Derse yine geç kalmamak için kabrinden çıkıp sınıfa doğru yol aldım. Acaba okuldan nasıl kurtulurum. Sabretsem iki yıl lise var sonra üniversite sabredemem ki. Buraya bi tek annemi üzmemek için geliyorum hep okumamı isterdi. Aslında zengin bi aileyiz. Şimdiki paramız bana ve çocuklarıma yeter artık ne yapalım torunlarımda kendi bulsun çaresini.
Annem babam öldükten sonra şirketi bırakmadı başarısını katlayıp ilerletti. Dedem zaten resmen para sıçıyor. Bizide koruyup kolluyor. Seviyorumdum dedemi. iyi adamdı. Ben bunları düşünürken mal mal kolidorda yürüyordum. Off oda ne? neye çarptım ben nerden çıktı bu şimdi. Hep niye ben.Aman Allahım meteora çarptım. Ben bunu niye daha önce görmedim ki. Güneş kızı kendine gel ben bu okuldanda öğrencilerinden de nefret ediyorum. Buda onlar gibi.
-" Kızım önüne baksana her şey yere düştü. Kim toplıcak bunları ilk günden bide derse geç kalalım ." Ben bu arada çocuğun yüzüne mal mal bakıyordu. Oda bana bakmaya başladı da sanki bu bakış benim bakışlarımdan ayrı bir cevap bekliyor gibiydi. Şimdi silkelen ve kendine gel.
-" Ben zaten önüme bakıyordum çarpan kişi sensin."
Bana alay eder gibi baktı ve " Ay şuna bak hep suzçlu hem güçlü. Allahım nelerle uğraştırıyon beni yaa. Neyse bakmada yardım et bari."
Ona karşımda uzaylı duruyomuş gibi bakıp hızla yanından uzaklaştım.rakamdan söylenmeye başlasada takmadım. Olamaz sınıfın önüne gelmişim biraz daha oyalanamaz mıydım ki. Arkaya doğru ilerleyip sırama oturdum saate baktığımda dersin başlamasına iki öğretmenin gelmesine yedi dakika vardı. Hep böyle olurdu beş dakika geç gelirlerdi keşke hiç gelmeseler diye düşünürken öğretmen içeri girdi öğretmenden anladığım kadarıyla ders coğrafyaydı. Yani uyuma dersi benim için tüm dersler uyuma dersiydi zaten ama coğrafya dersinde sınıftaki çoğu kişi bana katılırdı. Ben fırsatı degerlendirmek için hemen kulaklıklarımı takıp kafamı gömecekken kapı açıldı ve müdür içeri girdi hemen kulaklıklarımı çıkarıp cantama tıktım. Yine ne diyecekti ki off çıldırtıyor bu adam beni.
-"Hocam kusura bakmayın yeni bi öğrencimiz geldi artık bursa okuyacak gel evladım."
Yok artık bu nasıl şans çarpıştığım çocuk karşımdaydı günahım neydi benim ben şimdi nerelere gidem oy oyy. Ben ne yapıyom len. Kızım kendine gel. Sonra müdür sınıftan çıktı. Öğretmenin adını sormasıyla adının Güney olduğunu öğrendim.
-"Güney oğlum geç Güneşin yanına otur." demesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yaklaşıyordu. Ve yayvan bi şekilde oturdu. Salak salak yüzüme bakıp gülümsedi tepki vermeden kulaklıklarımı taktım ve başımı sıraya gömdüm. Fazlami soğuk davranıyordum ama ben buydum değişemezdim ya. Biri beni mi dürtüyor kafamı kaldırdım. Güney biseyler yazdığı kağıdı bana uzattı."Hep böyle misin" yazıyordu.Allahım bu nasıl bi yazı benimkinden güzel. Neyse konumuna dönelim ne yazacaktım ki. Saçmalamasam bari. "Okulda evet" Yanlış anlar mıydı ki off neyse.
"Has anladım bu gitar randevu ayarlamaya çalışmak mı? Haklısın ben olsam bende benim gibi yakışıklı bi çocukla dışarı çıkmak isterdim."
Yuhh yanlış anlamıştı bile."Pis egoist" şu halimize bak ya kağıtla yazışıyoruz resmen. "Tamam kısma yaz o zaman okul çıkışı beraberiz." Hayır dışarı çıksak ne yapacaktır ki ben konuşkan biri değilim oda fazla egist kendini övüp durur ve çok sıkılırım. "Olmaz" En iyisini yaptın Güneş kızım yoksa sıkıntıdan patlardın onunla. "Seni daha yakından tanımak istiyorum hem sıkılırsan bir daha hiç konuşmayız hadi yaa" kağıdı verirken ki bakışı cevabından dolayı pişman olmamı sağlamıştı. Sen öyle bakma yaz ölüyom ben. Okudum ve biraz mutlu olmuştum ikinci şans kaçmaz. "Peki."
Sonra bana bakıp gülümsedi o kadar içten di ki eridim yaa.