Bazı klişelerin önüne geçmek zor değil.
Ailesi zengin olan –özellikle Kore gibi bir ülkede– genelde o ailenin layık gördüğü tanımadıkları biriyle evlendirilir. Bu yazılmamış bir kural gibidir. Ben ve çevremdeki bana benzeyen herkes bu gerçeğin geleceğimiz olacağını küçük yaştan beri biliyoruz. Çoğumuz kaderimizi kabullenirken bazılarımız buna yavaş da olsa tepki göstermeye başladı. Etrafımda şimdiden nişanlanan 'çiftler' de var, üniversitenin bitmesini bekleyenler de. Ama bazıları var, beni ümitlendiren, tünelin sonunda küçük de olsa bir ışık gösteren; Kim Jisoo, Myoui Mina, Kim Jongin, Min Yoongi...
Dört kişi çok da fazla gelmeyebilir, ama bizim küçük çevremizde önemli bir rakam. Ne demek evliliği reddetmişler? Aileleri nasıl izin verdi? Nasıl geçinecekler? Herkesin aklında onlarca soru var. Benim en merak ettiğimde nasıl geçinecekleriydi, çünkü aileler genellikle bizleri parayı kullanarak tehdit ederlerdi. Doğduğumuzdan beri her şey önümüze serildiği ve çoğumuz okullara torpillerle girdiğimiz için, gerçek hayatta elimiz herhangi bir işi tutamazdı, anneciğimiz ve babacığımız bize günlük harçlık vermeden geçinemezdik, sudan çıkmış balık gibi olurduk. Bu yüzden herkes onlara doğuştan beri gösterilen bu hayatı devam ettirebilmek için onlardan istenileni yapar, partnerlerini aldatır ya da onları sevmeyi öğrenirlerdi.
Ben Kim Taehyung'u sevebileceğimi sanmıyordum.
Ayrıca, eğer ailem Taehyung'un temiz ve saygılı bir çocuk olduğunu düşünüyorlarsa gerçekten yanılıyorlardı. Çünkü Taehyung'un ailesi o kadar zengindi ki, adam bu parayla ne yapacağını bilmediğinden kafayı yemiş gibiydi. Her ne kadar düzgün, iyi yetiştirilmiş ve aile adamı olma potansiyeli yüksek biriymiş gibi gözükse de, onu artık o kadar iyi tanıyordum ki, gittiğimiz her restoranda rastgele bir garson burnu kırık bir şekilde geceyi tamamlamasın diye ortamı yumuşatmaya çalışırdım. Çünkü bunu bir kez yaşamıştık, sonra da bu haber dışarı çıkmasın diye bir ton para ödemiştik.
Yine de aslında kötü bir çocuk olmadığını biliyorum. Aynı arkadaş grubundayız, yerimde olmak isteyen yüzlerce kız olduğunun da farkındayım, çoğunun bedavaya– hayır, üstüne para vererek yapacağı evliliği ben para kaybedeceğim halde reddediyorum, ve bu kimseye mantıklı gelmiyor. Ama elimde değil.
Aklımda bir başkası var.
Her neyse, konumuza dönelim; ailesinin isteklerini reddeden şımarık balıklar, onlara verilen para kesilince nasıl geçinecekler? Cevap; geçinmeyecekler. Kendilerine sıradan bir iş bulup (bu anne babalarının bağlantılarını kullanmadan oldukça zor) bütün maaşlarını kira ve faturalara harcayacak, geriye kalan beş kuruşla da karınlarını doyuracaklar. Belki hafta sonu da çalışarak ekstra para biriktirip istedikleri birkaç kıyafeti alabilecekler.
Ama günün sonunda özgür ve mutlu olacaklar, ve bu her şeye değer, bla, bla, bla– Asla olmaz. Bunu asla, asla asla, asla kabul etmem. Böyle bir hayatı kabul edemem. Benim param olmalı. Her zaman param olmalı. Çünkü para mutluluğu satın alır. Özgürlüğü de alır. Paranın halledemeyeceği hiçbir şey yoktur. Dadımın beni beslerken kullandığı altın kaşıklar her zaman hayatımın bir parçası olmalı. Ben zengin olmak için doğdum, ay başını beklemek için değil.
Peki, hem paramı elimde tutarak, hem de istemediğim biriyle evlenmeyerek nasıl yaşayabilirim? Cevabı çok kolay. Dediğim gibi, bazı klişelerin önüne geçmek zor değil. Tabii, eğer benim kadar duygusal bir aileye sahipseniz.
Babam ağlak bir Balık burcunun tekidir, annemse bana ve ablama gereğinden fazla düşkün bir Kova. İkisinin evliliği anlaşmalı başlasa da birbirlerini sevmeyi zorla da olsa öğrenmişler. Büyükanne ve babalarımızın baskısıyla aile çizgimizi devam ettirmek istiyorlar. Aslında onlar da bizi istemediğimiz kişilerle evlendirmek istemiyorlar, bunu biliyorum, ama maalesef ki senelerdir kırılamayan bir döngü içerisindeler, ve nasıl içlerinden çıkacağını bilmiyorlar. Tek bildikleri şey, ağlayıp onlara duygusal baskı uygulamam hiçbir işe yaramıyor, onları evi terk edeceğime dair tehdit etmem de, çünkü beni çok iyi tanıyorlar. Kendileri büyüttüler. Lüks yaşamayı hiçbir şey için feda etmeyeceğim apaçık ortada.