ellidört

1K 104 25
                                    

─ yaseniya

"GÜL VE SİMGE AMERİKAYA MI KAÇTI??"

merve'ye şaşkın şaşkın bakarken tepkisiz bir şekilde başını salladı. "onları havalimanına ben götürdüm." dedi motorunu kapatırken. "baya uzun bir zamandır bu onların düşüncesiydi. gül en son ailesiyle kavga edince de kararlaştırmış oldular."

"ne zaman gittiler?"

"sen o mesajı attığın gün. ortadan kayboldun demiştin ya, onları bırakmaya gitmiştim."

artık kendi aptallıklarımın bittiğini düşünürken bir tane daha ekleniyordu listeye. gözlerim ondan yere bakarken başımı salladım.

cidden düşününce gül benim ilk arkadaşımdı. bana amaçsızca iyi davranan ilk arkadaşımdı. aslında onla da ilkte pek yakın değildik veya pek konuşmuyorduk çünkü ilklerde merve'yi görmezden geldiğimi düşündüğü için bana sinirliydi ancak anlaşmamız uzun sürmemişti.

merve beni koşulsuz seven ilk kişiydi, hiç arkadaş olmamıştı benim için. gül ise ilk defa rahatça konuşabildiğim ve sinirli biri oluşumu yargılamayan ilk arkadaşımdı. geçmişe baktıkça şuanla gurur duymam gerektiğini hissediyordum. az bir süredir tanıdığım için ne diyeceğimi bilememiştim.

otobüs okulun hemen yanında, önümüzde durduğunda elimi tuttu. duraksamışken ona baktım, bana gülümsüyordu. ona geri gülümseyip otobüsün dolmasını bekliyorduk. zaten oturacağımız yer belli olduğu için sıkışarak girmek istememiştik.

"özür dilerim." dedim başımı aşağıya indirirken. elini yanağıma götürüp sertçe çekerek yüzümü çevirdi. acıyla yanağımı tuttuğunda bana baktı. "neden özür diliyorsun?" dedi azarlar gibi. "bu zaten planlıydı, bende istemedim pek gitmelerini ama bu onların son çaresiydi. zaten biz sporbirliğine gitmeyecek miyiz?"

"sporbirliği... amerika'da."

"evet, öyle."

dediği şeyle gülümsedim. eğer sınavı kazanırsak amerika'ya gitme ihtimalimiz oldukça yüksekti. belki de tekrar onları görebilirdik. kendimce, eğer bir daha gül'ü görürsem ona teşekkür etmek isterdim. ilk arkadaşım olduğu için.

herkes bindiğinde biz de otobüse yaklaşarak binmiştik. "otuz altı ve otuz yedi." dedi merve telefonuna bakarken. hemen ilerimizde olan koltukları gördüğümde elinden tutarak koltuğumuza geçmiştik.

"number two tomboy, naber?"

bir kız sesinin duyulmasıyla hemen yanımızda koltuğa döndük. bu kişi okul müdürünün kızı, merve'den bile kaslı ve maskülen olan gökçe karamandı, yanında da gökçe'nin sevgilisi olan ırmak vardı.

"iyidir number one tomboy, senden?" merve gülerek cevapladığında bende gülümsemiştim. "iyi iyi." dedi gökçe. "tüm gayleri dizmişler bu sıraya sanki."

"yada belki sen bilerek yanımızı seçtin?" dedi merve dalga geçerce.

"aynen kardeş sana platoniğim."

"çok sevenim vardır bilirim."

"sevenlerinle iyi eğlenceler.." diye mırıldandım trip atarcasına. bir anda bana dönüp elini bacağıma götürerek sıktığında elimi elinin üstüne koydum.

"aile var ulan." dedi gökçe bizi net bir şekilde görmeye çalışarak. merve iç çekip onlara döndü, hala eli bacağımın üstünde duruyordu. "gökçe valla üşenmem gece gelir odanızı basarım." dedi merve. "orada uyumadığınız üzerine iddiaya girebilirim."

"uyumuyoruz tabiki, buyur gel." dedi gökçe, demesinin ardından ırmak onun omzuna bir tane geçirmişti. "üçlü olsun güçlü olsun diyorsun yani?" merve'nin dediği şeyle iç çekerken gökçe omzunu ovmakla meşguldü.

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin