"Oraya gittiğimde yerde yatıp kan kaybeden bir adam vardı amına koyayım" Salonun ortasında volta atarken Yeonjun bağırmamaya çalışıyordu, iki oda ileri de olan Beomgyu'yu uyandırmamaya çalışırken.
Salonda Soobin ve Huening vardı sadece. Onlar dışında kimse bu olayı bilmemeliydi. En sonunda Huening açmıştı ağzını. "Başka bir şey dedi mi sana?" Yeonjun derin nefes aldı odada ki dönüş ve turlarını bir saniyeliğine durdururken. "Kafası allak bullaktı. Ağlamaktan mahvolmuştu. Yolda giderken bir şok cihazından falan bahsetti, ama hiç net değildi. Sarhoş gibiydi."
"Polisi aramalı mıyız?" Dedi Soobin kemirdiği tırnaklarını ağzından çekerek. "Sakın Soobin. Belli ki bu adam tehlikeli, bütün belayı başımıza alırız. Şu an bizi izliyor bile olabilir." Yine Yeonjun cevaplamıştı bu soruyu. Ardından koltuğa sakince oturdu. "Tamam, belki de Beomgyu'ya sormamız gerekir. O bir psikiyatrist, bu vakitten sonra kendini düzeltmeye çalışır." Yeonjun boşluğa bakarken, bir yandan aklında düşünceler dolaşırken konuşmuştu. "Orada ölüm kadar ciddi, ne yaşanmış olabilir?" Dedi Huening.
Yeonjun hatırlıyordu. Orada tam olarak nasıl bir durum olduğunu hatırlıyordu.
[FLASHBACK]
Beomgyu'yu aradığımda açmamıştı telefonu. Hastaneye gelmiştim, ama hastane berbat bir durumdaydı. Arabama yaslanarak tekrar aradım onu. Bu sefer tam tersi, bir yanıt almayı başarmıştım. "Beni buradan alır mısın?" Demişti ağlayan bir sesle. Yüzüm ekşimişti, arabanın sürücü tarafına geçtim. Hızlıca kapıyı açıp bindim arabaya, sürmek için ayarlama yaparken. "Neredesin?" Anahtarı taktım, ve hastaneden çıkmak için arabayı sürmeye başladığımda telefon omzum ve kafam arasında sıkıştı. "Biraz ilerideki, boğazın içindeyim." "Geliyorum." Telefonu kapatıp hızlıca sürmeye devam ediyordum. Ne olduğunu, neler yaşandığını, en önemlisi neden ağladığını fazlası ile merak ediyordum. "Umarım sana bir şey olmamıştır, Choi." Boğaza girmiştim. Biraz ileride bir kamyon, yerde yatan bir adam bedeni gözüküyordu. Kamyonun yanında durdurdum arabayı. Telefonumu ve anahtarımı hızlıca cebime indirip indim arabadan.
Arabadan inip ilerlediğimde, kamyonun önünde, yerde oturup sadece ileri bakan Beomgyu'yu gördüm. Bana baktı, yanına eğildiğimde ise bana sarıldı. Karşılık vermiştim, ama omzumda ağlıyordu resmen. "O gitti. Onu kaybettim." "Sakin ol.." sakinleşmesini söylerken, durumu kavramaya çalışıyordum sadece. Kan kaybeden bir adam, öylece yerde oturup ileri bakması.. boynumda olan kollarını tuttum, onu yavaşça çektim kendimden. "Eve gitmek ister misin? Bana sonra da anlatabilirsin." Onaylamıştı bu dediğimi. Sağ kolunun altına girip kavradım onu kol altlarından. Tutarak götürüp hızlıca yan tarafımdaki koltuğa bindirdim. Arabanın kapısını kapatıp sürücü koltuğuna ilerlediğim sırada Gyu gözünü kapatıp titremişti. Koltuğa oturduğumda ona baktım. "Hastaneye gitmek ister misin?"
Kollarını kendi bedenine sararken reddetmişti beni hızlıca. Üşürcesine reddetmişti beni. Normalde bu konuyu onunla şimdi konuşabilirdim, ama bu halde olmazdı. Vicdanım asla rahat etmezdi.
Eve sürmeye başlamışken Soobin'i aradım. "Buldum onu, getiriyorum.. sonra konuşalım onu, eve gelince görürsün halini zaten." Doğal olarak ilk nasıl olduğunu sormuştu, ama onun yanında onun halini söylemem hata olurdu. "Geliyoruz. 5 dakikaya orada oluruz." İlk iş yatağa girip uyuması gerekiyordu. Koltukta uyukluyordu, ve iyi değildi. Soobin telefonu kapattıktan sonra devam etmiştim sürmeye. Yol boyu bıçak açmamıştı ağzını. Oysa o adam hakkında konuşulacak çok şey vardı.
. . .
"Gerisini biliyorsunuz, eve geldiği gibi uyudu. Yani benimde o adamın neden orada öylece yattığı hakkında hiçbir fikrim yok" Derin bir nefes almıştı Kai arkasına yaslanırken. "Bence bi anda bırakıp gittiği için şoka girdi ondan titriyordu. Çok düşünmeye gerek yok." Yeonjun diz kapaklarına dirseklerini yerleştirmiş, ellerini birleştirmiş, çenesinin altına koymuştu. "Bilmiyorum. O zaman o adamın ne işi vardı orada?" "Taehyun'un işidir." Soobin hızlıca girmişti söze. Gözlüğünü hafif yukarı yükseltip arkasına yayıldı o da. "Gyu'nun bu işe bulaşmış olmasını istemiyorum. Taehyun denen heriften uzak tutmalıydık onu. Resmen göz göre göre gitmesine izin verdik. Şu andan itibaren önlem almamız gerek. Bir daha asla kelimesini dahi geçirmeyin o adamın. Psikopatın teki."
Uyanmıştı Beomgyu. Sadece gözleri açıktı ama. Bedeni hala yorganın içindeydi. Düşünüyordu sadece. "Ve sen doktor, planımın bir parçası değilsin." "Ben kimsenin sevebileceği biri değilim." İçini daraltıyordu bu sözler. Gecenin bir körüydü, Yeonjun ve diğerleri büyük ihtimal uyumuştu. Yatay pozisyonundan kalkarken gelen mesajla açtı telefonunu.
Bilinmeyen Numara:
Adres
Senin için bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gangsta | taegyu
Misterio / Suspenso"soru.. benim için ölür müsün?" düz yazı + texting - crime, mini fic.