Renkleri gören çocuk

564 51 86
                                    

"Turuncu,sarı,yeşil,mavi,mor;her insan bir renge sahiptir. Kişiliğin temelini oluşturan renkler 'ben buyum' dercesine görülür aslında
yalnızca bazıları,bakmakla yetinmeyip onları görebilir.
Bu 5 renge ek olarak kırmızı da görülebilir lakin herkesin görebildiği bir renk değildir. Veya...belki görmeyi bilenler bile bazen işi bakmakla karıştırır. Görebildiğinde ise..."

——————

Renkleri gören çocuk

Okul için uyanmış,hazırlandıktan sonra evden çıkmıştım. Dışarı çıkar çıkmaz kollarıma çarpan hafif rüzgarla titredim. Nisanın başındaydık,hava sabahları serin öğlenleri ise sıcaktı. Bahar insanı olan benim için nisan ayı cennetten minik bir parçaydı. Özellikle şimdi olduğu gibi kısa kollu üniformama çarpan serin rüzgar sanki ilham veriyordu.
Tam şuan mesela,tam şuan defterimi çıkarıp çizim yapmak istiyorum. Geç kalmasaydım mutlaka olduğum yerde durup insanların 'ne yapıyor bu?' bakışlarını umursamadan çizim yapardım.

Evet, çizerim. Çok büyük olmasa da çizimlerimi paylaştığım bir sayfam bile var. Küçüklükten beri yaptığım pratikler mi yoksa yetenek mi bilmem ama mütevaziliği bir kenara bırakırsak iyi çiziyorum. Öyle karakalem çalışmaları falan değil. Renklerin adamıyım ben. Boyaları rastgele alıp vuruyorum kağıda.

Bunu nasıl yorumlamam gerekiyor çok emin değilim ama renkler benim için normal insanlara göre biraz farklı. Tabii,normal insanlar da farklı.
İnsanlar,renklere sahipler. Son zamanlarda bunu aura olarak isimlendiriyorlar ve çeşitli şekillerde öğrenmeye çalışıyorlar. Aslında tamamen yanlış. Gördükleri renk daha doğrusu gördüklerini düşündükleri renk yalnızca hayal ürünü. Bir renk görüyorlar çünkü bunu görmek istiyorlar. Benim durumum ise bundan farklı. İnsanların renklerini görüyorum. Sadece insanların değil,hayvanların,eşyaların ve biraz çılgınca ama düşlerin de.
Belki bu yüzden çizimlerim bu kadar iyi. Gördüğüm şeyi kağıda aktarıyorum o kadar! Çizeceğim şey zaten kafamda hali hazırda duruyor.

Yine de,her zaman havada süzülen renk kümeleri görmek can sıkıcı oluyor. Toplu alanlar kabusum resmen. O kadar çok renk var ki! Üst üste binen kümelerin oluşturduğu koyu renkler bazen görüşümü bile etkileyecek kadar büyüyebiliyor.

Renkler hakkında konuşacak olursam, temelde beş farklı renk var. Turuncu,sarı,yeşil,mavi ve mor. Günlük hayatta en çok mavi ve turuncu görüyorum. Ünlü kişilerin çoğu da mor. Yeşiller genelde çocuklar veya sanatçılar oluyor.
Ayrıca maalesef ki kendimi göremiyorum. Ancak tahminlerime ve şuana kadar gördüğüm insanlara göre muhtemelen yeşilim.
Sarılar ise,şimdiye kadar eğitmenlerde ve siyasetçilerde gördüğüm bir renk. Sanırım baskın kişilerin rengi.

Bu renkleri görme mevzusu ilkokulda başladı. Daha doğrusu herkesin benim gibi olduğunu sanıyordum,farklı olduğumu ilkokulda öğrendim.
Daha sonra sınıftan okula,okuldan ortaokula,oradan liseye derken şuan herkes durumumu biliyor.
Çok büyük olmayan, genelde emekli memurların ve askerlerin yaşadığı bir kasabada yaşıyorum. Nüfusun çoğunluğunu dediğim gibi yaşlı kesim oluşturuyor.
Çoğu şey için şehre gitmemiz gerekse de bu sakinliği seviyorum. En azından benim gibi birisi için ne kadar az insan o kadar iyi.

