"Beyefendi hazretleri hâlâ teşrif edemediler!"
Sesinde sitemden çok korku, endişe vardı. Aslında kendisi de biliyordu bu işlerin bu kadar çabuk ve kolay hallolmayacağını ama nedense endişe duymaktan kendini alıkoyamıyordu. Her şeyden öte bu adamın bir kez olsun randevusuna, buluşmasına-okul, toplantı, iş... bunları saymıyorum bile- erken geldiği de görülmemişti. Herşeyi son dakikaya bırakıp yumurta kapıya dayanınca iş yapmasını çok severdi. Bahane olarak sunduğu şeyde hep aynıydı, "Beklemeyi sevmiyorum"
-Aramamı ister misin?
-Hayır!...
-Kendini bu kadar kasmana gerek yok. Endişeni anlıyorum ama yolda olduğunu söyledi, bi sıkıntı olsaydı arayıp yolda olduğunun haberini vermezdi değil mi?
Aslında Nilay da en az onun kadar endiselenmisti. Armes' in her ne kadar mıymıntı olduğunu bilse de onun bu kadar geç kaldığı hiç görülmemişti. Aradığının üstüne yaklaşık bir buçuk saat geçmesine rağmen ne kendisi ortadaydı ne de haberi. Altında arabası vardı ve geleceği mesafe en fazla otuz dakikalık uzaklıktaydı. Bir yere takılmış olabilirdi, lakin kendisini beklediklerini bildiği hâlde, heleki böyle bir günde... İmkânı yoktu.
"Biraz daha sabırlı olalım, büyük ihtimalle geldi gelecek. Eli kulağındadır." söylediklerine Beste' yi inandırmaktan çok kendi inanmak istiyor gibiydi.
Elleriyle yüzünü ovuşturdu. Bir sure bu halde bekledikten sonra, uzun dalgalı saçlarını geriye doğru attı, istemsiz bi şekilde kaşlarını hafifce yukarı kaldırarak çattı ve belli belirsiz bir şekilde başını salladı,
-"Tamam" dedi boğuk bir sesle" Ama gelince beni bekletmenin acısını fena halde çıkaracağım ondan, söylemedi demeyin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm MAVİDİR
General FictionUfak bir hikaye yazmıştım uzun zaman önce, Tek bir kahramanı yoktu bu hikayenin Herkese düşen küçükte olsa bi rol vardı Bir kişi hariç beğenmeyen kimse yoktu bu hikayeyi Çünkü herkes mutlu sonuna kavuşuyodu Yalnız o hariç... Ne denli okunursa okuns...