4

64 6 28
                                    

✩✩✩

𝙅𝙞𝙨𝙪𝙣𝙜'𝙩𝙖𝙣

Şuan okulun yemekhanesinde  Kai, Jeongin, Felix, Seungmin, Beomgyu, Yeonjun ve ben oturmuş birinin konuşmasını bekliyorduk. Çünkü aramızda ölüm sessizliği vardı. Dün ki grup konuşmasından sonra ve Felix'in yazdığı son şeyden sonra kimse ne aramış,ne mesaj yazmıştı. Aslında ben Seungmin'e küsmemiştim. Küsemezdim de zaten. Sadece biraz üzülmüş ve kırılmıştım. 

Herkes birbirine bakıp açılacak konu arıyorlardı. Normalde ottan boka herşeyi konuşan biz. Şuan  hiçbirşey konuşmuyorduk. En sonunda sessizliği bozan Felix oldu

"Ya daha ne kadar böyle sessiz durucaksınız! Yeter be! Kavga eden sizsiniz ve şimdi konulup halledin. Saçma birşey için ortamı germeyin"

Normalde şuan da bu konuşmayı Seungmin yapmalıydı ama yapamadı. Çünkü dün beni kırdığını biliyordu ve çok çok pişmandı. Belli etmese gözlerinden belli oluyordu. En son Seungmin ile göz göze gelmiştik. Ama ben hemen gözümü kaçırmıştım. Dün ağlamaktan gözlerim birazcık kızarmıştı. O yüzden de kafam eğik duruyordu. Şimdi ise Yeonjun konuşmuştu. 

"Felix haklı! Cidden daha ne kadar böyle sessiz duracaksınız? Eğer barışmazsanız sizinle vallahi konuşmam!"

Yeonjundan sonra Seungmin konuşmuştu sonunda

"Jisung.. Ben-ben özür dilerim.. Anlık bir sinirle yazdım ama neden sinirlendiğimi bilmiyorum cidden. Yemin ederim! Lütfen...lütfen beni affeder misin? Özür dilerim Sungie.. "

"Seungmin ben sana hiç  küsmedim ki? Sadece kırıldım ve üzüldüm. Ben sana küsmedim ki affedeyim, seni çok seviyorum.. Sizi de seviyorum merak etmeyin"

Son dediğimden sonra hepimiz kıkırdamıştık. Ama bu kıkırdama lanet olası zil yüzünden durmuştu. Yemekhaneden çıkmış hepimiz ikili ikili kol kola girmiş sınıfa gidiyorduk. Ve bu 2 ders ise ingilizceydi. Ah cidden bu adam hiç çekilmez. 

Sonunda sınıfa gelmiş ve yerlerimize oturmuştuk. Yeonjun ile ben cam köşesinde ikinci sırada, hemen arkamızda Felix ile Seungmin, onların arkasında Jeongin ile Beomgyu, onların arkasında ise Kai ve San oturuyordu. Hemen arkasında da tek oturan Seojun vardı. Onun tek oturmasının sebebi zorbaydı. Sınıftaki herhangi birine zorbalık yapardı. Önünde Kai ile San oturduğu için bazen onlarla uğraşıyordu. Ama Kai ve San onu umursamıyordu. Bu da onu sinilerdirirdi. Ve vazgeçip başkalarına bulaşmak için sebep arardı. Cidden sorunlu bir çocuk. Yani yakışıklı ama benlik değil. Ve bu Minho gıcığı hem bizim sınıf hocamızdı, hem de İngilizce hocası. 

Bunları bir kenara Yeonjun ile konuşacakken Minho beyin sınıfa girmesiyle ayağa kalkmıştık. Oturun demesi ile de oturmuştuk. Şimdi en arkada oturup uyumak vardı ama işte. Şans. 

"Evet, günaydın çocuklar! Nasılsınız?"

Minho hocanın konuşması ile arkadan Wooyoung hemen cevap verdi. 

"İyiyiz hocam da.. Bugün ayrı bir yakışıklı olmuşsunuz, biriyle mi buluşacaksınız?"

"İlk olarak iyi olmana sevindim Wooyoungcum, ve evet benim bu okulda öğretmen arkadaşlarım var. Onlarla bir akşam yemeği yiyeceğiz. O yüzden buluşacağız. O sebepten böyle giyindim."

"Anladım Hocam"

"Tamam, en son nerede kalmıştık?"

"Hocam en son not alıyorduk ve sözlü yapıcam demiştini-AH! Oğlum napıyosun ya!"

San'ın konuşmasıyla hepimiz ona döndük ve o cümleyi bitirmeden yanında ki Kai hemen kafasına geçirmişti. Aptal ya! Kendisi de çalışmıyor hocaya söylüyor

İngilizcenin amk|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin