(Düzenleme ile eklenen not: Hala 6. hafta.)
Şeytan, evin kapısını kapatmadan önce son kez içeri baktı ve yumruk yaptığı ellerini eklemleri beyazlayana kadar sıktı.
Bu kadar çabuk pes ettiğine ve gidip adeta teslim olacağına kendisi de inanamıyordu ama gerçekten daha fazla dayanamayacağını hissediyordu.
Başına gelen tüm bu garip şeylerin yanı sıra saçma bir o kadar da büyük bir endişe zihnini kaplıyordu. Ama işin garip tarafı, bu endişenin başına gelenlere yönelik olmamasıydı.
Daha çok yoğun duygu yüklü bir endişeydi. Sanırım bir tür....koruma isteği? Ama neyi ve neden korumak? Şeytan bunu bilmiyordu ama içinde yakın zamanda öğreneceğine dair bir his vardı.
Tüm bunları daha sonra da düşünebileceğini kendine hatırlattı ve evin kapısını sertçe kapatıp evin önünde duran arabaya ilerledi. Arabayı çalıştırıp hızla içinde bulunduğu bedenin hatırladığı adrese sürdü. (yazar notu: Sam ve Castiel'in bulunduğu evden bahsediyorum, her zaman ki beceriksizliğimle yine yazamadım da)
***********************************************************************************************
Castiel hâlâ odada tur atarken ve Sam onu izlemeye devam ederken, kapı sert denebilecek şekilde çalındı. Melek tur atmayı kesip yerinde kalırken Sam ayağa kalkıp kapıya ilerledi. Kapıyı açtığında Dean ile karşı karşıya gelince ilk düşüncesi ona sıkıca sarılıp ortadan kaybolduğu için bir yumruk geçirmek olsa da kendine onun içinde bir şeytan olduğunu hatırlattı.
Birkaç yıl gibi gelen birkaç saniye sonunda tam olarak kendine gelip konuşabildi. 'Dean?' İsim ağzından çıktığı anda Castiel'in bakışları kapıda duran Dean'a sabitlendi. Şeytan ikiliyi hayal kırıklığına uğratacak olmasını umursamayarak konuştu: 'Üzgünüm, ama beklediğiniz kişi değilim.'
Sam ve Castiel, zaten bunu bilmelerine rağmen, onun Dean olmadığı gerçeği yüzlerine bir kez daha çarptığında yaşadıkları hayal kırıklığı yüzlerinden okunuyordu. Kendini ilk toplayan Sam oldu ve Şeytan'ın gözlerinin içine baktı. 'O zaman burada ne arıyorsun?' Tamam, belki de ses tonu fazla sertti ama sonuçta ağabeyinin bedenini ele geçiren birine kibar davranması saçma olmaz mıydı?
Dean'ın bedenindeki Şeytan derin bir nefes aldı. Tamam, bu soruya çok iyi bir cevabı yoktu. 'Yardıma ihtiyacım var, bu yüzden buradayım.' Castiel sessiz kalmaya devam ederken, eğer konuşmaya kalkarsa sesinin titremesinden korkuyordu, Sam kaşlarını çattı. 'Sana yardım edeceğimizi nereden çıkarttın?'
Şeytan gözlerini devirdi. 'Bir sorun var ama benimle ilgisi olduğunu sanmıyorum. Sanırım arkadaşınızla ilgili.' Melek sonunda sessizliğinden kurtulup bir adım öne çıktı. 'Dean ile ilgili bir sorun mu?'
(ben artık Dean diyeceğim sanırım, sürekli Şeytan olarak bahsetmek biraz garip çünkü)
Dean, başını salladı. 'Evet, öyle.' dedi ve hala kapıda olduğunu yeni hatırlamışçasına Sam'e baktı. 'İçeri girip, öyle anlatmaya başlasam daha mantıklı olur ha?' Sam başını sallayarak geri çekildi ve onun içeri girmesine izin verdi. Castiel, onun bir Şeytanın içeri girmesine nasıl bu kadar kolay izin verdiğini anlamasa bile, bir şey söylemedi. Hem sonuçta o Dean'dı. Hayır değildi, sadece Dean'ın bedeninde bir şeytandı o kadar.
Melek bir anlığına bile olsa neredeyse bunu unutuyor olduğu için kendine kızdı. Trençkotunun cebini yokladığında eliyle buluşan kutsal su dolu minik şişe ile bir nebze de olsa içi rahatladı. Düşüncelerinden sıyrıldığında Sam ve Dean'ın kanepede oturduklarını fark etti, Sam'e 'Aklını mı kaçırdın?' dercesine baktı. Karşılığında Sam, ona 'Ne yapabilirdim?' bakışları gönderdiğinde pes edip Dean'ın yanına oturdu.
Dean ya da Şeytan, sorunun ne olduğunu anlatmak üzereyken Castiel'in tek yapabildiği kendisini yanında oturan kişinin aşık olduğu ve bir hafta öncesine kadar kendisine aşık olan adam olduğu düşüncesinden kendini uzak tutmaya çalışmaktı.
Ama Şeytan sorunun ne olduğunu anlatmaya başladığında melek tüm dikkatini ona verdi. 'Tüm bir hafta boyunca mide bulantıları, midemin yanması vebaşımın dönmesi ile uğraşmak zorunda kaldım. Neler döndüğü hakkında en ufak bir fikrim yok, ama benimle bir alakası olmadığından eminim. Bu işkenceye daha fazla katlanamayacağımı düşündüm ve gelmek zorunda kaldım.' Şeytan sözünü bitirdiğinde, Sam onun söylediklerini kafasında tartarak sorunun ne olduğunu çözmeye çalışırken Castiel öylece durdu.
Sonunda Sam'in yüzünde garip bir ifade belirdiğinde Castiel ona baktı. 'Sam, bir fikrin var mı?'
Sam kaşlarını çattı ve ifadesi daha ciddi ama inanamıyormuş gibi bir hal aldı. 'Aklıma gelen bir şey var, ama bu imkansız.' Castiel daha açık bir yanıt bekleyerek sessiz kaldığında Sam devam etti.
'Saydıklarının hepsi, hamilelik belirtileri. Böyle bir şey mümkün olamaz. Üstelik Dean'dan bahsediyoruz!' Castiel'in yüzü kırmızının koyu tonlarında bir renk aldı. Yani bir süre önce Dean ile aralarında bir şey olmuş olabilirdi (iki tur süren ateşli bir sevişme gibi bir şey), ama tabii ki bunu Sam'e söylemeyecekti. (bu kısmı yazarken ölmüş olabilirim) (bu kısmı düzenlerken yine öldüm)
Melek, Sam'e nasıl bir cevap vereceğini bilemediğinden bunun yerine Dean'a (o bedenin içinde bir yerlerde hala Dean'ın olduğuna dair umudunu kaybetmemeye çalışıyordu) döndü. Göz bebekleri büyümüştü ve yüzünde şaşkınlığını açıkça dışarı vuran bir ifade vardı. Castiel bir anlığına Dean'ın, gerçek Dean'ın, Sam'in söylediğini duyup duymadığını merak etti.
Ardından hızlıca bu düşünceyi zihninin karanlık bir köşesine attı. 'Ama görünüşe göre olmuş, şaşırmayı sonraya bırakıp ne yapacağımı düşünmeye çalışmalıyız.' derken sesi kendisine göre oldukça sakin bir tondaydı ki Sam onun nasıl bu kadar sakin olabildiğini merak etti, yine de Castiel haklıydı, ne yapabileceklerini düşünmek şuan ellerinden gelebilecek tek ve en iyi şeydi .
Şeytan, yüzündeki kendisine oldukça yabancı gelen şaşkınlık ifadesinden kurtulduğunda ikilinin kendisini unuttuğunu fark etti. İkisinin dikkatini çekebilmek için sertçe öksürdü. 'Hey! Siz ikiniz benim de burada olduğumun farkındasınız değil mi?'
Sam ve melek onun orada olduğunu yeni fark etmiş gibi ona baktıklarında sıkıntıyla nefesini dışarı üfledi. Ele geçirecek başka birini bulamamış mıydı sanki?
Sam, kendisi bile söylediği şeyden emin olmasa da, durumu biraz olsun kurtarmak için konuştu. 'Ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok, ama neler olduğunu bir şekilde çözeceğiz.'
Tamam, hiçbir şey söylemeyin. Batırdığımın kesinlikle farkındayım; yazım şeklim, cümleler ve her şey konusunda. Bunun için üzgünüm. Üstelik olayı daha ikinci bölümden ortaya çıkarttım, umarım benim yüzümden hikaye kısa sürmez. Bu bölüm zaynmalik59 için, o olmasaydı bölümü yazamazdım bile muhtemelen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Inside Demon
FanfictionTek söyleyebileceğim şu, bunu yazdığıma göre cesaret hapı falan içmiş olmalıyım. Wattpad'teki ilk Türkçe demon!pregnant!dean kurgusu.