1."Beni gerçekten kurtara bilirmisin?"

66 7 61
                                    

Herkesin bir kalbi vardır öyle değilmi? Kırılınca onarılmasını bekleyen bir kalp. Bazen düşünyor insan küçücük çoçuğun kalbini neden bile isteye kırmak isteyesin ki? Şu ana kadar kalbimi çok insan kırdı. Kalbimi kırdıklarında düşünüyordum ki acaba hak ettiğim için mi kırdılar kalbimi. Bir keresinde bir teyzeye gidip para istemişdim ekmek almak için. Tabi o zamanlar insanların iyi biri olduklarını düşünüyordum. Teyze ise bana "Git be başımdan kokuyorsun bide gelmişim benden para istiyor." demişti o andan sonra bir daha kimseyle zorunda kalmadıkca konuşmuyordum. Babamın elinden kurtuldukdan sonra akılımda hep bu soru dönüp dolaşıyor "İnsanlarmı benden korkuyor ben mi insanlardan mı?" Bu soruya hala yanıt bulamadım eskiden yanıtı bulacağıma yürekden inanıyordum ama şimdi....

Aslı teyze "Pelin." diye seslendiğinde düşüncelerimden kurtulup gözlerimi ona çevirdim. O ise elindeki bulaşıkları gösteriyordu. "Yine mi ben ya bıktım artık." diye inlediğimde. "Ee kızım sıra sende ama." diye mırıldandı. Onu duymazlıkdan gelerek bulaşıklara döndüm ve kazağımın kollarını sıvazlayıp bulaşıkları yıkamaya başladım. Ve yeniden düşüncelerime daldım. Keşke dedim içimden bütün sorunlarım, geceleri beni uyutmayan kabuslarımda suyla akıp gitseydi.

Ama her zaman bunu kendime hatırlattım beni anne yada baba  büyütmedi. Beni, acılarım büyütdü.

Hayır bu bir teşekkür değil
çaresizlikdi. İnsan çaresiz kalınca her şeyi yapıyor tıpkı benim gibi. Eger o gün annem intihar etmeseydi kaçacaktık o evden. Bulaşıkları yıkayıp bitirdiğimde ellerimi beze sildim ve ellerime baktım kıp-kırmızı olmuş üstü kurumuşdu aslında arada Aslı teyze krem veriyor ama o vermedikce benim aklıma bile gelmiyordu. Buraya ilk geldiğimden beri böyle beni hep düşünür, dinler, ilgilenir. Bir insan nasıl hem anne abla aile sevgisi verebilir ki aklım almıyor. Belkide hiç sevgi görmediğim için bana garip geliyordur?

Demir kapı açıldı ve gardiyan amca "Pelin." diye seslendiğinde ona doğru yürümeye başladım. "Biri seninle görüşmek istiyor." şaşlınlıkla ona baktığımda "Ne?" diye bildim sadece. Kapıdan çıktığımda "Kim gelmiş? Normalde kimse gelmez ki." diye fısıldadım. "Oraya gidince görürsün." diye mırıldandı. Kim gelmiş ola bilirdiki? Bu hayatda Aslı teyzeden başka tanıdığım hiç kimsem yoktu. Gardiyan amca kapıyı açdığında içeri doğru yürümeye başladım. "Hangi masa?" diye sordum.

"Önündeki." diye mırıldandı. Gözlerimi ondan ayırıp ön masadaki kadına baktım. Sim-siyah kombini ile çekici görünüyordu. 1.70 boylarında kumral saçlı bir kadındı makyajı baya abartıydı. Gülmemek için dudaklarımı bir-birine bastırıyordum. Sandalyeyi çekip önüne oturdum gözlerini dosyasından ayırıp bana baktığında "Merhaba." deyip elini uzattı "Ben Özlem Alkoç." diye mırıldandı. Ben ise bir eline bir de ona bakıyordum. Elini sıkmadığımı görünce elini indirdi ve yeniden dosyasını okumaya başladı.

"Siz kimsiniz? Neden benimle görüşmek istediniz? Onun adamlarımısınız?" diye fısıldadığımda sorularımın yanıtını beklemeye başladım.

"1 dakikada kaç tane soru sordun?" diye mırıldandı "Soruma soruyla yanıt vermeyin. Sorularıma cevab vermiyorsanız ben gidiyorum." dediğimde sandalyeden kalkmak için hamle yaptım ama kolumdan tuttu. "Ben senin avukatınım. Seni burdan kurtarmak için seninle görüşmek istedim." dedi. Şaşkınlıkla ona baktığımda "Benim avukatım yok ki. Yanlış anlaşılma olmuşdur." diye kısık bir sesle mırıldandım. "Sen Pelin Sönmez değilmisin?" diye sordu. "Evet de siz bunu nerden biliyorsunuz?" dedim. "Oturursan anlatacağım." dediğinde tedirginlikle ona baktım ve sandalyemi çekip oturdum.

"Elimdeki dosya senin dosyan yani hapishaneye neden girdiğin ailenin nerede olduğu her şey yazıyor." dedi. "Yani ben buraya seni burdan kurtarmak için geldim sana zarar vermeyeceğim bana güvene bilirsin." dediğinde gözlerinde ufacık bile olsun yalan yoktu. "Peki sizi kim gönderdi? Size güvenmem için tek bir neden söyleyin bana." dedim hırsla. "Beni kimin gönderdiği şu an açıklamasam daha iyi ayrıca nedenim yok zamanla zararsız biri olduğumu anlayacaksın." dedi ve sandalyesine daha da yaslandı. "Güvenmediğim biriyle neden konuşayım?" deyib gözlerinin içine baktım. "Çünkü seni burdan kurtaracağım patronum öyle emretdi." Gözlerinde ufacık bile olsun yalan yoktu. "Seni o adam mı gönderdi?" dediğimde sesim titriyordu. "O adam dediğin Vedat Sönmezmi?" dedi ve gözlerime odaklandı.

Onarılamayan Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin