🩷²⁶

1.3K 66 17
                                    






delirdim, çünkü benim değildin ve bir başkasının olamazdın.





beyza'dan.

baş ağrım gittikçe şiddetlenirken kendimi yatağa attım, sabaha karşı yurda dönmüştüm ve karşılaştığım görüntü elbette ki beklediğim türdendi.

yaren yerinde sanki olabilecekmiş gibi küçüldükçe küçülerek yerde cenin pozisyonunda uyuyakalmıştı.

bakışlarım tenine kaydı istemsizçe, çizik doluydu, derin kestiği yer sargı beziyle sarılmıştı -ki sargı bezinde de kan lekesi vardı- duşta kollarını tahriş ettiğinden bahsetmesinin kanıtı olarak da yer yer kızarmıştı bedeni.

dudağımın kenarı kıvrıldı.

uyurken bile acı çekiyormuş gibi görünüyordu, gözle görülür bir gerçekti. onun minik bedeni bu kadar acıyı kaldıramazdı. uzun sürmeyecekti, tahmin edebiliyordum.

geçmiş ne kadar güzeldi değil mi? bizim sürekli kaçıp durduğumuz geçmiş. aslında hikaye tam da burada başlıyor. benim kendi geçmişimi unutmamla..

ne yaptığımın farkında değildim, ablamı, kurguladığı şeyleri, planını, intikamını, her ne sik varsa hepsini unutmuştum. unutturan tek şey ise şu an önümde masum masum uyuyan kızdan başkası değildi.

ablamı sakin biri olarak gördünüz belki ama.. emin olun o bana hiçbir zaman sakin davranmadı.

yaren'e aşık olmam deli saçmasıydı, evet tam olarak benim gibi bir delinin saçmasıydı.

hayatım boyunca hep yanlış kararlar veren biri oldum, yanlışımdan zevk aldım kimi zaman, kimi zamansa bir şey hissetmedim, bazen eğlendim ama hiçbir zaman pişman olmadım, yani olmamıştım.

ablam.

benim bu hayatta sahip olduğum tek yakınım.

ailemden geriye kalan tek kişi.

onun benim iyiliğimi düşündüğünü sanardım hep, oysaki tek isteği ailemizin intikamını almakmış.

beni öyle güzel manipüle edip inandırdı ki kendine, kendimi onunla beraber bir intikam planı içerisinde bulmam geç olmadı. aşk mı? unuttum. nasıl aşk sayesinde intikamımı unuttuysam, intikamım sayesinde aşkımı da unuttum. onu üzen her şeyi ortadan kaldırmak isterken, kendimi bi anda onu mutlu edecek her şeyi yok ederken buldum. pişman mıyım? hayır, yine olsa yine yapardım ve yine gram pişmanlık duymazdım.

ben buydum işte, arsız, gamsız, ne istediğini bilmeyen, tonlarca kişilik bozukluğu ve tehşisli ruhsal hastalıkları olan uyuşurucu bağımlısı bir kızdım, belki de fahişe?

ikimizi de ölüme sürüklediğim bu yoldan geri dönmeyecektim. belki onunla birlikte kendimi de yakacaktım ama değecekti. belki vicdanım bu şekilde biraz olsun dinerdi.

yaren'in yerinden kıpırdanmasıyla ona döndüm, gözleri hafif aralanmıştı, uyku sersemi olduğundan nerde olduğunu unutmuş gibiydi. esneyerek etrafına bakarken benimle göz göze geldi.

gülümsedim, gözlerinin içine bakarken. bu masum bir gülümseme değildi ve bunun o da farkındaydı.

onun da bana gülümsemesiyle gülüşünde takılı kaldım, öyle boş ve anlamsız gülüyordu ki, gözleri acıyla harmanlanmış bir boşlukla bakıyordu, yüzündeki ifadeyi tek kelimeyle anlatacak olsam bu "boşluk" olurdu.

kendi yarattığım enkaza bakıyordum, birbirimize bakıyor ve boş boş gülümsüyorduk sanki başımıza geleceklerden haberdar gibi.

"bugün nasılsın?" diye bir soru yönelttim ona karşı.

düşünürmüş gibi yaparak cevapladı. "her zamankinden biraz daha kötü, sen?"

"her zamankinden biraz daha iyi." demiştim ve gülümsemiştim, karşılığında o da bana gülümsemişti tekrar.

ben günden güne iyi oluyordum, kaybedecek hiçbir şeyim yoktu, korkularım yoktu, ölmeye hazır bir genç kızdım, delirmeye yaklaştığımın bilinciyle her geçen gün iyi oluyordum. nedenini bilmesem de bunu bilmek bana iyi geliyordu.

o ise korkaktı, aciz ve acınasıydı. belki onun da kaybetmekten korktuğu hiçbir şey yoktu fakat gözlerinin derinliklerindeki yaşama arzusu kırıntılarını görebiliyordum.

gözlerini gözlerimden ilk çeken o oldu. yorgun ve uykusuz duruyordu, yavaş hareketlerle duraksayarak da olsa kalktı ve yatağına geçti.

duraksamasının sebebi canının acımasıydı.

aklıma gelen şeyle ağır hareketlerle ayağa kalktım ve dolabıma doğru ilerledim, o ifadesizce beni izlerken ben bir saniye bile düşünmeden elbiselerimin altlarında bulunan hapları çıkardım, yanında şu şişesiyle birlikte onun yatağına doğru adımladım.

ne yapacağımı anlamış gibi doğruldu ve kendini yatak başlığına yaslayarak kenara doğru kaydı, bana yer açtı.

yanına oturdum ve elimdeki haplardan iki tane alarak gerisini yatağa koydum. haplardan bir tanesini baş ve işaret parmağımın arasında tutarak ona doğru yaklaştırdım, komutu alarak ağzını araladı.

hapı iki dudağının arasına yerleştirdikten sonra suyu uzattım ve yutmasını izledim. ardından aynı işlemi kendime de yaptım.

malzemeleri yatağın kenarına, yere bırakarak tekrar ona döndüm, gözleri uyku ile uyanıklık arasında savaş veriyor gibiydi. en sonunda dayanamadı ve başını omuzuma yasladı.

kısa süre sonra nefes alışları düzene girince uyuduğunu anladım.

neredeyse düşmekte olan pikeyi alarak üstümüze örttüm, tekrar uyuduğunun bilinciyle saçlarının arasına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum.

ardından fısıldadım.

"böyle olsun istemedim miniğim."

bölümün başındaki söz bir kitaptan alıntı.

şuna da değineyim

bir şeyler için uyarmaktan dilimde tüy bitti ama hâlâ anlamayanlar var, bunu yapmayanlar tabi ki üzerine alınmasın.

reklam konusunu konuştuğumu hatırlıyorum, yapanları engellemiştim fakat şimdi de +18 olan yerlerde yorumlardaki insanları rahatsız eden geri zekalılar çıktı.

hayır anlamıyorum neden böyle bir sahne olan yerde yorum yapanlara "dm geç, öğreteyim" gibi şeyler yazarak sapkınlık yaparsın ki.

bu tür yazılara cevap vermeyin güzelliklerim, ben direkt engelliyorum zaten.

yine çok konuştum, görüşürüz.

oda arkadaşı (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin