HİKAYEYİ OKUYAN ARKADAŞLARA ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER. SONUNA KADAR OKUYAN VARSA GÖRÜŞLERİNİ BİLDİRİRLERSE SEVİNİRİM. SIKICI VE AĞIR MI İLERLİYOR YOKSA NORMAL Mİ DİYE GÖRÜŞ BELİRTEBİLİRSİNİZ TEŞEKKÜRLER.
18 yaşımın ortalarında yaşıtlarımdan daha olgun olmayı başarabilen bir gençtim. Ailemle sıradan evimizde sıradan bir hayat sürüyorduk. Yaşıtlarım okuldan sonra sinemaya gider, kız arkadaşları ile gezip dolaşırlarken, ben genelde evimizin arka tarafındaki gölde gün batımını izliyor olurdum. Onların yaptığı gibi kız arkadaş yapıp gezmek benim ilgimi çekmiyordu. Klişe olan şeylere ilgi duymuyordum. Bu dünyada her zaman farklı şeylere ilgi duymuşumdur farklı insanlar, farklı yerler, farklı bir dünya hayali ve ve farklı olan her şey. Sevmek ve sevilmek güzel şeydi ama aşkın bu kadar değersizleştirilmesinin doğru olmadığını düşünüyordum. Bu yüzden şu ana kadar kız arkadaşım olmamıştı. Günlerden Cuma'ydı her zaman olduğu gibi okuldan eve gelip evimizin arkasındaki gölün kenarına oturmuştum. Farklı bir yerdi burası insana farklı hissettiriyordu suyun altında farklı bir dünya vardı sanki. Gölün berraklığı insana huzur veriyordu, bir süre orada kalıp suyu izlerken düşlerime daldım. Yıllar sonra yetişkinim göz alıcı siyahlıkta bir arabada uzun yolda seyahat ediyorum. Yan koltukta sevdiğim kadın, arka koltukta kız çocuğumuz gökyüzünde uçan kuşların rengini soruyor bana. Başımı sağa çeviriyorum sevdiğim kadın bana gülümsüyor. Her kişinin sahip olmayı isteyeceği mutlulukta bir aile saadeti ile yol boyu gidiyoruz. Kızıma tam kuşları saymayı bitirdi mi diye soracakken içeriden gelen annemin sesi gözümün önündeki hayal perdesinin bir sis bulutu gibi dağılmasına sebep oldu. Güneş çoktan batmıştı. -Steven akşam yemeği hazır. -Geliyorum diye karşılık verdim ve gölün kıyısından kalkıp içeriye girdim. Annem ile babam masanın iki ucuna karşılıklı oturmuşlardı bende yandaki sandalyeye oturdum. Yemeğe başladıktan bir süre sonra babam; bu sıralar gölün derinliklerine fazla dalıyorsun aklına takılan bir sorun mu var ? diye sordu. -Bir sorun yok her zamanki halim orada vakit geçirmeyi seviyorum diye cevapladım. -Sorun yoksa bizim için de yok diye karşılık verdi babam. Kızlarla anlaşabilmeye başladın mı ? diyerek atıldı annem. -Sayılmaz dedim. -Bak Steven kızlar ilk adımı erkeklerden bekler diyerek devam etti. -Benim adım atmayı düşündüğüm yok anne, atacağım tek adım kendi yolumda yürümek için olur diyerek yanıt verdim. -Anlaşılan karşı cinsle ilgilenmeyip bizimle yaşlanmaya kararlısın dedi annem. Babam gülümseyerek, -takma kafana Steven her insanın karşısına bir gün mutlu olabileceği biri çıkar diyerek dahil oldu. -Hayat neleri getirir bilemeyiz dedim. -Doğru bilemeyiz, biz hayatta suyun üstünde giden bir gemiyiz. Dibe mi batacağız, suyun üstünde mi kalacağız yoksa önümüze bir enkaz mı çıkacak bilemeyiz gemiyi kontrol etmek bizim elimizde değil ama unutma ki her şey olacağına varır Steven dedi babam. Babam her zaman ne diyeceğini bilen düşünceli bir adamdı. Akşam yemeği sona erdi ve üst kattaki odama çıktım. Kulaklığımı taktım yatağa girdim ve biraz müzik dinleyip uykuya daldım. Ertesi gün büyükannem ile büyükbabam bize geldiler. Ailece güzel bir gün geçirdik büyük annemin yabanmersinli turtası her zamanki gibi lezizdi. Babam ve büyük babam ile birlikte evimizin arkasındaki gölde balık tutmaya dair ipuçları öğrendim. Balık tutmaya karşı pek ilgim olduğu söylenemezdi ama bu bilgiler belki bir gün işime yarayabilirdi. Günün sonunda akşam yemeğine geçtik yemekte ızgara et vardı. Büyük babam kelimenin tam anlamıyla bir mangal ustasıydı ve yine ustalığını konuşturmuştu. Büyük babam yemekte; -Nasıl gidiyor Steven okulla aran nasıl ? diye sordu. -Ben senin yaşındayken okulun tüm havalı kızları ile flört ediyordum dedi büyük babam gülerek. Büyük annem; ta ki benimle tanışana kadardı diyerek atıldı gülümseyerek. - Evet büyük annen karşıma çıktıktan sonra diğerlerinin anlamsız olduğunu anladım Steven diyerek karşılık verdi büyükbabam. Büyükbabam ile büyükannem üniversite yıllarında sınıflar arası voleybol maçında tanışmış. İlk başta büyükannem büyükbabama hatalı oynadığı için bir hayli sinir olmuş ama daha sonra tanıştıklarında birbirlerine ait olduklarını anlamışlar. Yemekten sonra büyükbabam ile büyükannem tanıştıklarından sonra ilişkilerinin nasıl yol aldığını iki tarafında nasıl fedakarlıklar yaptığını detaylı şekilde anlattılar ve gecenin sonunda evlerine gittiler. Onlar gördüğüm en uyumlu çiftti. Annem ile babama iyi geceler dedikten sonra odama çıktım ve biraz kitap okuyup uyudum. Ertesi sabah uyandım klasik bir Pazartesi sabahıydı. Okula gitmek üzere hazırlanıp otobüsü beklemek için yolun başındaki durağa çıktım. Bir süre sonra okula vardım. Okula girerken Tarih öğretmenim ile karşılaştım. Günaydın öğretmenim diyerek selam verdim, -Günaydın Steven seni görmek güzel diyerek karşılık verdi. -Sizi de öyle öğretmenim derste görüşürüz diyerek 4. kattaki sınıfa çıktım. Sınıftan içeriye girdiğim anda gözüme birisi takıldı, yeni birisi. Saniyeler sonra göz göze geldiğimizi fark ettim. İlk kez görüyordum sınıfa yeni gelmiş olmalıydı. İlerleyip orta sıranın en ön kısmındaki yerime oturdum. Yeni gelen kız sol tarafımdaki cam kenarı sıranın en önünde oturuyordu. Kahverengi hafif dalgalı saçlı, kahverengi gözlü beyaz tenli ve ağır başlı görünümlü bir kızdı. Boynundaki kar tanesi şekilli kolye teni ile muazzam bir uyum içinde parlıyordu. Alışageldiğimiz kendini beğenmiş kızlardan farklı bir duruşu ve yapısı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görünmeyen Pencere
RomanceHer insanın içinde görünmeyen bir pencere vardır.. Önemli olan bu pencereden baktığında neler gördüğündür..