Az önce bahsettiğim ilkokuldan ortaokula, oradan liseye aktarıldı konusu da buna bağlanıyor. Küçük bir yer birer ikişer okul var. Devlet fazladan okul yapmak yerine bir okula bir sürü şube açıyor. Biri hakkında bilinen şeyler ise hemen her yere yayılıyor.

"Günaydın Jisung!" Frene basıp arkamı döndüm.
Jeongin. Kasabadaki tek arkadaşım. İlkokuldan beri aynı sınıfa düşünce lisede yakın olmaya karar verdik. 4 yıldır çok yakınız.

"Günaydın. Bin gidelim." Bisikletin arkasındaki ufak yeri işaret ettim ve o da bu teklifi bekliyor gibi bindi.

Daha sonra düşünmeye pek fırsatım olmadı. Okula gidene kadar bugün olan dersler ve sinir bozucu öğretmenler hakkında konuştuk.

"Şehirden geliyorlar diye hepsi bizi küçük görüyor. Hayır sanki yoklukta bir yerde yaşıyoruz,gayet güzel bir yer burası. İnsanlar tatillerini geçirmek için buralara ne paralar döküyor."

Sarı.

Jeongin sarı.
Aslında biraz da mavi.
İki rengin baskınlığını karşılaştıracak olursam,koca yapraklı,ince gövdeli bir ağaç düşünelim. Bu ağaç Jeongin.
Yaprakları sarı ve gövdesi mavi.
Onu ayakta tutan özü mavi. Ama görüyorum ki o sarı. Muhtemelen kendini baskılıyor veya ergenlikte tamamen değişti. Eğer ortaokulda yakın olsaydık bu çıkarımı daha rahat yapabilirdim.

"Jisung,"

"Hm?"

"Karşı sınıftan Eunha senden hoşlanıyormuş. Sana söylememi istedi."

Eunha,adını duyduğumu sanmıyorum.

"Ona ikinci teneffüs kantine gelmesini söyleyebilir misin?"

"Ne diyeceksin?"

"Olanı. Onu tanımıyorum ve bir ilişki de istemiyorum açıkçası. Bunları söyleyeceğim. Nasıl?"

"Hmm eğer istemiyorsan direkt söylemen iyi olur tabii ama kızı üzmemeye dikkat et."

"Ederim."

Okulda bayağı popüler biriyim ama bunun sebebi kişiliğim veya görünüşüm değil. Görüşüm.
Renkler, ne kadar gözlerinde büyütüyorlar bilmiyorum ama sırf bu yüzden konuşmak için yanıma o kadar çok insan geliyor ki!
Bu düşüncede oldukları için onları geri çeviriyorum elbette ama böyle yapınca da 'asosyal' damgası yiyorum.
Yine de yanıma geldiklerinde renklerini görüyorum ve nasıl insanlar olduklarını anlıyorum.

Ah, söylemeyi unuttum sanırım.
Duygulara göre renk tonları değişiyor.
Koyu tonlar pek hoş duyguları temsil etmiyor. Tabii yüksek arzuyu da ifade ediyor. Yani deli gibi mutlu olan biri de koyu tonda olabilir.

Okuldan içeri girip bisikletimi demirlere kilitledim. Anahtarı cebime atıp Jeongin ile sınıfa yürümeye başladık.
Sınıfa girip yerime oturdum. Cam kenarında ve en arkanın bir sıra önünde oturuyordum. Dışarıya baktığımda gökyüzünün kızıl-sarı olduğunu gördüm.
Belki sabah kaçırdığım ilhamı geri kazanabilirim diye bir süre dışarıyı izlesem de hiçbir şey olmadı.

"Jisung? Ne oldu?"

Aniden sıramdan kalkıp kapıya koşmamla şaşıran Jeongin'e cevap vermeden sınıfın dışına çıktım.
Koridorun iki tarafına baksam da yoktu.

"Hey,ne oldu?" Yanıma gelmişti.

"Bir şey gördüm sandım.
Sorun yok."

Sorun,var. Hemde kocaman bir sorun var. Gördüğüm kişi,sınıfın kapısının önünden geçip gitti. Bunda bir sorun yok. Sorun şu ki,
onun bir rengi yoktu.


—————

yeni bir şeyler

adios💖

the color theory //MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin