bazi seyler yasanir, yasanirken hissettigimiz her sey gercektir, peki ya sonrasi? hissettigimiz duyguyu ilki gibi tadamamamizin nedeni nedir? neden bazı insanlar bize evimizmis gibi hissettirirken birden uzaklasiriz? bunlar insan mantigina mantikli gelen seyler degildir tabiiki de. bazen kalbimizin kirildigini en derinden hissederiz. hatta kirginlik o kadar derindir ki, ruhunu söküp alsin istersin, her insan anlamaz belki yazdiklarimi, kim bilir, belki de sacmaliktan ibarettir tüm bunlar. ben sadece bi nebze olsun icimi dökmek, insanlara anlatamadigim daha dogrusu insanlarin anlatsam dahi anlamayacagi seylere deginmek istiyorum. bir insani hayatinizin merkezine koymusken, birden bire aranizin acildigi, araya mesafe girdigi oldu mu hic? eger olmadiysa, ne mutlu size. ben yasadim. uzun zaman ardindan bu dizeleri yazma sebebim, kendisini tam unutacakken, tek bildiriminde beni yerle bir eden kiz ve bana yasattiklari sanirim. sanirim gercekten ilk defa birine bu denli güvenip yogun bi sevgi beslemistim. ben ne olduguna anlam veremezken olaylara, hayatim bir anda ellerimden kayip gitti. kendisini bu konuda suclamak biraz bencillige kacar sanirim, aslinda haksiz olan taraf ben olmadigimi dusunuyorum, fakat onun da kendince hakli sebepleri vardır elbet. ben bunlari yazarken, dusunurken onun aklina bile gelmiyorumdur belki, dogrusu, bunlari neden yazdigimi bile bilmiyorum sanirsam. aslinda cok yazan biri degilimdir, daha dogrusu, yazacak olsam bile kagida dökerim icimi, kimse görsün duysun istemem. belki murekkebım biter, yazacak ucum kalmaz, veya da kagida bakmaya yuzum. belki o zaman suan yaptigimi yaparim iste, hem de anlamsiz bi sekilde. mürekkebi yas tutan kagit sayfalari, sorunu merak etmeyen sozde arkadaslari. oysa ki disardan nasil gorunuyorumdur. kimse özümde nasil bir insan oldugumu, daha dogrusu boyle uzun uzun yazan bir insan oldugumu dusunmuyordur. aslinda, asil konumuza dönecek olursak, birden yazmaya ilham gelme sebebi, tek bir kisiden ibaret degildir belki. belki de, ilk defa mavi rengine bu kadar onem verdigimdendir. bi renge bu kadar anlam yuklemem ise, suan bu dizeleri yazmama sebep olan kisiden kaynaklaniyor. aslinda, kendisi ona karsi hislerimi sanirim hicbir zaman gercek anlamda bilmedi, belki de bilmeyecek. sacini topladiginda dis fircasina benzemesini, sosis parmaklarini, kisacik saclarini, bilegindeki yaralarini, gülüsünü, gözlerini, tabiri caizse göbüsünü, her zerresini cok sevdigim bi kizdi. cogu zaman saf olusu, dedigim seyleri anlamamasi, sürekli gülmemiz beni ona baglayan seyler arasindaydi. belki de arkadas gözüyle bakmiyordum ona, ama o oyle bılıyordu. aslinda ne hissettigimi bende bildigimi söyleyemem, ama icimi kipir kipir eden bir seyin, sadece arkadasca olacagini sanmiyorum. oyle olsa, sacmalik olmaz miydi? bana anlattigi flörtlerini dinlerken, aslinda bana ihanet ediyordu gibi hissediyordum fakat hissetmiyordum da, onun tum bunlardan haberi bile yoktur belki, cunku konusmuyoruz. konusmayi kestigimizden beri, garip bir sekilde hep aglama güdüsü vardi icimde. her neyse, sanirim her zaman yaptigim gibi, yine sacmalayip durdum. diyecegim o ki, zaten yok olmus bir seyi kaybetmezsiniz. ve son olarak eklemek istiyorum: kapisi ihanetle mühürlenen kalp odasi, aglamak isteyen bir retinanin imdat kurulugu, receteyle dolmus cöp kutulari, uyanmamaya dua eden avuc icleri, adı kansızlık konulan, korkunun iz biraktigi göz altlari, cikarilmayi bekleyen bayram kiyafetleri, gunden gune eriyen bir cocuk ruhu, bulutlarin bahsettigi yagmur, evrenin yagdirdigi gök taslari ve kabuk baglamayan yaralarin kirlettigi beyaz bir beden, gözyaslariyla islanmis binlerce yastik..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
404
De Todoyalnızlıgı iliklerine kadar hissettiginde, yazmaktan baska caren olmadigini anlayacaksin.