"Ve Lee Minho final turuna çıkarak Han Jisung'un rakibi olarak son finalistimiz oluyor!"
—
"Hyung bir müşterimiz seni görmek istediğini söyleyip duruyor!"
Bir anda içeri giren Jeongin ile dikkatim oraya dağıldı. Yemeğin altını kısıp sebzeleri doğramaya başladım.
"Gazetecidir o, gönder gitsin. Kimseye röportaj falan vermeyeceğim."
"Ama seni tanıdığını söyledi."
İç geçirdim. İnsanlar ne çok yalan söylüyordu.
Jeongin'e döndüm."Her yalana inanma Jeongin. Ona gitmesini söyle."
Jeongin kafasını salladı, ben de tekrar sebzeleri doğramaya başladım.
Tam gitmeden önce tekrar arkasını döndü."Ah bu arada özel olarak zencefilli çay istediğini söyleyip durdu."
Gözlerimi devirdim.
"Ona buranın bir kafe olmadığı- Ne zencefilli çay mı dedin?"
Elimden akan kanı umursamayıp hemen Jeongin'e döndüm. Gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Bunu beklemiyordum.
"Hyung.. elin kanıy-"
Dediğinin devamını dinlemeden hemen hızlı adımlarla yanından geçerek restorana girdim. Gözlerim her yerde onu arıyordu.
En sonunda biriyle gözlerimiz buluştu. İç geçirip yavaş adımlarla onun yanına yürüdüm ve karşısındaki sandalyeye oturdum.
Yüzüme dikkatli bir şekilde bakıp sırıttı. Bu tavırları hiçbir zaman hoşuma gitmemişti. Seneler sonra beni görmeye gelmişti ve yine aynı şeyleri mi yapacaktı?
Keşke onu gördüğüm gibi arkamı dönüp gitseydim ama yapamamıştım işte. Hepsini çok özlemiştim ve asla inkar edemiyordum.
Bakışlarını değiştirip yanındaki deniz manzaralı camlardan dışarıyı izlemeye başladı.
"O sandın değil mi?"
Cevap vermedim.
Bunu mu konuşacaktık?Tekrar bana baktı.
"Ben olduğumu bilseydin gelmezdin."
Alaycı bir şekilde kafamı yana döndürüp sırıttım.
"Madem bu kadar iyi biliyorsun, neden buradasın?"
"Bir daha onun karşısına çıkmayacağına dair söz vermiştin Minho."
"Aynı yarışmaya katıldığımızı bile bilmiyordum. Ne yapayım? O kadar emeklerimle buraya kadar gelmişken vaz mı geçmemi istiyorsun? Ben zaten her şeyimden vazgeçtim Chris."
Ona öyle seslendiğimde bana daha da yaklaştı. Sanki gözlerindeki ateş benliğimi kavuracak gibiydi.
"Bana öyle seslenilmesini sevmediğimi biliyorsun. Hiç değişmemişsin. İnsanların canını yakmakta hala bir numarasın."
Kendimi bir şey söylememek için tuttum ve ayağa kalktım.
"Eğer konuşmamız bittiyse restoranımdan çıkıp gidebilirsin."
Ve arkamı dönüp mutfağa doğru yürüdüm.
"Yarışma günü ve ondan sonrasında eğer onunla iletişime geçersen, yeminim olsun ki canını çok fena yakarım Lee Minho."
Dediği şeyle duraksadım ama arkamı dönemedim. Beni gözlerimdeki yaşlarla görmesini istemiyordum. Onlar bu tarafımı hiç görmemişti zaten, o zamanlar ne kadar göstermek istesem de.
![](https://img.wattpad.com/cover/368323490-288-k790514.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chef kiss |minsung
RomanceLiseden bu yana karşılaşmamış iki arkadaşın, bir yarışma aracılığı ile tekrar bir araya gelmesi onların yarım kalan aşkını devam ettirmeye yetecek miydi?