•Kulis/0.1

1.9K 61 7
                                    

Asi, evden çıkıp direkt mekana geldi. Günlerdir, izlediği rutinde en ufak bir şaşma yoktu, mekana ulaştığı saate kadar aynıydı. Mekandan içeri girdiğinde Tolga'ya başıyla selam verdi ve prova almak için sahneye ilerlerken barda oturan Alaz'ı gördü. Yanına gidip gitmemek konusunda kararsızdı çünkü ne konuşacağını bilmiyordu, arkasını görüp sahneye ilerledi ve hiç beklemeden prova almaya başladılar.

Yaklaşık iki saat süren provada sürekli Alaz'la göz göze gelmişlerdi, gözünü kırpmadan nefes almadan Asi'yi izliyordu. O gün Asi mekandan çıkarken peşinden Tolga'nın da çıktığını ve hatta Asi'nin elini tuttuğunu Cesur'dan öğrenmişti. Onların rutininde vurmak, kırıp dökmek normaldi ama Tolga bunun neresindeydi işte Alaz bunu bilmiyordu.

Asi'nin yukarı, kulise çıktığını gördükten sonra bir süre daha bekledi, hemen peşinden çıkarsa terslenirdi ve bu sefer konuşmayı batırmak istemiyordu. Sağa sola bakıp gelen giden biri var mı diye baktı ve kapıyı çalmadan içeri girdi.

Masanın karşısında oturan Asi makyajını yapıyordu, gözlerine sadece rimel sürmüştü, cilt makyajindan nefret ediyordu. Bugün nedense içinden kırmızı ruj sürmek gelmişti. Kıpkırmızı bir ruj. Bir yerde duymuştu, bir kadının ruju fazla kırmızıysa bir şeyler yolunda değil demekti. Her şey yolunda sayılmazdı, Alaz'la arasında sular bir dakika durulmuyordu, sürekli akıntıya karşı yüzmek ve bunu tek başına yapmak Asi'yi beklediğinden daha çok yormuştu.

Alaz'ın dan diye içeri girdiğini gören Asi başta sinirlenmeyi bekledi ama hayır, bir şey hissetmediğini fark etti. Belki de alışmıştı ya da bu yorgunluk duygularını da almıştı. Sakince arkasını dönüp Alaz'a baktı.

"Kapıyı çalma zahmetine girseydin bari ?"

Alaz ise kitlenmiş bir şekilde Asi'ye bakıyordu. Bir renk her şeyi değiştirmişti kızda. Yüzünde güller açtırmıştı.

"Ben, sadece konuşmak istiyorum Asi, lütfen."

"Ne konuşacaksın mesela ? O kızı nasıl öptüğünü mü anlatacaksın ? Ya da beni nasıl düşünmediğini mi ? Neyi konuşacaksın sen tam olarak ?"

"Biliyorum, bu sefer çok büyük saçmaladım. Lütfen dinle ben... ben kafayı yemek üzereyim. Dayanamıyorum artık."

Alaz derin bir nefes aldı, Asi de sadece Alaz'a bakıyordu. Sessizliği tekrardan aldığı derin nefesle Alaz bozdu.

"Ben bir şey öğrendim... of Allah kahretsin! Söylemesi o kadar zor ki... ne şimdi konuşurken sana bakabilirim ne de aynada kendi yüzüme bakabilirim."

Önünde duran sandalyeye yıkılırcasına oturdu. Dolan gözlerine de titreyen sesine de hakim olamıyordu ya da olamıyordu. Duygusal kontrolünü kaybetmiş gibiydi.

"Abisini... Rüya'nın annesi, Şebo kaçırmış... babam da y-yardım etmiş... Şimdiye kadar bir şekilde affettim babamı. Söyledim ya... o benim babam. Harika biri değil ama... annemin sevgisini ondan alıyordum. Çocukluğumuzu aldı, annemin sevgisini aldı... abisini de o almış Asi. Ben bunu bile bile nasıl yaşayacağım şimdi ? Nasıl taşıyacağım ben bu yükü ?"

Asi karşısında acıdan iki büklüm kalan Alaz'a baktı. Bir şeyler söylemek istiyordu ama Alaz'ı gördüğünde içinde büyüyen kırılmışlık hissini de göz ardı edemiyordu. O kırgınlıkla konuştu.

"Bana neden anlatmadın ?"

Kızarmış gözlerini Asi'nin gözlerine sabitledi Alaz. Kırgın bakışlar görmeyi bekliyordu ama bu kadar fazlası onu dumur etmişti.

"Kendimden nefret ettim, böyle bir adamın oğlu olduğum için. Yaman'a söylediğimde o da anlayamayacaktı, siktiri çekecekti bana. Yaman senin k-kardeşin ya, ben... sen benden uzaklaşırsan konuyu bilmezsen eğer...daha az üzülürsün sandım. "

Bir AsLaz Meselesi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin