BÖLÜM 5: GLONER

58 32 42
                                    


Gordıon güne sakinlikle başlamak üzereydi.Güneş bu sefer gülen yüzünü şehre göstermiş, ışıltılı parlamasıyla gülümsüyordu sanki.Fakat uzaktan haberciler hızla geliyorlardı bu iyi bir şey gibi görünmüyordu.Atlar o kadar kamçılanıyordu ki, sanki arkalarından koca bir ordu geliyordu.

Surlar üzerinde ki nöbetçiler, siyah bayrak işaretini görünce hızlıca davullara vurmaya başladılar.Bu habercilerin şehre orduyu toplamaları için verdiği bir işaretti.Atlar'ın arkasına büyük siyah çarşaf bağlanırdı ve atlar hızlı koştukları için uzaktan mesaj net anlaşılırdı.

Az sonra haberciler Aslan Kapı'dan içeri girdiler ve başlarında ki komutan hızla saraya girdi.Koşar adımlarla Gordıon Orduları Komutanı Mikedon'un huzuruna çıkan asker "Efendim çok sayıda asker bu tarafa geliyor" diye heyecanla haykırdı.Duydukları karşısında şoka uğrayan Mikedon "Kaç kişi asker?" diye sordu.

Asker "Efendim en büyük koyun sürüsünün 5 katı" dedi.Mikedon şaşkınlığını gizlemeden kendi kendine biraz mırıldandı ve başka bir askere dönüp "Komutan Morgas'a haber verin! Hazır olun çıkıyoruz!" diye emir verdikten sonra atlı birlikleri ile güneşe doğru hızla koşamaya başladılar.Bir hayli fazla olan askerleri ona cesaret veriyordu ve atını en önde koşturuyordu.

Büyük vadinin hakim tepe noktasında durdular ve karşıdan gelen büyük toz dumanını seyretmeye başaladılar.O kadar büyük bir duman vardı ki sanki tüm yeryüzü atıyla bu tarafa doğru geliyordu.

Mikedon tüm askerlerini konuçlandırıp hazır olmaları konusunda onları uyardı.Bu kadar büyük bir orduyu yenmenin en büyük avantajı onlara pusu atmaktı.Biraz yaklaştıkları zaman Asurlular'a benzemediklerini anladılar ama bunlar kimdi? İlk defa gördükleri ordu onları şaşırtmıştı ama tecrübeli Mikedon okçulara çoktan işaret vermek üzereydi.Anlaşılan Gordıon'a ani bir baskın yapıp, kral ve halkı öldüreceklerdi.Artık okçuların menziline girmişlerdi.

Komutan Mikedon atış emri verecekti ki arkadan bir ses duyuldu "Silahlarınızı bırakın!" diye.Komutan ve askerleri baktıkları zaman yüzlerce okçu tarafından hedef alındıklarını gördüler.Anlaşılan pusu atarken yem olmuşlardı.Bu onlar için çok büyük bir rezaletti çünkü tepede hiç kimse yoktu.Başların da bulunan yaşlı adam tekrar bağırarak "Biz sizinle savaşmak için gelmedik .Okları indirin!Kral Midas bizi bekliyor" diye ekledi.Komutan Morgas çelimsiz,üstü başı yırtık adama baktı ve hiddetle "Sen kim oluyorsun da bana silahımı indirmem için emir veriyorsun ihtiyar?" diye bağırdı.

İhtiyar adam adam sözlerini yeniledi ama Morgas hem şaşkın hem de sinirliydi.Şaşkın olması gayet normaldi.Pessınus dilencisi gibi giyinmiş bu adamın emrinde nasıl bu kadar çok savaşçı olabilirdi?"Acaba elinde ki geyik boynuzlu sopası mıydı onu bu kadar güçlü kılan?" diye içinden geçirdi.Sakin bir tavırla tekrar bağırdı "Ey yaşlı adam şehrimi ve halkımı birliğinle tehdit ettin.Sen bizim düşmanımızsın" diye söyledi.

Yaşlı adam gülümseyerek sopasını baston gibi kullanarak Mikedon'un yanına doğru yürümeye bailadı ve "Gordıon'un büyük komutanı Mikedon.Seni pusuya düşürdüğüm için kusura bakma ama eğer sizi durdurmasam bir sürü insan hiç uğruna ölecekti.Biz senin şehrini yağmalamaya gelmedik,kral ile görüşmeye geldik" dedi.

Mikedon böbürlü sesiyle "Kral'ım senin gibi bir dilenci ile asla görüşmez. Hem öyle olsa mutlaka haberim olurdu ihtiyar" dedi.

O sırada tepeden bir grup atlı göründü ve yanlarına gediler. Bu Morgas'tı, miğferini çıkarıp uzun saçlarını öfkeli bir şekilde toparlayarak "Komutan Mikedon neden beni beklemediniz?Az daha birbirinizi öldürecektiniz başımızda yeterince bela varken" diye kızdı.Morgas'tan hiç hoşlanmayan Mikedon "Efendim haber gönderdim ama Gordıon'a yaklaştırmamak için acele çıktık" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BOREASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin