-

487 18 13
                                    


Herkesin beklediği haber sonunda gelmişti Yalı'ya. Seyran'ın bulunduğu haberi... Seyran'ın nasıl bulunduğuna dair, nasıl olduğuna dair hiç kimse hiçbir şey söylemiyordu ama Seyran bulunmuştu.

Şükürler olsun sana Allahım, diye düşündü içinden Suna, teşekkür ederim beni kardeşimden ayırmadığın için. Bundan sonra her şey çok daha güzel olacak. Seyran'ı bundan sonra kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim ne annemle babamın ne Ferit'in ne de kendimin. Hiç kimsenin.

Alelacele hazırlanıp çıkmışlardı. Yol boyunca dua etmişti Suna. Yol boyunca şükür sözcükleri içindeydi. Her şey iyi olacaktı bundan sonra. Neden olmasındı ki? Kardeşi bulunmuştu, belli ki sağ salimdi. Her şeyin iyi olmaması için hiçbir sebep yoktu. Peki ama içinde dönüp duran bu kuşkunun sebebi neydi? Bu korkunun? Kalbinin yerinden çıkacakmışçasına atmasının sebebi neydi? Buna bir anlam veremiyordu. Sonra bütün bu yaşananlara bağladı içinde bulunduğu hisleri. Son iki gündür, hatta çok uzun zamandır yaşadığı her şeye. Babasının vurulması, iyileşmesi, Orhan Bey'in hapse girip çıkması, Pelin'in bebeğini kaybetmesi, falcının ona yaşattığı, düşündürttüğü bütün o korkunç şeyler, gördüğü sanrılar, geçirdiği krizler, eve bırakılan o koç başı, Seyran'ın kaçırılması, evliliğinin nerdeyse bitecek olması... Bir an, hayatına öyle bir an gelmişti ki her şeyin tepe taklak olmasına ramak kalmış o kısacık bir anda her şeyini kaybedeyazmıştı Suna, her şeyini. Gururunu, onurunu, onu seven ve sevdiği herkesi... Ailesini, kardeşini, kocasını... Herkesi ve her şeyi... Ama gözü açılmıştı artık Suna'nın. Hiç kimsenin bir daha Seyran'la arasına girmesine izin vermeyecekti. Aynı şekilde evliliğinin bitmesine de izin vermeyecekti. Bu yüzden içindeki bu çarpıntıları, bu korkuyu bunca zamandır yaşadıklarına bağladı ve her şeyin daha iyi olacağına dair dualarıyla arabanın hastaneye varışını beklemeye devam etti.

Duaları Seyran'a dairdi zira şu anda umurunda olan tek şey kardeşini sağ salim görmekti. Ama içinin bir yerlerinde bir ses, küçük bir kız çocuğunu andıran bir ses, küçük bir kız çocuğunun hevesine sahip olan bir ses Kaya'yı da görmek istediğini söylüyordu fakat Suna kendini öylesine büyük bir suçluluk hissinin pençesinde bulmuştu ki Kaya hakkında düşünmeye, Kaya hakkında endişelenmeye dahî hakkının olmadığını hissediyordu. Düşünmesi gereken tek kişi sanki kardeşi gibiydi onun için. Sanki başka bir şey hakkında ki bu başka bir şey kocasıydı, düşünmesi, korkması, endişelenmesi onu daha da kötü bir insan yapacakmış gibi hissediyordu. Oysa ne demişti Kaya? Sen düşündüğün kadar kötü biri olsan böylesine endişelenir miydin? Yine Suna'ya güvenen tek kişi Kaya olmuştu.

Ben bile kendimden nefret ediyorken, ben bile kendime dair tahammüle sahip değilken yine elimden tutup ayağa kaldıran Kaya olmuştu beni. Yine sahip çıkan Kaya olmuştu bana. Ve ben o kadar kör olmuştum ki yedi el yabancının sözüyle hayatımda yanımda olmuş olan tek kişiyi kaybedecektim!

Bu düşünceler dönüp duruyordu beyninde, elinde olmaksızın. Durduramıyordu bu boğazına kadar battığı suçluluğu ve pişmanlığı. Odağını yine Seyran'a çevirmeye çalıştı ama başaramadı. Aklındaki tek şey Kaya olmuştu bir anda. Bir anda mıydı peki gerçekten? Gitti gideli kalbi ikiye bölünmüş gibi değil miydi ve aklı ve bedeni? Bir tarafı Seyran'a bir tarafı Kaya'ya endişelenmiyor muydu? Kabul etmek istemese de içten içe korkmuyor muydu ona bir şey olacak diye. Seyran'ı kurtarmak için hiçbir şey düşünmeksizin, hiç geri adım atmaksızın gitmişti Kaya. Böyle şeylerden anlar mıydı ki o? Ya başına bir şey gelmiştiyse? Saçmalama Suna, dedi kendi kendine. Niye bir şey olmuş olsun? Zaten büyük ihtimalle bir kenarda beklemiştir Kaya.

Bütün bu endişeler ve korkular ve şükür duaları eşliğinde kendini hastanede buldu sonunda. Arabanın durmasını dahî beklemeksizin kapıyı açıp atladı ve hastane kapısının önünde bekleyen Orhan Bey'in yanına koştu. "Nasıl?" diye sordu, "İyi mi Seyran?" İyi diye cevap verdi. Ama sesinde tuhaf bir çekingenlik vardı. Yoksa değil miydi? Yoksa kötü bir şey mi olmuştu Seyran'a? "Orhan Bey?" diye tekrarladı Suna. "İyi, gerçekten, korkma, doktorlar başında şu and..."

sonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin