1

25 3 4
                                    

  Akşam saat 07:30 gibiydi ve hava kararmaya başlamıştı. Anahtarlarımı alıp dışarı çıktım ve arkamdan kapıyı kilitledim. Evime en yakın olan bara doğru yürümeye başladım.

  Sokaklar sakindi ve tek duyabildigim şey kendi ayak seslerimdi. Cebimdeki paralar babamın attığı aylığın son damlalarıydı, zaten yeni aya girmemize 4 gün falan kalmıştı, idare edebilirdim.

  Köşeyi döndüğümde barın ıslak kaldırımlara yansıyan ışıklarını görebiliyordum, dikkatim karşı kaldırımdaki çakmak yakma sesi ile dağılmıştı, dönüp baktım.

  Kıvırcık uzun saçlı bir çocuk, duvara yaslanmıştı, gözlerinde morluklar vardı ve anlının bazı alanlarından kan akıyordu, dikkatli baktığımda Eddie olduğunu anlamıştım, o anki tedirginlikle yola atlayıp hemen yanına gittim.

  "Eddie?" Dediğim anda kafasını kaldırdı,beni gördüğü anda gülümsedi ve sigarasını yaktı. "Merhaba May." dedi, yüzündeki yaraları umursamıyordu.

  "Ne oldu?" dedim, elim istemsizce yüzüne gitti ve yarasını kapatan saçlarını geriye ittim, demir gibi ağır bir şey ile vurulmuşa benziyordu.

   Saçlarını geriye ittiğimde saçları yarasına sürttüğü için dudaklarını ısırdı ve kafasını geri çekti. "Birşeyim yok...Birkaç sarhoş serseri dalaşçak adam arıyordu, bir kızı rahatsız ettiklerini gördüğümde araya girmemle dövülmem bir oldu." Dudaklarındaki sırıtma canı acımasına rağmen hala sönmüyordu.

  Onun da yarı sarhoş olduğu belliydi, çok yaklaşınca bira koktuğunu anlayabiliyordun. "Sadece biraz başım ağrıyor, o kadar." dedi, bir baş ağrısından fazla olduğu kesindi.

  Yüzündeki diğer morluklara bakarken gözleri yüzüme kaymıştı, bana farkettirmeden dudaklarımı ve gözlerimi inceliyordu.

  "Yaralarınla ilgilenmemiz gerek Eddie." Sigarasının küllerini ıslak kaldırımlara doğru atıp dumanını üflerken konuştu. "Birşey olmaz, geç-" Sözünü kestim. "Hayır Eddie bunun kendi kendine geçiceği falan yok, hastaneye gitmen gerek."

  Güldü ve sigarasını yere attı. "Benimle geliceksen gidelim, yanlız hastaneye gitmeye korkuyorum."

  Gözlerimi devirdim ve saçlarını bırakırken konuştum. "İşlerim var, kendin git." Dudaklarını büzdü ve ellerini cebine attı "Bende senle geliyim." Tam birşey söyliyecekken gözleri gözlerimle buluştu.

  Karanlıkta yüzüne vuran sokak lambası yüz hatlarını daha belirgin hale getiriyordu. Dudağına baktığımda hafif kan lekeleri görmüştüm, fena hırpalandığı kesindi, ellerine baktığımda ise yumruk atıp karşılık vermeye çalıştığında yüzükleri yüzünden oluşan yaralar ilgimi çekmişti.

   Bir anlık sessizlikten sonra kendimi toparlayıp konuştum. "Neden? Belki özel işlerim var." Omuz silkti, gözlerim bu sefer kıyafetlerine kaymıştı, her zaman giydigi bir ceketi vardı. Her gördüğümde onu giydiği için artık sadece ona ait bir şey olarak kodlanmıştı kafamda. "Hoşuma gidiyor. Nereye gidiceksin ki?"

   Bara gideceğim demek istememiştim çünkü gitmemem için beni tutucağı belliydi, sokaklarda bir sürı serseri vardı ve hepsi bu saatlerde barda olurdu. "Bara." dedim cebimden sigaramı çıkarırken, sesim kısık çıkmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Obsessed. / Eddie Munson.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin