"seni özleyeceğim canın odam beni bırakma tamam mı okul bitsin gelicem"
Sunoo:
Abartma nikiNiki:
Bu odayla aramda bağ vardı tamam mı
Siz sevgililerinize sarularak uyurken ben yastığımla beraber gecelere kadar sahili izliyodum
Manzaram benimJungwon:
Arkadaşlar nikiye sevgili mi bulsak ben dayanamıyorum artıkJake:
Hayır tabiki annesinin kuzusu küçük daha
Gel kalbim yaHeeseung:
Jake beni sevmedin bu kadarJake:
Sus çocuğum daha önemliJay:
Hay sikecem bi gidemedikSunghoon:
Cidden ha kalkın artık seneye tekrar gelebiliriz zatenJake:
Heeseung evlenince bu evi tutalım mı
Nikimm de bu odada kalırHeeseung:
Evet jake tutarız aşkım hadi gidelimJake:
Heeseungg
Beni çok mı seviyosunJay:
SabırHeeseung:
Jake seni çok çok çok seviyorum
Gidelim mi artık hadi sevgilimJake:
Gidelim mi nikiNiki:
Bekleyin iki dakika
Heewh
OlduuuSunoo:
Ne yapıyon nikiNiki:
Benim odam olduğunu anladınlar diye her yere niki yazdım
Neyse gidelim hadiSunghoon:
Sonunda şükür yaEn sonunda arabaya bindik ve yine jake dışında(❤️) sesin olmadığı bir yolculuk başladı.
Yine uzun yolculuğumuz bittiğinde sunghoonun evinin bahçesinde oturuyorduk.
Merkeze kıyasla ev biraz daha üst sokaklarda olduğu için manzara çok tatlı görünüyordu.
Jake:
Şaka maka üniversiteliyiz artıkSunoo:
Daha geçen gin parkta oynuyorduk..Heeseung:
Okulun yanındaki parkJungwon:
İlk tanıştığımız yerBiz üçümüz ortaokul anılarına dalmıştık bile.
Üçümüzün de küçüklüğü iyi geçmemişti aslında.
Jungwonun ailesi o zamanlar boşanmış ve babası onu birden terk etmişti. Bu yüzden güven problemi de çıkmıştı ortaya.
Heeseungun ailesi yurtdışında yaşıyordu ve maddi dışında manevi dedtek sağlamazlardı. Onu büyükannesi büyütmüştü ve ona bağlı biriydi. Bu yüzden sevdikleriyle hiçbir zaman uzaklaşamıyordu. Korkuyordu anlayabiliyordum. Ailesi gibi görüşmediği insanlara dönüşmemizi istemiyordu.
Ben de küçüklüğümden beri ailemin hiçbir manevi desteğini görmemiştim. Çoğu zaman sırf yönelimim yüzünden ailem tarafından aşağılandığım da olmuştu. Bu yüzden genel olarak kırılgan biriydim. Her zaman duygusaldım ve bana gelen en küçük eleştiriyi bile düşünürdüm. Genel olarak bütün sorunlarda kendimi suçlu tutardım.
Depresyonun tam ortasındayken okuldan yarım saat kadar uzaklıktaki genel olarak bir çocuğun gitmek istemeyeceği kadar sıkıcı ama benim nefes almak için gittiğim bir parktı.
Her zaman gittiğim parka tekrar gittiğim günlerden birinde yanıma heeseung gelmişti. Benim durgun olduğumu ve nedenini sordu. Çocuk aklı işte. Söyleyivermiştim hemen kendisi de anlattı sıkıntılarını. Dertleştik saatlerce.
Diğer zamanlarda beraber gider olduk hep beraber yeşilliklerde oturur gün raporu verirdik birbirimize. Oturduğumuz günlerden birinde ağlama sesiyle de parkın biraz ilerisinde dizlerini kendisine çekmiş ağlayan jungwonu görmüştük. Annesi ona hayatındaki kimseye güvenme, seni en sevdiğini söyleyen adam bile bir gün toz olur, demiş. Buna ağlıyordu. Tabi çocuk işte psikolojisi etkileniyor hemen. Gerçi zaten bu kadar sıkıntı çeken bir çocyğa neden bunu söylersin ki. Jungwonu da aramıza aldık. Böylece biz yıllarca devam ettik arkadaşlığımıza. Büyük bir bağ var aramızda. Kimsenin de onu sökmesini istemiyoruz açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Youthful Love
RandomArkadaşının güven sorunu yüzünden tesadüfen gençlik aşkıyla karşılşan bir genç... Peki bu aşk sadece gençlik aşkı olarak mı kalacak?..