" Tanıştığıma memnun oldum, beyler bayanlar. Ben bu yağmur iyice sağnağa dönmeden benim mekana döneyim, sağolun! " Draco gülümseyerek önünde duran kırmızı sarı üniformalı kız, ve robotlara el salladı. Şehre arkasını döndü, beline bağladığı yeşil, şişme ejderhasının rengi ile aynı renk olan hırkayı belinden çıkarıp üstüne giydi.
Normalde giymezdi, ama R-T Bey boşuna hava durumlarını sunmuyordu. Bugün yağmur olacağı da belliydi. Starr Park'ta her yerde iklim farklı olduğundan havalar da farklıydı, tabii, ve bu şehirde sağnak yağmur yılın bu zamanı için normal birşeydi.
Draco ellerini ceplerine attı. Değerli kaskı ıslandıkça üstü de kasktan akan damlalar yüzünden iyice ıslanıyordu. Gitarını ıslandıkça da sırtı ıslanıyordu. Dostum, bu adamın giyim tarzı ve yanında taşıdıkları kesinlikle yağmur için güvenli değildi.
Starr Park'ta uyku zamanı diye birşey yoktu. Herkes istediği gibi debeleniyor, vuruşup dövüşüyorlardı. Ama Draco mümkünse en az altı saat uyku almayı tercih ederdi. Gitarı iş olarak çalan, uyumayı hobi olarak yapan bir adamdı bu.
Saat bir gibi birşeydi, herhalde. Bu yağmurda telefona bakmak zahmetli olurdu. Ekran ıslanır, silmeye çalışınca da rastgele yanlışlıka birşeyler açılırdı. Az olan birşey değildi nasıl olsa.
Draco iç çekip yürümeye devam etti. Evi biraz fazla uzaktaydı, şimdi buradan düşününce. Koşmak daha iyi bir fikir olacaktı. Yağmurda koşmak da, az eğlenceli değildi, ha. Kendi kendine gülümsedi, ve adımlarının hızlarını arttırtmaya başladı.
Bacakları yorulana kadar hızını arttırmaya devam etti, sonunda kemikleri sızlamaya başlayınca kendi kendinr kıkırdayıp dizlerini tuttu. Ah, ah. Çocukça şeyler neden bu kadar eğlenceli olmak zorundaydı ki?
Olduğu yerde dinlenmek zordu. Köprünün ortasındaydı, etraf sisliydi, ama trabzanların nerede olduğunu biliyordu, trabzanlara doğru yürüdükçe bacaklarındaki ağrı artıyordu. Ama birazdan dinlenebilecekti. Parmakları trabzanların demirine değince derin bir nefes aldı, demiri kavradı ve tüm vücut ağırlığını demire verdi.
Aşağıya, sisten görünmeyen suya baktı. Sonra sağına, ve soluna. Solda birşey olmasını beklemezdi, ama birkaç metre ötede bir kız trabzanlarda oturuyordu. Garip. Kızlar bu parkta intihara çok meyilli olmazlardı. Nedensizce hepsi çok mutluydu.
Draco birkaç kere nefes alıp verdi, dizlerindeki ağrıyı bir yana bırakıp kızın yanına ilerledi.
Pembe, kesinlikle bir kilogram jöle olmadan yapılmış saçlı, kırmızı kurdelalı, bu kadar kötü bir yağmurda giyilmeyecek siyah, kısa kolsuz bluz, sarı etek giyen bir kızdı. Aksesuarları da yakıyordu, ha.
" İyi misin? " Draco kıza doğru seslendi. Kız kafasını çevirdi, Draco'ya baktı ve kafasını yeniden ileriye çevirdi. Kızın sesi çıkmıyordu. Gözleri yaşlıydı.
Draco bir kaç dakika kıza baktı. Yutkunup yerinden doğruldu. " Çok konuşmuyorsun, ha? "
Kız biraz gülümsedi, ve Draco'ya baktı. " Hayır, sadece biraz... Moralim bozuk. " Kız bir aksan ile mırıldandı.
" Hadi, aşağı in. Burada sırılsıklam olmuşsun. Daha da ıslanma. " Draco kızın omzunu bir gülümseme ile sıvazladı. Kız derin bir nefes alıp kendini arkaya doğru çekip, bacaklarını hareket ettirip trabzanlardan indi.
Draco kıza yeniden baktı. Vay anasını. Kız ondan çok, çok uzundu. Kendini fere gibi hissetmişti bu kızın yanında. Ama şu anlık bu düşünceleri bir yana atıp üstündeki hırkayı çıkardı, kıza uzattı.
" Hayır, sağol- "
" Hadi be kızım! Ne kaybedeceksin? Daha fazla ıslaklık dışında, tabii. " Draco kendi kendine güldü. Kız gözlerini elinin tersi ile silip hırkayı Draco'nun elinden aldı.
" Teşekkürler. "
" Sorun yok. "
Kız kollarını hırkanın kollarına soktu, iyice hırkayı üstüne oturttuktan sonra derin bir nefes aldı. Hırka üstüne düzgün oturmuyordu. Ama en azından artık gözlerinden yaş akmıyordu.
Yeşil hırka nerdeyse tamamen pembe ve sarı olan kızın üstünde garip duruyordu. Ama nedensizce... Kız mutluydu.
" Gidecek bir yerin var diye varsayıyorum, yani- "
" Var, ama... " Kız derin bir nefes aldı.
" Çok önemli değil. Herşey için teşekkürler. "
Draco kıza yeniden baktı. Bu kadar üzgün bir durumdaki kızı yanlız bırakması biraz riskliydi. Ama kızın evine gelmesini teklif etmek de onu ucube gibi gösterecekti. Ama bu parkta insanların bu kadar üzülmesi cidden nadir birşeydi!
Draco sis yüzünden görünmeyen, sağına baktı. Birşey yoktu. Sadece düşünüyordu.
" Ama ne? "
Kız iç çekti.
" Gitmek... İstemiyorum. Denebilir. "
Draco kıza baktı. Evet. Şimdi onu çağırabilirdi, ama... Bu garip olurdu.
" Yenisin, galiba... " Kız Draco'ya kafası karışık bir bakış attı.
Draco onaylayarak kafa salladı.
" Bende yeni sayılırım, ama... Demek ki sen daha yenisin. Etrafı gezdin, değil mi? "
Draco yeniden onaylamak için kafa salladı. Kız gülümsedi.
" Peki... Senin kaldığın yerleri gezmem sorun olur mu? "
Draco alışkanlık olarak nererdeyse onay olarak kafa sallayacakken kafasını doğrulttu.
" Hayır, hayır! Hiç sorun olmaz, hatta! Çok gelen olmuyor zaten... Şu ana kadar sadece iki kişi geldi... " Draco boynunun arkasını ovdu, ve kıza doğru gülümsedi. Kız da ona doğru gülümsüyordu.
" Yolu gösterebilir misin? " Kız mırıldandı, ve yoldan çekildi.
" Tabiiki! " Draco kendi kendine kıkırdadı, elini kıza uzattı. Kız, kendi elini Draco'nun eline koyunca onun elini sıkıca tuttu, ve onu yönlendirmeye başladı. . .
ꕥ ✧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir kar tanesi , erir ağzımda . || Melodraco , Melodie x Draco
FanfictionStarr Park'a yeni gelen Draco etrafta insanlarla tanışmak için dolaşmayı seven biri. Tek bir günde böyle büyük bir parktaki herkesi tanıyamaz, nasıl olsa. 4. günün sonunda, Max ve Triosu ile selamlaşmayı tamamladıktan sonra köprüde, trabzanlarda otu...