dos

12 2 8
                                    

Günler geçiyor ama Aldora Remus'un yüzüne bakmıyordu. Hatta ondan kaçıyordu. En azından Remus'un yorumlaması buydu. Başka türlü her konuşma çabasını engelleyen kızı nasıl açıklayabilirdi bilmiyordu. Konuşmalarından sonra kendini ne kadar dostlarının sözleriyle avutmaya çalışmışsa da kabullenmek istemediği gerçek gün yüzüne çıkıyordu sinsi sinsi. Zihnini boğan düşünceler kendi içine çekilmesine sebep olurken yaklaşan dolunay tüm bunların üstüne tuz biberdi. Dostları Remus'un durumunun farkında olsalar da yaklaşan dönüşüm sebebiyle Remus'un üstüne fazla gelemiyor fakat varlıklarını da eksik etmiyorlardı. Remus'un zihninden birbirine benzer cümleler tekrarlanıp geçiyordu. Aldora senden uzaklaşıyor. Seni artık sevmeyecek. Çünkü senin bir canavar olduğunu düşünüyor. Yakında dostların da Aldora'nın anladığını anlayacak ve seni terk edecekler. Yalnız kalacaksın. Tek başına ve kimsesiz. Sen bir canavarsın. Yok edilmesi gereken bir canavar. Gözlerini yakan yaşları yüzünü gömdüğü yastıkla sakladı. Kimsenin ona acımasını istemiyordu. Ne kadar acınası biri olduğunu yeterince biliyordu zaten. Zihninden takvimi geçirdi. Yarın dolunaydan önceki son gündü ve bu sefer ne olursa olsun konuşacaktı. Aksi halde dolunay sonrası Dora'nın karşısına çıkmak düşüncesi dahi Remus'u korkutuyordu. Sonunda tüm bunların bir yararı olmayacağının bilinciyle zihnindeki kargaşanın elverdiği kadar uyumaya çalıştı.

*

Gün doğumuna karşı kapatabildiği gözlerini çok geçmeden yurt odalarındaki gürültülerle açmıştı. Sanki göz açıp kapamış gibiydi ama Remus için bir önemi yoktu. Tek istediği zihnindekileri susturabilecek bir cevap bulmaktı. Yorgunca yatağından doğrulurken daha gözünü açar açmaz gelecek Quidditch maçından konuşmaya başlayan James'i duymazdan geldi. Peter ve Sirius onun yerine de dinleyebilirlerdi. Ağır adımlarla banyoya ilerlerken çatlayan başının onu öldürme ihtimalini hesapladı. Eğer bir gün bu canavarı yok edersem belki de kafasını koparmakla başlamalıyım diye düşündü. Aklından geçen bu tatsız düşünceler dudaklarında soluk bir gülüş uyandırmıştı. Aynadaki aksine baktı. Mavi gözleri soluklaşmış, normalde her zaman temiz ve düzenli olan saçları dağınık şekilde yayılmıştı. Gözaltlarındaki halkalar derin birer çukur gibiydiler. Tenindeki hastalıklı renk midesini bulandırırken boğazına kadar yükselen safrayla kendini tuvalete attı. Bir süredir pek bir şey girmeyen midesi sebebiyle bir şey çıkaramıyor bu da öğürtülerini artırıyordu. Duydukları seslerle hızla odalarındaki banyoya daldı üç genç. Kapalı kapıyı yumruklarken endişeli sesleri banyoyu dolduruyordu.

"Remus!"

"Kapıyı aç Remus!"

Zorlukla doğrulabildiğinde kendini toparlamaya çalışarak cevapladı kapı arkasından arkadaşlarını.

"İyiyim ben, gidin."

"Aç şu lanet kapıyı!"

"Sirius gidin diyorum! Bir şeyim yok."

Ayakta duramayacağını hissederken bedenini kapıya yasladı. Şimdi arkadaşlarının homurdanma ve kendi aralarında mırıldanma sesleri geliyordu. Ne dedikleri tam olarak anlaşılmıyordu fakat Remus da kendisini dinlemeye zorlayabilecek gibi hissetmiyordu. Sonunda James'in sesi Remus'un duyacağı kadar yükseldi.

"Aşağıya iniyoruz ama 10 dakika içinde gelmezsen yukarı çıkar sen inmeden inmeyiz Aylak."

Bir an onayla başını sallarken arkadaşlarının onu göremiyor olduğunu hatırladı. Kendi salaklığına kızarken arkadaşlarına doğru konuştu. "Tamam, gidin artık."

Uzaklaşan ayak seslerinin ardından kapanan kapının sesi de duyulduğunda yaslandığı kapıdan kayarak kendini zemine bıraktı. Girmesi gereken lanet dersler ve yüzleşmesi gereken kız arkadaşı vardı. Bir de geçireceği dönüşüm tabii. Her şey ne zaman böyle sarpa sarmıştı? Düşündü. Zihni çok geçmeden cevabı önüne serer gibi kızla konuştukları günü getirdi gözünün önüne. "Neden onunla konuşup anlattım ki her şeyi?" Yine de içinde bir yer bu olmazsa Dora'nın ya her şeyi kendisi öğreneceğini ya da şüpheleri sebebiyle dayanamayıp ondan ayrılacağını söylüyordu. Hangisi daha kötüydü kestiremedi. Her ihtimal birbirinden berbat sonuçlar içeriyordu ve Remus bir bok çukuruna düşmüş gibi hissetti kendini. Debelenmeleri onu daha dibe çekiyordu sanki. Lanet dönüşüm anksiyeteleri diye geçirdi içinden bir an sonra. Dengesini kaybetmiş gibiydi, her anlamda. Oturduğu yerden zorlukla doğrulup kendini devam etmeye zorladı. Aşağıda onu bekleyen dostlarını düşünürken kaç dakikanın geçmiş olabileceğini tahmin etmeye çalıştı zihninden. Onlar için devam etmek zorundasın. Bunu onlara borçlusun. Attığı adımın devamını getiren bu düşünceler olmuştu. Remus bir canavar olabilirdi. Yok edilmesi gereken hatta hiç var olmaması gereken bir canavar olabilirdi. Ama vardı ve canavarlığını yok edemiyorsa ve bu çocuklar ona her zaman destek oluyorsa devam etmek zorundaydı. Yüzüne çarptığı su tenini ürpertirken yavaş yavaş zihninin açılmaya başladığını ve az da olsa boğucu düşüncelerin sesini kıstığını hissetti. İşini bitirip banyodan çıktığında gördüğü bedenle duraksadı. "Sirius?" Yatağının üstünde oturan arkadaşına merakla baktı. On dakika olmuş muydu? Zihninden geçen soruya cevap ararken duraksadı. "Hiç gitmedin değil mi?" Sirius, yüzündeki manidar gülüşle bakarken hafifçe omuz silkti bu her şeyi açıklıyor gibi. Dostunun varlığı ona bir nebze daha iyi hissettirirken içindekileri maskelemek adına normal Remus'un yapacağını yaparak en yakındaki yastığı Sirius'a fırlatarak gülüşünü bozdu. "Hey! Saçlarımı bozuyorsun!" O an Sirius'un mızmızlanmasını daha fazla dinleyemeyeceğini düşündü ve birkaç adımla yatakta oturan arkadaşının siyah dalgalarına dokundu. Sirius aniden hipnoz edilmiş gibi hissederken Remus'un ondaki bu etkisine olan zayıflığına karşı lanet etti. Bakışlarını zorlukla yukarı kaldırarak her şeyden habersiz çocuğa göz attı. Mavileri yaptığı işte gibi dursa da buradan çok uzakta olduğunu hissetti Sirius. "Neden gitmedin diğerleriyle?" Bu ani soruyla bakışlarını hızla çekerken Remus'un bakışlarındaki anlamı anlamamış olmasını umdu, anlaması için deliren yanıyla birlikte.

"Çatalak'ın Quidditch konuşmalarını Kılkıyruk'a kitlemek için?" İnanmamış görünse de üstelememiş ve hızlıca hazırlanarak Sirius'a dönmüştü.

"Gidip Peter'ı bu azaptan kurtaralım o halde."

querencia // wolfstar as 505Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin