugün yok, şehir dışında olacak. Ben yardımcı olabilirim istersen."
"Ama, şey..." Tam durumu açıklayacakken lafım Tarık tarafından bölündü.
"Hazır mısınız? Ben hazırım." Tarık merdivenlerden inerken konuştu mutlulukla.
"Birazdan hazırız."
"Abi ben de birazdan çıkarım. Mostar'a gideceğim demiştim ya dün." dedi abisine dönüp. Ben de Marko'ya baktığımda şok içinde gözlerini ikimiz arasında gezdirdiğini gördüm.
"Siz..." dedi. "Birlikte mi gideceksiniz?"
"Evet." dedim. Sonra yüzüne, tutmaya çalıştığı garip bir gülümseme yayıldı.
"İyi yolculuklar Tarık."
"Teşekkürler abi." Sonra Tarık bana yaklaştı ve dışarıyı işaret etti. "Hadi çıkalım biz."
Tarık'ın dediğini takip edip dışarı çıktım. O da hemen arkamdan gelmişti.
"Heyecanlı mısın?"
"Evet." Gülümsedi. "Sen?"
"Ben de. İlk kez gideceğim Mostar'a." Ona döndüm. "Sen gitmiş miydin daha önce?"
"Hayır."
"Süper, turistik deneyim kazanacaksın benimle." Bana bakıp gülümsedi.
"Kesinlikle unutamayacağım bir deneyim olacak."
Gözde ve İrfan da hazırlandığında çıkmaya hazırdık. Tarık'ın abisi Edin bizi tren garına bırakmayı teklif etmişti. Bu kesinlikle bize özel bir teklif değildi, Tarık yanımızda olduğu için yapılan bir teklifti. Tarık da başta itiraz etse de Boşnakça bir konuşmanın ardından ikna olmuştu sanırım.
Şu an ise yoldaydık. Edin, sürekli bana yönelik sorular soruyordu. Birkaç sorusuna İrfan da cevap vermişti ama onu hiç umursamadan dikiz aynasından bana bakarak sorularına devam etmişti. Tarık bu duruma birkaç kez müdahale etmeye çalışsa da durdurulan Edin değil kendisi olmuştu. Normalde bu tarz insanlar beni rahatsız ederdi ama Edin'de, şeytan tüyü mü derler, garip bir sevimlilik vardı ve konuşmaya devam etmekten alıkoyamıyordum kendimi.
Tren garına geldiğimizde Tarık abisini çok hızlı bir şekilde gönderdi yanımızdan. Hatta omzundan iteklediğini bile görmüştüm gitsin diye. Abiler biraz böyleydi sanırım, küçük kardeşlerini utandırmayı seviyorlardı. Tarık'ın da üç tane abisi olunca bu üç kat utandırma demekti.
Saati yaklaşan trenimize bindik. Karşılıklı dört koltuk ayarlayabilecek kadar şanslıydık. İrfan'la Gözde karşımda, Tarık da yanımdaydı.
"Unutmadan..." dedi ve çantasını karıştırdı. "Yengem hepimize sandviç hazırladı." Dört tane sandviç ve kutu meyve sularını hepimize tek tek verdi.
"Aaa, çok tatlı bir ailen var." Tarık gülümsemekle yetindi Gözde'nin dediğine. "Abin de çok iyi birisi. Valizlerimize yardım etmişti, hatırladın mı aşkım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarajevo Boy / Tarık Biberovic [AU]
FanfictionSıradan gibi görünen yerde beklenmedik olaylar yaşanabilir