0.6

241 35 46
                                    

•~•🌺🌺💕💕•~•

Jisung telefonunun bildirimlerini kapatıp kendini koltuğa atmıştı. Telefonu açmaya korkuyordu.

Stresini atması için kısa bir duşa girmişti. Çıktığında yine telefonuna dokunmadan kendini yatağa atmıştı.
Tam uyuyacaktı ki kapının çalmasıyla uyanmak zorunda kaldı.

Yataktan kalkıp odadan çıktı. Kapının önüne geldiğinde minik boşluktan kimin geldiğine bakmıştı. Gördüğü bedenle ağzının içinde bir küfür savurmuştu.

"Jisung aç kapıyı, duydum sesini." Chan'ın sesiyle artık kurtuluşunun olmadığını fark etmiş ve kapıyı açıp doğruca içeriye koşmuştu. Chan da arkasından koşup onu yakalamıştı.

"Jisung niye o adamı içeri alıyorsun?"

Buna verecek cevabı yoktu Jisung'un. Ne diyecekti, Hyung ben biraz azmıştım da o da gelince dedim gel beni bi' sik, mi?

Cevapsız kalan çocuğun pişman olduğunu yüzünden anlamıştı Chan. Yıllardır arkadaşlardı ve birbirlerinin en ufak mimiğinin ne anlama geldiğini anlayabiliyorlardı. Ama Chan da haklıydı, ya o adam arkadaşına bir şey yapsaydı? (Sikmiş awq daha ne yapacak) Ya peşine takılırsa? Jisung'un bu ihtimalleri düşünmesi gerekirdi ama ne yazık ki Jisung o anda aklına ne gelirse onu yapan bir kişiliğe sahipti.

"Hyung yemin ederim öyle biri olduğunu bilmiyordum." Chan gözlerini devirmekten kendini alıkoyamamıştı.

"Adamın kumar oynattığı bir gece kulübü olduğunu kendin söyledin Jisung, bu bence yeterli bir sebep."

"Özür dilerim, Chan Hyung. Eğer bir daha o adama rastlarsam uzak duracağım, merak etme."

"Umalım ki öyle olsun Jisung."

<💚💚>

Jisung'un mesaisi başlayacağı için ikili biraz oturduktan sonra birlikte hastaneye gitmişti. Jisung, Chan'ın gelmesine gerek olmadığını söylese de bu Chan'ın çok da umrunda değildi. Jisung'un, asistanı olarak çalıştığı Seo Changbin oturdukları kafeteryaya girmiş ve kantinden bir kahve alıp boş bir yer olmadığı için Jisung ve Chan'ın oturduğu masaya ilerlemişti.

"Buraya oturmam da sıkıntı var mı, beyler?" İkisi de sorun olmadığını söylemişti. Changbin, Chan'ın yanındaki sandalyeye oturup kolundaki saatten saate bakmış ve konuşma açmak adına konuşmuştu.

"Seni buralarda daha önceden görmemiştim, Jisung'la beraber mi geldin?" Chan'a yönelttiği soru ile Chan ona dönmüştü.

"Kısmen evet, bazen doktor eksikliği olduğu zaman burada mesai yapıyorum ama aslında yazılımcıyım. Adınız neydi bu arada?" Bu sefer de Chan'ın Changbin'e yönelttiği soru ile gözler Changbin'in üzerine toplanmıştı.

"Seo Changbin. Senin adın neydi?" Chan karşısındaki adamın onu tanıma isteğine karşı bir gülümseme sunmuş ve sohbetlerine Jisung'u da katarak devam etmişti.

Bir süre konuştuktan sonra hepsi kendi yerlerine ayrılmış ve işlerine koyulmuşlardı.

<💚💚>

"Bunu neden söylemedin?" Minho yakasından tutup kaldırdığı bedenin sırtını birkez daha duvara çarpmıştı.

"Abini işin içine karıştırdığını neden söylemedin Jeongin? O koduğumun parasının üzerine çökerken aklından ne geçiyordu?"

