Chapter1: 꿈

194 20 95
                                    

Good Looking ) Suki Waterhouse

***

"Çok güzel koktu..."

Arkasından sarılan kolları hissettiğinde yüzüne minik bir gülümeseme yayıldı. Sıcacık hissetiriyordu bu kollar. Güvende, mutlu olduğu yerde, evinde.

"Sen seversin diye bu akşama yapayım dedim. Nasıl beğendin mi?"

Elindekiyle spatula ile tavadaki biftekleri çevirirken konuştu oğlan. Eşi ise hâlâ güçlü kollarını ince beline dolamış, burnunu köprücük kemiğine bastırarak nefes aldığı için haraket alanı kısıtlıydı fakat halinden mutluydu.

"Beğenmez olur muyum... çok güzel görünüyorlar."

"Biraz tuz ekler misin tavaya. Sanırım tuz eklemeyi unuttum."

Eşinin kolları belini terk edip ocağın köşesindeki tuza uzanınca oğlan eşine de yer ayırmak için biraz kenara kaymıştı. "Niye kendini bu kadar yordun? Özel bir şeyi mi kutluyoruz?"

Eşinin tuzu eklerken sorduğu bu soruya omuz silkmekle yetindi oğlan. "Özel bir şey mi olmalı? Askerime istediğim zaman yemek yapamaz mıyım?"

Oğlanın kısa açıklamasına karşı eşi gülümsedi "Askerin mi?" Şımarık bir şekilde bu soruyu sorarken yüzünü oğlana yaklaştırıp cilve yapmıştı.

"Askerim. Benim askerim." Eşinin yaklaşan yüzüne sırıtarak bakıp sonra burnuna minik bir öpücük kondurmadan önce ağzından bu kelimeler dökülmüştü oğlanın.

Oğlanın öpücüğüyle gözlerini kapatan eşi mayışık bir şekilde oğlanın ismini sayıkladı "Hanji..."

"Hm?..."

Sanki beş saniye önce küçük bir öpücükle eşini eritmemiş gibi normal bir şekilde yemeği yapmaya geri koyulmuştu.

"Seni çok seviyorum..." eşinin sessizce fısıldamalarına karşılık oğlan parlayan gözler ile eşine baktı. Mutfakta sadece davlumbazın sarımtırak ışığı yanıyordu, yarı loş mutfakta bakışmaları sanki sonsuza kadar sürmüştü.

"Sen de benim nefesimsin Lino..."

Bakışmalarını biranda tezgaha atlayan kedileri bozmuştu. İlk başta çıkan sesle irkilseler de sonra tezgahın üstünde masum masum onlara bakan siyah kediye gülümsemekle yetinmişlerdi.

"Gel bakayım babacım buraya. Tezgah tehlikeli senin için" ama kedi minhoyu hiç tınlamamıştı hâlâ 'acaba bana da bir parça düşer mi' diye bifteği süzüyordu

Oğlan ne kadar uğraşsa da kedi bir türlü tezgahtan inmeyince han olaya el atmak zorunda kalmıştı "Dori gel bakayım buraya" oğlan kediyi kucaklayıp yere bıraktıktan sonra eşiyle dalga geçmeyi unutmamıştı

"Bak çocuk beni daha çok seviyor" aslında herkes bilirdiki kedileri minhoya aşık gibi davranırdı ama son bir kaç haftadır hanın peşinden ayrılmaz olmuşlardı.

"Ben de kedi olsam ben de seni severim" eşinin bu yalakalığına oğlan gözlerini devirse de içten içe çığlık atıyordu.

"Cıvıma minho" oğlanın ciddi bir ses tonunda bunları söyleyince eşi bir kaç saniyeliğine ciddi olup olmadığını anlamak için oğlana bakmıştı. Fakat göz göze geldikleri anda gülmeye başlamaları her şeyin cevabını vermişti

"Hadi yemek soğuyor oturalım." Masaya tabakları koyup günlerinden bahsederek yemeklerini yemeye başlamışlardı.

"Tanrım.. o kadar tuz attın oysaki. Yemek niye tuzsuz olmuş acaba" han yemeğine biraz daha tuz atarken konuşmuştu.

Linely Dreams | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin