Part 1

334 25 39
                                    

Nasıldır sizce ölümün tadı?... Bence orası oldukça soğuktur. Yakından bunları öğreneceğim hatta yaklaşık bir saat sonra. Evden kaçtım elimde bir adet büyük annemden kalma broş ve abimin fotografı vardı. Onu cebime yerleştirdikten sonra Han Nehrine doğru gittim. Orada bulabildiğim en yüksek yere tırmandım. Yükseklik 15-20 metre vardı. Evet buradan atlayacaktım. Nasıl mı intihar etme kararına verdim bence oralar için daha zaman var. Kendimi boşluğa bırakacağım sırada arkamdan gelen ses ile arkama döndüm.

X: Hey ne yapıyorsun in oradan

Hanni: İnmeyeceğim

X: Sakince konuşalım tamam mı? Ben Bang Chan sen?

Hanni: Hanni... Lee Hanni

Chan: Hanni istersen buraya yaklaş gel sakince konuşalım

Chan'dan

Uyandığımda saat öğlen 14.30'du yataktan doğruldum. Bu gün tatil günümdü. Ben bir psikologom neredeyse her gün işim var ancak bu gün işim yoktu. Kahvaltı ettikten sonra üstüme bol ve rahat şeyler giydim. Her tatilde yaptığım gibi Han Nehrine gittim. Nehirin yanında bir yükseklikte bir tepe vardı. Her tatilde o tepeye çıkıp nehirin güzelliğini izlerdim. Yine bu gün izlemeye çıktım. Az ileride bir kız gördüm. Kız kendini aşağı bırakacaktı o sırada seslendim. Sakince konuştum sonunda sözümü dinleyip aşağı indi. Sanırım bu günde mesai yapacaktım.

Chan: Derdin nedir? Neden intihar etmek istiyorsun?

Hanni: Bilirsin işte ailevi sorunlar

Chan: Hadi gel burası soğuk yanlış anlamazsan gel benim evime gidelim

Hanni: Tamam

Arabama doğru gittik arabama bindik. Elindeki fotoğrafa bakıyordu. Gözünden birkaç damla yaş düştü. Cebinden telefonunu çıkardı. Orada yazan bir numarayı alıp fotoğrafın arkasına yazdı. Hem yolu hemde kızı izliyordum. Eve varmıştık arabadan indik. Bir apartmanda oturuyordum aldığım maaş ne çok yüksek nede çok düşüktü kısacası bana uygun bir maaştı. Apartmanın şifresini girip yavaşça merdivenlerden yukarı çıkıyordum. Benim daireme gelmiştik. Kapıyı açtım.

Chan: Ayakkabılarını çıkarır mısın? Eve ayakkabı ile girmiyoruz da

_İlahi Bakış Açısı_

Chan içeriden bir çift terlik getirip Hanni'nin önüne bıraktı. Ardından yemek hazırladı akşamdan kalan yemeği ısıtıp Hanni ile birlikte yemeye başladılar. Chan şimdi Hanni'yi iyice inceliyordu. Kumral teninde belli olan çilleri, sarıya çalan kahve saçları, ela renginde olan güzel gözleri, pembe dudakları ile yüzü muhteşem bir ahenk kurmuştu. Hanni bir erkeğin beğenebileceği bir kızdı oldukça güzeldi.

Chan: Kaç yaşındasın?

Hanni: 18 sen?

Chan: 25... Okuyor musun?

Hanni: Evet Seul lisesinde son sınıfım peki sen çalışıyor musun?

Chan: Evet çalışıyorum ben bir psikologum... Ailen var galiba

Hanni: Evet var ama annem ve babam beni sevmez beni sadece abim seviyor ya sizin yok mu aileniz?

Chan: Maalesef yok ben 3 yaşında iken kan davası sebebiyle öldürüldü

Hanni: Üzgünüm

Chan: Sorun değil... İntihar etme sebebini sakıncası yoksa sorabilir miyim?

Hanni: Maalesef henüz söyleyemem

Chan: Peki

Biraz sohbet edip birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı. Hanni'nin telefonu çalmaya başladı arayan abisinden başka biri değildi.

Hanni: Abi

HA (Hanni'nin Abisi): Tanrı aşkına hangi cehennemde sin Hanni!

Hanni: Abi ben... Ben gelmek istemiyorum o eve

HA: Neden?

Hanni: Sen yokken bana çok kötü davranıyorlar istemiyorum onları

HA: Annem onlar sabahtan beri seni arıyor derhal eve gideceksin

Hanni: Gelirim ancak bir şartla... Eve geleceksin

HA: Hanni gelemem biliyorsun burada işlerim oldukça yoğun... Eve gitmeme sebebini bana söyle veya mesaj at eğer gerçekten kötüyse söz gelip onlara hadlerini bildiriceğim

Hanni: Mesaj atıcam

HA: Bekliyorum

Ne yaşadıklarının hepsini tek bir mesajda yazıp attı. Birkaç dakika sonra abisi geri aradı ve geleceğini söyledi.

Chan: Abin nerede?

Hanni: Abim iş için Japonya'ya gitti

Chan: Ne işi?

Hanni: Birden fazla iş yapıyor abim hem model hemde bir aktör

Chan: İyiymiş

CHAN İLE HAYAL ETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin