Kocaman balkonumun demirliklerine yaslanmış ülkeme bakıyordum.
Gerçekten büyük ve güzel bir ülkem vardı. Her şey yolundaydı. Yüzüme vuran ılık hava daha iyi hissetmemi sağlıyordu.
Huzur benim için çok önemliydi.
Aslında öyle katı bir insan değilim ancak tek bir konu dışında.
Eşcinsellik.
Bu konu hakkında çok düşünmüştüm. Sonuçta insanlar duygularını kontrol edemedikleri için kendi cinsinden insanlara aşık olabilir. Ama ben ülkemde böyle bir şeyi görmek istemediğim için eşcinselliği yasaklamıştım. Kimi bu habere sevinmişti kimi ise üzülmüştü. Ama yapabilecek başka bir şey yoktu. Ülkem için böyle bir karar almak zorundaydım.Ben böyle düşüncelerime dalmışken balkona giren korumam Chan ın bana bir bardak su getirmesiyle dikkatimi ona verdim.
"Efendim ilaç saatiniz geldi isterseniz oturup suyunuzu için"
Chan ın dediğiyle kafamı sallayıp balkonda yani terasta duran koltuklardan birine oturdum. Chan'ın uzattığı ilacı alıp ağzıma attıktan sonra masanın üzerinde duran bardağı alıp suyu içmeye başladım şu bittikten sonra bardağı Chan'a uzatıp teşekkür ettim.
Bardağı alan Chan eğilip:"Başka bir şey ister misiniz efendim? "
"Evet Kai'ye söyle atımı hazırlasın ormanda biraz geziye çıkıcam. "
Chan hemen dediğimi yerine getirip aşağı inince bende oturduğum koltuğa yaslanıp derin bir nefes verdim. Bu aralar çok çalıştığım için çok yorgundum. Bu yüzden ormana gidip kafamı dinlemeye gidicektim. Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından Chan'ın terasa gelmesiyle diklendim.
"Efendim atınız hazır. İstiyorsanız bende geleyim. "
"Gerek yok Chan kendi başıma gidip biraz kafamı dinliycem. "
"Tamam efendim nasıl isterseniz. "
Ayağa kalkıp içeriye girdim. Kapıyı açıp odamdan çıktım ve merdivenlerden aşağıya indim. Beni gören herkes eğilip selam veriyordu.Kapı da duran hizmetliler beni görünce önce eğilip sonra kapıyı açtılar. Açılan kapıyla beraber dışarıya çıktım. Kapının önünde bekleyen Kai ve atımı görünce hafif tebessüm edip onlara doğru ilerledim.
Kai beni fark edince hemen eğilip selam verdi."Kralım dediğiniz gibi atınız hazır iyi yolculuklar. "
"Teşekkür ederim Kai. "
Hemen atıma dönüp önce biraz sevdim. Rengine ve gözlerine hayrandım. Beyaz tüyleri ve yeşil gözüyle harika bir attı.
Sevdikten sonra Kaininde yardımıyla tıma bindim. Kai'ye küçük bir baş selamı verip atımla birlikte yola koyuldum.Uzun bir yolculuk sonrası ormanın derinliklerindeydim ve artık yavaş yavaş ilerliyordum ki doğanın tadını çıkarabileyim. Biraz daha ilerledikten sonra gelen ağlama sesiyle duraksadım. Gen bir erkeğin ağlama sesiydi bu. Hemen durup atımdan indim ve atımı bir ağaca bağlayıp sesin geldiği tarafa doğru ilerledim. Sonunda sesin sahibini bulmuştum ama yüzü gözükmüyordu.
Çünkü ayaklarını kendisine çekip başını dizlerine gömmüştü.Yavaşça gencin yanına gelip oturdum.
Onu rahatsız etmiyceğini düşündüğüm bir tonda konuşmaya başladım."Neden ağlıyorsun genç adam? "
Sorduğum soruyla kafasını kaldırıp bana baktı. Beni görür görmez gözleri büyümüştü ve hemen ayağa kalkıp eğilmişti.
"Özür dilerim kralım sizin geldiğinizi bilmiyordum. "
"Sorun değil gel yanıma otur ve bana ne olduğunu anlat."
Kafasını kaldırıp bana şaşkınca bakan gence karşılık tebessüm ederek güvende hissetmesini sağladım. O da beni anlamış gibi hemen yanıma oturdu.
"Eee anlat bakalım seni bu kadar üzen hatta ağlıycak kadar etkileyen şey ne? "
"Kedim, kedim öldü şu an size saçma gelebilir ama yıllardır ona bakıyordum ve onun ölümünü kaldıramdım. "
"Hayır bana saçma gelmiyor üstelik ağlamanda gayet doğal senin yerinde olsam bende ağlardım. "
Söylediğim şeyden sonra sessizleşmişti artık ağlamıyordu sadece boş boş karşısına bakıyordu.
"Siz niye buraya geldiniz kralım? "
"Bu aralar biraz yorgundum kendime vakit ayırmak için geldim. "
Bunu söyledikten sonra aklıma gelen soruyla ona döndüm.
"Senin adın ne çünkü ikide bir genç adam demek biraz garip oluyor. "
"Adım Jeongin, Yang Jeongin kralım. "
Karşımda ki sarı saçlı adını jeongin olduğunu daha yeni öğrendiğim çocuğu daha dikkatli incelemeye başladım. Çok
eşsiz ve tatlı bir suratı vardı. Tatlılığı karşısında tebessüm etmekten kendimi alamadım."Peki ya kaç yaşındasım Jeongin? "
"26 kralım ve sizde yanlış bilmiyorsam 29 yaşında olmalısınız. "
"Evet 29 yaşındayım doğru biliyorsun. "
Böyle böyle sohbetimiz uzayıp gitti sohbet ettikleri onun ne kadar iyi kalpli ve samimi bir kişiliğe sahip olduğunu öğrendim. Onunla bu kadar kısa bir sürede çok iyi anlaşmıştık. Saatin geç olmasıyla ikimiz de her ne kadar istemesekte kalkmıştık.
Tam atıma binmiş gidecekken arkamdan gelen zarif sesle arkama döndüm.
"Kralım yarın yine bu saatlerde burada olacağım eğer yine gelmek isterseniz sizi bekleyeceğim. "
Demiş ve koşarak uzaklaşmıştı. Arkasından yalnızca aptalca sırıtarak kalmıştım. Evet yarın gelicektim. Artık kafamı dinlemek için değil bu tatlı çocuğu görmek için gelicektim.
Biraz daha öyle kaldıktan sonra gitmem gerektiğine kanaat getirip saraya doğru yol aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forbidden love
Romansülkesinde eşcinselliği yasaklamış olan kral Kim Seungmin bir gün atıyla çıktığı gezide ağlayarak gördüğü çocuğa yoğun duygular beslemeye başlar