Yazardan:
Çukurun önünde duran ayak sesleri genç bir adama aitti. Genç adam çukurun içindeki genç kadını görünce çukura atladı. Genç kadının yüzüne savrulmuş kanlı saçları çekti ve yüzüne baktı çok güzeldi hemen kafasından gelen kanlara baktı. Kanlar hemen durdurulmazsa genç kadın ölebilirdi bile hemen sırtındaki çantasından bir kaç malzeme çıkardı. Genç kadının kafasına sardı ama bu da ancak bir süre kanı tutabilirdi. Hava da iyice kararmıştı. Hemen buradan genç kadını da alıp gitmeliydi. Cebinden bir telsiz çıkartıp birisini aradı
"Alo Jungkook araçla hemen gel yanına da bir kaç tane sağlık malzemesi al" dedi genç adam aradığı kişinin hızlı olması için hızlı ve seri bir şekilde konuşuyordu ardından hemen yanıt geldi
"N'oldu komutanım yaralandınız mı hemen geliyorum bekleyin"
"Ben değil Jungkook bu sefer başka biri hadi beni bekletme yoksa bu sefer gerçekten topuğuna sıkarım hadi kapat da gel" genç adam hemen telsizi konuştuğu kişinin yüzüne kapattı ve tekrar genç kadına baktı üşüyor gibiydi yanakları ve burnu kızarmıştı hemen üzerindeki ceketi çıkardı ve genç kadının üstüne örttü acaba adı neydi nereliydi yüz şekli filan Korelilere benziyordu acaba bu hale nasıl gelmişti neler yaşamıştı. Aklındaki düşünceleri bir kenara bırakmak istiyordu ama olmuyordu Genç adam aradığı kişi Jungkook'u beklerken Genç kadının saçlarını elleriyle taradı. Adı ne olabilir diye düşündü kesin kendisi kadar zariftir diye aklından geçirdi. Ve o anda bir aracın onlara yaklaştığını fark etti. Sonunda ya diye içinden geçirdi.
"Nerede kaldın lan ağaç olup kök saldım burada hadi in de kızı bindirelim"
"Ne kız mı ne kızı komutanım hem beş dakika da geldim günahımı alıyorsunuz komutanım"
"Sus da yardım et"
Genç adam genç kadını kucakladığı gibi araca yöneldi. Omzunda bir ıslaklık hissetti kafasındaki kanlar durmamıştı daha hızlı olmalıydı. Jungkook hemen kapıyı açtı. Genç adam kızı kucağında sımsıkı tutarak aracın içine bindi. Jungkook'ta aracın ön koltuğuna binip aracı çalıştırdı. Jungkook sürekli yan gözle genç adamla genç kadına bakıyordu. Genç adam anlamıştı yine bir ton soru soracaktı.
"Tamam lan ne soracaksan hızlı sor "
"Teşekkürler komutanım sadece bir sorum var zaten bu genç kadın kim"
Genç adam ne cevap vereceğini bilemedi en sonunda kısa kesmek en iyisi diye düşündü
"Yakınlarda genç bir kadının sesini duydum bende bir sorun olduğunu düşünüp gittim orada da çukurun içinde yatarken buldum oldu mu"
"Ama komutanım siz hiç o seslere aldırış etmezsiniz ki her zaman ya başka birisini gönderirsiniz yada hiç umursamazsınız ne oldu da bu sefer gittiniz" Genç adam bu soruya cevap verecek yanıtı yoktu çünkü o da bilmiyordu. Neden kucağındaki kadının sesini duyunca yüreğinin sızladığını neden ayaklarının onun yanına götürdüğünü hiçbir şey bilmiyordu ama bildiği tek bir şey vardı o da bu genç kadını ne pahasına olursa olsun korumaktı o bunun vatani göreviydi değil mi bunu yapmak zorundaydı bu düşüncelerle kafasını oyalıyordu.
"Komutanım dalıp gittiniz iyisiniz değil mi?"
"İyiyim tabiki lan niye kötü olayım"
"Ne bileyim ben komutan sizin hiç bir yere daldığınızı görmedim hem bu arada kucağınızdaki hanımefendi de çok güzelmiş ben olsam bende hemen yardım etmek isterdim"
"Yavşaklık yapma lan hem ben insan değil miyim bir yere dalıp gidemez miyim"
"Gidersiniz gidersiniz tabi komutanım ama bu ilk defa olduğu için şaşırdım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AUTUMN'S GİRL | VSOO
FanfictionAilesiyle birlikte Kuzey Kore'den kaçmaya çalışan genç kadın başına geleceklerinden habersizdi.