Jeongin konuşamıyordu, son yarım saattir Minho'nun öğrendiği şey yüzünden Minho'dan dayak yiyordu. Nefes almasına bile izin vermiyordu Minho. Hyunjin ise karşılarındaki koltukların birine oturmuş zevkle olanları izliyordu. Gerçekten sanatsal bir tablo gibiydi.

"Minho bu kadarı yeterli, eminim dersini almıştır."

Minho, Hyunjin'i duymazdan gelerek Jeongin'e bir yumruk daha geçirdi. Bir yarısı yara içinde kalmış ve bir yarısı da morarmış surata birkez daha bakıp iterek kendinden uzaklaştırmıştı genç çocuğun bedenini.

"Eğer bir daha bunu karşımda görürsem öldürmekten kaçınmayacağımı biliyorsun Hyunjin."

Hyunjin Minho'nun ne demek istediğini anlamıştı. Rahat koltuğundan kalkıp yerde yatan bedeni kaldırdı. Kolundan tutarak kapıya götürdü.

Onlar odadan çıkınca Minho'da üzerini düzeltip oradan ayrılmıştı. Sinirini Jeongin'in üzerine boşaltığı için şu an biraz daha sakindi.

Şirketten çıkmış ve arabasına binmişti. Arabayı ana yola sürmüştü. Yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra bir ara sokağa girmişti. Aradığı binayı bulunca arabasını boş bir yere park etmişti.

Arabadan inip yine kapısını açık gördüğü apartmana girmişti. Üçüncü kata çıkmış ve karşısındaki kapının yanındaki zile basmıştı. Bir süre bekledikten sonra kapının açılmadığını görüp tekrar basmıştı zile. Bu sefer arkasında birisinin olduğunu belli eden mırıltılar eşliğinde kapı kapalı kalmaya devam etmişti.

"Jisung orada olduğunu duyabiliyorum, eğer kapıyı açmayacaksan sessiz olmalısın, bebeğim."

Kullandığı kelimenin şokuyla Jisung hızlıca kapıyı açmış ve şaşkın gözlerle Minho'ya bakmaya başlamıştı. Bu tarz kelimeleri daha sonra kullanacağını düşünmüyordu, gerçi daha sonra bu adamı da göreceğini düşünmüyordu.

"Ne?"

Minho açılan kapıdan Jisung'un şaşkınlığından yararlanarak içeri girmişti. Üzerindeki ceketi yan taraftaki portmantoya asmış ve tekrardan Jisung'a bakmıştı.

"Başka kimse yok değil mi evde?"

"Sana ne, niye geldin ki?" Minho, karşısındaki bedenin bu tavrına bir şey dememişti. (Seni sikmek için aşkım)

"Bir şeyler yaparız diye geldim Jisung, hadi odana geçelim güzelim." Jisung hızlı bir şekilde kafasını iki yana sallamış ve konuşmuştu. "Chan Hyung kızar, olmaz. Git buradan."

Minho kaşlarını çatıp çocuğu süzmüştü. "Aramızda olanları başkalarına mı söylüyorsun sen güzelim."

Jisung bunu bu kadar önemsemesine şaşırmıştı. "Ama o benim en yakın arkadaşım, ona söylemezsem olmaz ki."

Minho karşısındaki bedenin tatlığına gülmüştü. "Jisung aramızda olan şeyleri başkasına söyleme güzelim. Şimdi sana ceza vermeliyim. Şanslısın ki evimde değiliz."

Jisung anlamlandıramayarak bakışlarını kırmızı saçlı adamda gezdirmişti. "Ne cezası?"

Minho masum bir şekilde ona bakan miniğine hiç de iyi olmayan bir gülüş sunmuştu. "Anlayacaksın bebeğim, anlayacaksın."

Elinden tuttuğu çocuğu yerini bildiği yatak odasına ilerletmişti. Eğlence şimdi başlıyordu.

•~•🌺🌺💕💕•~•

Ney ney smut mu geliyo ney

~Vote~

Hadi bana babayyyyyyyyssssssssss.

Megaverse *~&lt;Minsung&gt;~*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin