"Hadi ama, Taehyung Bey! Alt tarafı sorularıma cevap vereceksiniz!" Diyen Jisoo,sabrının sınırlarına gelmişti.
Hapishanedeki suçluların hayatı hakkında kitap yazmak isteyen,ünlü cinayet serilerinin yazarıydı Jisoo. Katliam sahnelerini ondan daha iyi yazan birisi yoktu.
Şimdi ise hapisteki katillerin işlediği cinayetlerden fikir almak ve onların hayatını öğrenmek istiyordu.
"Vermiyorum,napacaksın?" Tae karşısındaki kadını zerre umursamıyordu. Tamamen dalgaya almıştı işi.
Sinirle soluyan Jisoo,bu adamdan hikayesini dinlemeye ant içmişti adeta. En çok onu hikayesini merak ederken o Jisoo'yu kaile almıyordu.
Onun mafya olduğunu biliyordu sadece,merak ediyordu işte. Neden konuşmuyordu ki?"Neden? Yani sorularımı cevaplasanız ne kaybedersiniz?!"
"Bir düşüneyim... Mesela zamanımı."
"Sadece işlediğiniz cinayetleri anlatacaksınız. Yoksa pişmanmısınız bundan?"
Alayla gülen Tae "Keşke pişman olacak kadar umursasaydım." Demişti.
Hala ısrarcı olan Jisoo "Neden peki,yani neden umursamıyorsunuz? Sadece düşmanlarınızı mı öldürdünüz yoksa?" Dedi. Sonunda konuşturabilecekti. "Evet,bana bulaşmayana bulaşmam."
Sonunda konuşuyordu,bu Jisoo için en az 60 sayfalık bı konu olacaktı. Tae ise sıkıldığı ve karşısında kadının korkup korkmayacağını test etmek istediği için konuşmaya karar vermişti.
"Mafya olduğunuzu duydum,bu işe nereden bulaştınız?" Baştan başlamak en iyisiydi.
"Babamdan,onun mesleğini devam ettiriyorum."
"Peki,bu işten memnun musunuz?" Bu soru çok önemliydi Jisoo'ya göre. En az 15 sayfalıktı.
"Evet." Hep kısa cevaplar vermesi Jisoo'yu sinirlendirse de,ilerleme kaydediyordu. Mesela şuan kafasında yazacağı 25 sayfa şekillenmişti. Sadece kalıba sokması gerekiyordu.
"Peki,kurbanlarınızı nasıl öldürüyorsunuz? Belirli bir yönteminiz varmı yoksa gelişi güzel mi öldürüyorsunuz?"
İşte sonunda Taehyung'un beklediği soru gelmişti. Sırıtarak "O an canım neyle isterse onunla. Mesela en sonuncuyu baltayla parçalamıştım. Ondan öncekini ise elektrik vererek..."
Jisoo'nun gözleri heyecanla parlarken Tae onun tepkilerini ölçüyordu. Evet,her duyduğu bilgiyle gözlerinin büyümesi ve heyecanlanıp önündeki deftere birşeyler karalaması onun kesinlikle korkak biri olmadığını gösteriyordu.
Taehyung'un hoşuna gitmişti bu durum. Tırnağı kırılsa bile ağlayan kızlardan hep nefret etmişti. Şimdi ise onlardan birisiyle işlediği cinayetleri konuşuyordu.
Sırıtarak karşısında notlar alan kadını süzdü. O gerçekten çok güzeldi. Uzaktan estetik bir yazar gibi olsa da onun içinde karanlık şeyler olduğunu biliyordu Taehyung. Haklıydı da. Kimse Jisoo'nun verdiği kadar detay veremiyordu polisiye kitaplarında.
Jisoo ise sanki o cinayeti işlemiş gibi en ince detayına kadar yazıyordu. Hatta bu yüzden dava edilmişti ama yazdıklarının kurgu olduğunu kanıtlayıp sıyırmıştı.
"Şu zamana kadar kaç kişiyi öldürdünüz,Bay Kim?"
"126. Yaralayıp bıraktıklarım da var tabii. Onların sayısını tutmadım ama sanırım 174 falandı."
"Peki,ölümünün sizi etkilediği birisi oldu mu?"
"Oldu,Hwang Hyunjin. Ölmeden önce son sözü "Kardeşime dokunmayın!" Olmuştu. O ana kadar kardeşi olduğunu bile bilmiyordum. Kardeşine nafaka bağladım ve bu işlerden uzak duracağı bir yere yerleştirdim. Şuan üniversite ikinci sınıf öğrencisi."