(2) Soğuk Nefes

3 0 0
                                    

Sabah uyandığımda hava aydınlanmıştı perdenin arasından güneş sızıyordu. Hemen bana hizmet etmeleri için verilen dicle hatun yanınma bir tas suyla geldi
"Günaydın sultanım"
Yüzüme su tutmasına izin verdim. Ardından yüzümü kurulayıp ayağa kalktım odaya göz attığımda sinayı göremedim
"Sina nerede"
"Sabah erkenden bahçeye indiler sultanım" kaşımı şaşkın bir şekilde kaldırdım ardından derin bir iç çektim
"Tamam çekilebilirsin"
Dicle eğilip odadan çıktı. Ardından bende kendime elbise seçmeye yöneldim bordo renk, hafif altın işlemeli bir elbise giyip zümrütlü bir taç taktım. Odadan çıktığımda elçinle karşılaştım
"Bende sana bakmaya geliyordum abla"
"Gel kahvaltıya inelim"
Merdivenden indiğimizde elçin nefes nefese kalmıştı
"Bu merdiven beni biraz zorlamaya başladı"
"Sonunda memnun kalmadığın bişey"
Gözünü devirdi kurban olduğum.
O sırada yanımıza iki prens yaklaştı
Kızıl saçlı olan olabildiğince çapkın bir gülüşle önümüzde eğildi elçine baktığımda şaşırmanıştım. Kadınsı gülüşüyle prensin uzattığı eline elini verdi ve prens kibar bir şekilde elini öptü. Bana uzattığında kibarca eğilerek reddettim. Ardından yanındaki prens eğildi
"Ben nikolay"
"Bende umay"
Ardından yandaki prens tok bir sesle
"Bana isminizi lütfedebilir misiniz lütfen"
"Elbette prens. Ben elçin"
"Sizinle tanışmak büyük bir şeref... bende danel"
"Memnun oldum prens danel"
"Gel elçin biz masaya geçelim" dedim imalı bir şekilde. Elçinin haber vermesini beklemeden kolundan çekiştirdim ve sina nın olduğu masaya oturttum bende yanına oturdum
"Merhaba tekrardan sina"
Hiç samimi olmayan bir sesle "merhaba umay"
"Bahçede olduğunuzu sanıyordum"
"Acıkmıştım geri döndüm"
"Anladım. Elçin, bu prenses sina tanışın lütfen"
Elçin gülümseyip mırıldandı
"Merhaba prenses sina"
"Merhaba elçin sultan"
O sırada prens nikolay ve danel yanımıza geldiler yanlarındada demia vardı. Tahminimce demia danel'in kardeşiydi
Nikolay tok bir sesle konuştu
"Oturabilir miyiz"
Gülümseyip mırıldandım
"Elbette prens nikolay"
Yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu danel de elçin'in karşısına oturdu. Onun hemen yanına da prenses oturdu
"Sanırım prens danel ile kardeşsiniz çok benziyorsunuz"
"Evet öyleyiz" dedi gülerek demia.
Herkes birbiriyle tanışmıştı kahvaltımızı yaparken bir yandan da sohbet ediyorduk fakat nikolay sorulan soruları geçiştiriyordu hiç konuşmuyordu. Demia bardağı almaya çalışırken yanlışıkla düşürdü ve bardağı kırdı. Sanki çok değişik bişey varmış gibi herkes demiaya bakmaya başladı. Demianın Bardaktan çıkan sesle korkuyla dudaklarından inilti çıktı ve danel in kardeşine bağırıp kolunu tutması bir oldu
"Ne saçmalıklar yapıyorsun sen demia düzgün mü dursan biraz"
Sakinlikle mırıldandım
"Sakin ol demia bişey olmadı"
Kız hıçkırarak ağlamaya başlamıştı danel inatla kızın bileğini bırakmıyordu
Sakince danel i uyardım
"Elini bırak danel"
Danel bırakmadı
"ELİNİ BIRAK DANEL"
Diye bağırmak zorunda kalmıştım
Öfkeyle elini bıraktı danel. Ardından demia kapıya koştu fakat yemekhanenin ortasında eteğine takılıp düşüverdi. Kalkmaya yeltendim fakat benden önce yan masadaki bir prens kalkıp demianın kolundan tutup kaldırdı
"İyi misiniz"
Demia hızla kolunu çekip dışarı koştu. Bende arkasından kalkıp demianın peşine koştum
Bahçeye çıktığımda demia elini boğazına götürdü sanki nefes alamıyor gibiydi
Yanına gidip yavaşça omzuna dokundum
"Sakin ol geçti... derin derin nefes al... ver..."
Dediğimi yaptı birkaç dakika tekrarladı ve biraz kendine geldi ve yere oturdu
Bileğini ovuyordu kzıcağızın bileğinde danel yüzünden morluk olmuştu
"Çok mu acıyor"
"Biraz ama geçer"
Onaylamaz şekilde cıkladım
"Biz beyaz tenliler için geçmez. Bende en ufak bir yere çarptığımda mosmor olurum"
Elimi küçük cebimde gezdirdim o sırada demia bana merakla bakıyordu. Cebimden küçük bir kutu çıkardım kapağını açıp içindeki kremi demianın bileğine sürdüm
"Bu merhemi kendim yaparım. Morluğa iyi gelir ve biraz acıyı dindirir"
"Teşekkürler"
"Panik atağın mı var demia"
Yüzü düştü demia nın
"Maalesef evet"
"Aklında olsun boş bir ortama gidip dediğimi yaparsan iyi gelir"
"Gerçekten saol sen iyi bir insansın"
Kaşımı yargılayıcı bir şekilde kaldırdım
"Birine bu kadar çabuk güvenmemeni öneririm"
Kıkırdadı prenses
"Sana güvenmemelimiyim"
"Kimseye bu kadar çabuk güvenmemelisin"
Bir süre karşımızdaki ağaçlara ve kuş cıvıltılarına odaklandık
"Bu merhemi nasıl yapıyorsun şimdiden acısı azaldı ve morluk hafif indi"
"Sarayda zaman geçmeyince insan yapıcak bir şeyler arıyor. Bende morluklarım için birkaç kitap yardımıyla müthiş bir tarif buldum"
"Neyle yapılıyor bu bende yapabilrim"
Onaylamaz anlamda cıkladım
"Özel tarifimi veremem güzelim"
"Lütfenn"
"Hmm... belki sana birkaç kutu yapıp verebilirim"
"O zaman yarın bekliyorum"
"Tabiki"
Prenses kalktı ve kapıya yöneldi
"Artık gidip dinlensem iyi olacak"
"Bende gelebilirim istersen"
"Yalnız kalsam daha iyi"
"Sen bilirsin"
Prenses gidince biraz daha oturdum o sırada ensemde soğuk bir nefes hissettim...

Asklarımm nabersiniz sonunda ikinci bölüm geldi fakat 2 gün geç geldi özür dilerim çok yoğundum aklımdan çıkmış.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir ♥️♥️
Sizce Umay'ın ensesindeki soğuk nefesin sahibi kim çıkacak ? Cuma gününü heyecanla bekliyorum sizi çok seviyorumm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SoylularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin