selamselam!! bi tanecik de ozel bolum yayınlamak istedim, umarım begenirsiniz❗iyi okumalarrr, oy vermeyi unutmayın⭐
🌀
4 sene sonra.
"hyunjin ya, bırakır mısın ayıcığımı?"
sesimi ister istemez yükselterek bağırdım sevgilime doğru. bana yıllar önce, lisedeki bir gezide gecenin bir yarısı gizlice gittiğimiz lunaparktan kazandığı ayıcığı dolabımın en üstüne koymaya çalışıyordu. ben de ellerimi yukarıya kaldırıp sanki onun uzun boyuna yetişebilecekmişim gibi elleri arasındaki ayıcığımı almaya çalışıyordum.
hyunjin bana yukarıdan bakıp sırıttı, sırıtışını çok net gördüğümde kaşlarımı çatarak kollarımı indirdim. daha fazla çabalayamayacaktım ayıcığımı kurtarmak için. "gıcıksın," dedim. büzmüş dudaklarım ve çatılı kaşlarımla arkamı dönüp odamdan çıktım ve aşağı doğru inmeye başladım. arkamdan kıkırdayarak geldiğini duyabiliyordum. "bi' insan kendi kazandığı ayıcığı kıskanabilir mi ya?"
"sabah bana sarılmak yerine ona sarıldığını gördüm, resmen ihanete uğramış hissettim. anlayamazsın." dedi fazla abartarak. güldüm söylediğine. her ne kadar trip atıyormuş gibi davransam da gülmeden edememiştim.
lisede ben de olayları çok abartır, fazla tepki verirdim. hyunjin benim aksime her zaman daha soğukkanlıydı, abartmayı da sevmez, olay neyse ona göre davranırdı. sevgili olduğumuzdan beri benim bazı özelliklerim ona, onun bazı özellikleri de bana geçmişti. abartma huyumdan da biraz biraz kazanmıştı hyunjin böylelikle.
"çok seviyorum onu! bana aldığın ilk hediye."
"hmm evet, sevgili bile değildik ama."
hem konuşup hem dışarı çıkmak için hazırlanırken koridorun sonundaki aynaya yaklaştım, hyunjin de ayakkabısını giyiyordu hemen yanımda. aynada kendime baktığımda hyunjin'in bana bakıp güldüğünü gördüm. sonra konuştu. "çok güzelsin bebeğim. neye bakıyorsun?"
"parlatıcı süreceğim, canım çekti."
"sür bakalım." gözüm anlık olarak ona değdiğinde ayakkabı giyerken bile bu kadar yakışıklı olmuş olmasına güldüm ve tekrar önüme döndüm. çantamdan çıkarttığım vanilyalı parlatıcıyı dudaklarıma sürmeye başladığımda hyunjin de ayağa kalkmıştı.
dudaklarımı birbirine bastırıp sanki öpücük atıyormuşum gibi bir ses çıktığında "oldu," dedim. hyunjin'in yanına adımladığımda beni izlediğini gördüm, çok güzel bakıyordu bana. ben de ona bakıp öpücük attığımda ayakkabımı almamı engelledi ve beni belimden kavrayıp kendisine çekerek dudaklarıma bir öpücük hediye etti.
böyle kelebek öpücükleri çok seviyorduk her ikimiz de ama o an yetmedi. birbirimize gülümseyerek tekrar dudaklarımızı birleştirdiğimizde ellerimi yukarıya çıkartarak ensesindeki saçlarıyla oynamaya başladım.
dudağıma az önce sürdüğüm vanilyalı gloss, ikimizin dudakları arasında karışırken tadı hoşuma gitmişti. hyunjin'in üst dudağını resmen dudaklarımla ezdikten sonra nefes nefese kaldığım için yavaşça ayırdım dudaklarımızı.
"tadı güzelmiş." diye fısıldadı. cevap verdim söylediğine. "evet ama dağıldı şimdi."
"şu anki rengi emin ol daha güzel." dedi öpüşmemizden dolayı kızaran dudaklarımdan bahsederek. ben de çabucak ikna oldum dediğine. belimdeki kollarını genişlettiğinde evden çıktım ve hyunjin'in kapıyı kilitlenmesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love game, hyunsung ✓
Teen Fictionjisung: arkadaslar chan'ın kurdugu gruba girmem gerek.