niye ağlıyorsun sen?

302 24 48
                                    

Bu benim ilk hikayem umarım seversiniz yorum yaparak ve oy vererek bana destek olabilirsiniz yazım yanlışlarım varsa özür dilerim yada başka bir hatam varsa lütfen söyleyin

Keyifli okumalar☺️🥰🙂

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha
korudu kendini. Kalkan etti kollarını bedenine. İçinden fısıldadı kendine geçece diye. Geçecekti bir gün her şey,
geçecekti değilmi?. Tüm bu şiddet dah küçükken başlamıştı. Bedeni mor rengine bürünürken ve yaralarla kaplanırken. Küçüktü merhamet görmedi, sevgi görmedi iyi'e dair hiç
bir şey göstermediler. Acı'ya dair her şeyi en ince detayına kadar gösterdiler.
Jeon jungkook bunların hiç birini hak
etmemişti hem de hiç...

Hıçkırdı kendisine kalkan ettiği kolları
arasından "yapma" diye fısıldadı ama duyurmadı duyursaydı daha fazla döverdi babası onu. Dayanırdı sonuna kadar ağlamazdı bile ama işkencesi bitince odasına kapanır içine akıttığı
göz yaşlarını serbest bırakırdı. Biticekti birazdan babası dövmeyi bırakıcaktı
Dövmekten kolları ağrımıştı. Aralıksız
3 saat dövmüştü çünkü. Bay jeon oldukça
sarhoş olduğu için zikzak adımlarla
mutfağa doğru adımladı

Jungkook zor da olsa ayağa kalktı ve odasına yöneldi odasına girip kapıyı
kapattığı gibi yere çöktü. İçinde tuttuğu
göz yaşlarını serbest bıraktı ağladı dakikalarca ardından yerden destek alarak ayağa kalktı boy aynasına ilerledi.
Çıplaktı üzerinde sadece boxer vardı.
Sırtında kemer izleri, kollarında ayaklarında morarıklar, incinmiş parmağı, kanamış burnu, vücudunda
kurumuş kan izleri vardı.

Kendisine baktıkça daha çok ağlama isteyi geliyordu, göz yaşlarını bile
silemiyordu yüzünde ki yaralar buna
engel oluyordu. Derin bir nefes almak istedi ama her zaman ki gibi alamadı.
Yaşamaya çalıştığı ev onu bunaltıyordu.
Üzerini giyindi, kapıya doğru ilerleyip
önünde durdu. Kulağını kapıya yaslayıp
dışarıyı dinledi eğer babası uyanıksa değil dışarı odasından bile çıkamazdı.
Lakin evi büyük bir sessizlik kaplamıştı.

Jungkook babasının sızdığını anladı.
Sessizce kapıyı açıp lavaboya ilerledi.
Musluğa doğru eğilerek yüzünde ki kurumuş kanları temizledi. Doğrulmaya çalıştı ama dudaklarından ufak bir inilti
koptu sırtında ki kemer izleri canını acıtmıştı. Yavaşça yüzünü kurulayıp
dış kapıya doğru ilerledi. Kendini bir an önce evden atmak istiyordu. Askılıkta ki
anahtarları alıp cebine koydu ardından
Ayakkabılarını giyip dışarı çıktı.

Yürümeye başladı rahatladığını hissetti
çünkü o evden uzaklaşıyordu ama tekrar
dönmek zorundaydı çünkü kimsesi yoktu kalıcak biryeri de yoktu. Yürüdü yürüdü
hava kararmıştı  etrafta ondan başka kimse yoktu aslında tedirgin 8lması gerekiyordu ama jungkook çok rahattı
çünkü o insanlardan korkuyordu.
8nsanların olmadğıği yer onun için
daha güveliydi. Her adım atışında canı
acıyordu özelliklede sırtı da ki yaralar
ama o bunları unursamadı sadece yürümek istiyordu. O yürümeyi seviyordu.

Yan tarafından bir miyavlama sesi geldi
O yöne döndübir kedi vardı. Hemen
kedinin yanına gidip yere çöktü kediyi
sevmeye başladı. Ama kedi geriye doğru kaçtı. Jungkook telaşla kafasıni iki yana salladı. Kedinin ondan korkmasıni isremezdi.

"Benden korkma ben zararsızım" dedi
Kedinin yüzünde ki yaralar onu korkunç
gösterdiği için korktuğunu düşünmüştü.
"Ben zarar vermen severim" dedi yumuşak sesiyle "seni sevebilir miyim?"
dedi. Bekledi biraz sonra elini uzattı yavaşça kaçmadığını görünce okşamaya başladı. Kedi onun zararsız olduğunu anlayınca hemen sırnaşmaya başladı.
Jungkook hipnoz olmuş gibi kediyi seviyordu. Bütün ağrılarını acılarını
unutmuştu. Jungkook gülerek kediyi sevmeye devam etti. Elinikedinin başından sırtına kadar okşadı bu hareketi bir kaç defa devam etti. Kedi
Jungkook'un kucağına gelmeye başladı.
Jungkook kucağina gelen kediyi alıp kaldırıma oturdu. Tekrar sırtını okşadı.

"Çok tatlısın" dedi. Kediyle zamanın nasıl
geçtiğini anlamamıştı. Kediyi sevmek ona
iyi gelmişti. Jungkook'un en sevdiği hayvan kediydi. Her zaman bir kedisi
olmasını istemişti ama babası kediyede
zarar verir diye almamıştı. Sokaklarda
kedileri seviyordu o buna yeterdi bile.
Jungkook artık eve dönmesi gerektiğini düşünüp kediyi kucağından indirdi.

"Benim artık gitmem gerekiyor" dedi dudaklarıni büzerek. Kediyi bırakıp ayağa kalktı tam gidecekti ki arkadan
yabancı bir ses duyuldu.
"Dakikalardır seni izliyorum" jungkook
adamın yayarak konuşmasından onun sarhoş olduğunu anladı.
"Benim gitmem gerek" dedi korkarak
gitmek istiyordu yiksa bu adam ona zarar verecekti. "Hadi ama daha yeni tanıştık" diyerek sarhoş adam bir adım attı.
"Bana yaklaşmayın gerçekten gitmem gerekiyor" dedi. Sarhoş adam ise hisrerik bir şekilde sırıttı. Jungkook'a doğru bir
adımdaha attı. Jungkook bir adım daha
geriledi.

"Fiziğin çok güzel" dedi sarhoş adam.
Jungkook yeterli değilmiş gibi daha çok korkuya kapıldı.
"Yatağımda fiziğini çıplak görmek istiyorum" dedi adam arsız bir şekilde.
"Ne" diyebildi sadece jungkook. Korkuyu iliklerine kadar hissetti.

Yetmedi mi babasından gördüğü tecavüz leri, şiddetleri bir de bu adam mı eklenecekti? eğilip yerde ki kediyi kucağına alıp hızla koşmaya başladı.
Jungkook elinde ki kediyle bir ara sokağa
girdi kediyi güvenli bir yere bırakıp tekrar koşmaya başladı ama sarhoş adam ona yetişmişti bile.

" Dur dedim sana velet" diye bağırdı adam. jungkook koştukça vüvunda ki taze yaralar acıyordu ama o bunu umursamadı kaoşmaya devam etti.
Ağladıği için etrafı bulanık görüyordu o
yüzden bir taşa takılıp düştü. Elleri yere sürtündüğü için kanamaya başladı.
Aynı şekilde dizleri de pantolonun
diz yerleri yırtılmıştı.

"Yakaladın seni küçük velet"

Jungkook tekrar kalkmak istese de adam
buna engel oldu
"Bırak beni lütfen" dedi jungkook çaresiz
bir şekilde hıçkırıklarının arasından.
İşte bu yüzden insanların olmadığı yer
güvenliydi onun için.

"Bırakmak mı? Seni mi? böyle bir fiziği bulmuşken bırakmak yazık olur biraz kullanalım"
"Lütfen bırak" dedi artık vücudu korkudan titriyordu. Adam jungkook'a
doğru eğildi elini göğsüne götürüp okşadı. Jungkook adamın altında
kanadı kırılmış kuş gibi çırpınıyordu
ama hıç bir işe yaramamıştı. Jungkook geri çekilmek istedi ama olmadı adam onu bırakmamıştı. Kendisine dokunan
adamın kollarını itti ama oda olmamıştı.
Ne yapsa olmıyordu. Çok küçüktü adam ise çok büyüktü. Jungkook çığlık attı
ama kimse duymadı. Adam jungkook'un
kulağına doğru eğilip "kimse seni duymaz" diye keyifle söylendi.

"Lütfen bırak" dedi adam kafasını iki yana salladı. Bu sefer elini jungkook'un
kazağının içine soktu jungkook ne kadar
kurtulmaya çalışsa da olmuyordu adam ondan çok güçlüydü. Jungkook tekrar bağırdı . Artık hıçkırıkları cığlıklarına karışmıştı. Yorulduğuni hissediyordu
hiç gücü kalmamıştı, bayılmak üzereydi
ama gücünü zorda olsa tpolayıp adamın bacak atsına tekme vurdu. Adam acıyla karışık küfür edpi üzerinden kalktı
Jungkook hemen yerden kalkıp koşmaya başladı.

"Seni öldürücem küçük velet" dedi adam yeden kalkıp koşmaya başladı. Jungkook ara sokağa girmek yerine ana caddeye  koşupyola atladı ama yıldan geçen arabayı çok geç fark etmişti. Tam ona çarpıcaktı ama araba son saniye durdu.
Siyah bir arabaydıve jungkook'un bacağına bir santim kala durmuştu.
Siyah arabanın arka tarafından çıkan
esmer adam jungkook'un yanına doğru geldi.

"Arabanın önüne atlamakta ne aklını mı
kaçırdın sen?" Jungkook karşıda ki adamaın boy uzunluğu nedeniyle başını
kaldırmak zorunda kaldı.

"Özür dilerim görmedim" dedi. Esmer
adam karşısında hem ağlıyan hem titreyen çocuğa baktı.

"Niye ağlıyorsun sen"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~


Bölüm sonu

Merhabalar bu benim ilk hikayem
destek olursanız sevinirim  bu arada
hikayeyi daha öncede görmüş olabilirsiniz çünkü hikayeyi başka bir hesaptan yazmıştım ama hesabımı değiştirdiğim için sildim 
aslında bir nedeni de beyenmediğim içindi ama şimdi  silmemek kaydıyla yazıyorum  yazım hatalarım varsa özür dilerim ☺️☺️










baby of the mafiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin