"Bağırmadan konuş" dedi annem
"Evlenirken evet dediğim ağzımı sikselerdi de demeseydim" dedi babam kendi kendine
"Ben çok mu mutluyum lan aptal herif" odama kadar geliyordu sesleri. Ulan madem sevmiyorsunuz birbirinizi neden evlendiniz, hayır birde 2 çocuğunuz var ya kendinize gelin.
Bu olayları unutmak için düşünmemek için zaman öldürecek birkaç uğraş bulmam gerekiyordu, tahmin edeceğiniz üzere bana telefon alınmıyordu, sadece odamda küçük eski bi televizyon vardı babam bana daha fazla katlanamadığı için bana odandan çıkma sana istediğini alayım demişti ve ben 10 yaşımda olduğum için televizyon demiştim o zamanlar çok mutluydum. İstediğimi aldılar çünkü beni seviyorlar falan diyordum, çocuktum o zamanlar. Televizyonda takılıyordum çünkü başka bir seçeneğim yoktu. İstediğim bazı şeyler oluyordu oyuncak yada çok istediğim paten ama asla alınmıyordu zaten ailem ile muhabbetimi en az düzeye indirgemiş ve kendi kendimi büyütmüştüm. Tam bi kadın gibi hissediyordum çok gurur vericiydi ama bir yanım annemden yada babamdan ilgi istiyordu ama hep bu düşünceyi kafamdan siliyordum bu düşünce bir daha aklıma gelmemeliydi kendimi öyle daha iyi hissediyordum. Zemin katta desek ayıp olan berbat bir binada oturuyorduk çok nadir olsa da camımdan çıkıp kaçtığım oluyordu ama fark edilmiyordum zaten normalde de bakmaya gelen olmadığı için kimse doğal olarak fark etmiyordu.
Bu gün doğum olduğu için içimde acayip güzel heyecanlı duygular tabi ki de yoktu. Benim doğum günümü 1 kere kutlamıştık onu da abim eskiden yapmıştı gizlice bana küçük bi pasta alıp mum dikmişti ve kutlamıştık çok güzeldi bence. Böyle günlerin manevi değeri daha çok oluyor. Abim bana demişti zaten.
''Her yıl 12 nisan da kendi doğum günün kutla.'' o günden beri bende aynen öyle yapıyordum, abimin doğum günü ne zaman bilmiyordum. Hiç sormak aklıma gelmemişti.Bugün sabah kahvaltı yapmak için çıktım odamdan evde kimse yoktu evet bu gerçekten normal bir durum, annemde babamda çalışıyor annemin nerde çalıştığını bilmiyorum ama genelde akşam çalışıyor, güvenlik olduğunu düşünüyorum. Mutfakta ekmeğe bir şeyler sürüp odama geçtim yatakta ekmeğimi yerken camda bir şey fark ettim. Ayağı kalkıp cama yaklaştım ,camımda bant ile yapıştırılmış bir kağıt gördüm, alıp okudum, notu okumaya başladım
Selam kardeşim,
Bugün hava güzel değil mi?
Bence saat 12 de park a gelmelisin.Abiciğinden :)
Bu abimdi, sözde abim. İnanmam falan mı gerekiyordu. İçimdeki ses inanmamı istiyordu. İnanacaktım galiba ve saat 12 de parka gidecektim, ama unuttuğu bir şey var ben onu tanımıyorum, şuan neye benzediği hakkında en ufak bir fikrim yok, güvenmeli miyim? Böyle bi not yazdığına göre kendisine güveneceğimden emindim, zaten başkası ne amaçla bunu yapsın. Ayrıca yapacak başka kimim var ki? Kaybedecek hiç bir şeyim yoktu zaten. Hemen ekmeğimi yiyip hazırlandım zaten saat 12 olmak üzereydi, pijamalarımı çıkarıp adamakıllı birkaç kıyafet giydim, kapıdan çıktım evde kimse yoktu ama camı küçük bir kağıt parçası ile tutturdum kapanmasın diye. Belki dönüşte buradan girerdim. Parka uzaktan bakındım normal halk gibiydi hepsi, ben nerden bilecektim hangisi abim olduğunu onun çocukluğunda doğru dürüst hatırlamıyorum ki. Bankların birine geçip oturdum ve bekleme başladım saat 12 olmuştu meraklı meraklı etrafa bakınıyordum. Sırtımda birisinin elini hissedince bir anlığına kalbim durdu. Arkamı döndüm hemen. Uzun boylu dalgalı siyah saçlı biraz kaslı birisi duruyordu elinde pembe bir poşet vardı. Ben korkudan aptal aptal ona bakıyordum. Abim olamaz ya diye düşünüyordum, hemen omuzumdaki elini itekledim.
"Beni hatırlamıyor musun yoksa." dedi, bu lafın üzere anladım. Abimdi, ne kadar büyümüş, bıraktığımda çocuktu şuan adam olmuştu. Kusura bakma manasında omuz silktim. Ayağı kalktım, baya da uzunmuş, sanki spor falan da yapıyordu, bu baya baya hayatını yaşıyor diye düşünüyordum, birden sarıldı, ama ben sarılmıyordum, içimdeki bazı dürtüler vardı sessizce sarılmasının bitmesini bekledim. Sonra yavaşça bıraktı beni.