- Osman Bey'in yüzündeki ifade herkesin dikkatini çekmişti. Halime tam atılacakken Bala Hatun söze girdi:
"Hayrola Osman Bey ? Neden gülersin öyle ?"
Osman Bey'in yüzüne yerleştirdiği tebessümün yerini bir ciddiyet aldı ve anlatmaya koyuldu"
"Aybars'ı bilirim. Benim yıllardır gizli görevler için yetiştirdiğim bir evladımdı. Nice vakittir gerek Bizans kalelerinde gerek Moğol ordusunun içinde bize pek yardımı dokundu. Lakin epey bir süredir Kite ve Atranos kalelerindeki gizli geçitleri öğrenmeye çalışırdı. Aybars Vasilius'un yanına 'Dronos' adında bir muhafız olarak sızmıştı. Kısa bir vakitte de Vasilius'un en güvendiği adamlarından biri oldu. Lakin.. Vasilius'u bilirsin..."
Halime hemen atladı:
"Bilirim ya baba, bilirim. En güvendiklerine dahi sırrını vermez. Lakin beni kızı gibi görürdü, onun için ölüme bile razı geleceğimi düşünürdü. Ahmak! Ben de bunu bizim lehimize kullandım elbette. Gerekli bir durumda onu kurtarmam için gizli geçitlerinin tümünün ve ahali arasındaki gizli adamlarının tümünü öğrenmem gerektiğine ikna ettim onu. Bu şekilde size haberler uçurdum."
Osman Bey konuşmaya devam etti:
"Maşallah benim kızıma! Eyi etmişsin. Lakin o Vasilius'un bir planı daha vardı sanırım ?"
Osman Bey bu sözünü soru sorar gibi söylemişti. Bunu anlayan Halime, babası Osman Bey'e cevap vermekte gecikmedi:
"Evet bey babam. Vasilius.. Vasilius beni evlendirmek istedi. Böylece zaten var olan gücü ikiye hatta belki üçe katlanacaktı. Böylece bize, Türklere, çok daha güçlü bir darbe indirebilecekti. Bunu hem kendim için hem de Türk obaları için kabul edemezdim. Mesele yalnızca benimle ilgili olsaydı o vakit kuracağımız devlet için buna boyun eğer, evlenirdim. Lakin evlenmem Vasilius'u daha güçlü kılacaktı. Bu da Türk obalarına edeceği eziyetleri arttıracaktı. Buna göz yumamazdım. Kaçtım. Kaçarken ifşa olduğumu da öğrenince obaya gelmeye karar verdim. Peki ya sen baba ? Aybars sana benim hakkımda ne deyyu bilgi uçurmadı ?"
Osman Bey, Halime'nin sorusuna cevap vermek için hazırlandı:
"Aybars bana kalede bizden biri olduğunu ve gizli bir ad altında bize haber uçurduğunu söyledi. Lakin senin Halime olduğunu, yani benim kızım olduğunu bilmezdi. Senden kendi adınla bir mektup geldiğinde iplerin ucu birleşti. Senin gerçekten yaşadığını bunun bir oyun olmadığını anladım. Lakin ananlara söylemedim. Allah korusun, kaçarken başına bir iş gelseydi.. Daha çok üzüleceklerdi, ümitleneceklerdi. Aybars elinden geleni etti. Kuracağımız görklü devletin yolunda şehit düştü."
Halime birden zihninde bir şimşek çakmış gibi buz kesildi. Bunu gören Bala Hatun hemen Halime'nin üstüne atıldı:
"Halime'm kızım eyi misin ? Ne oldu ?"
Halime kendini toparlamaya çalışır ve Bala Hatun'a bakar:
"Birşey daha var ana! Herşeyi anlatayım derken az kalsın en önemli şeyi unuturdum! Vasilius, ben kaçmadan evvel bir muhafız'a iki küçük şişe verdi. Biri koyu yeşil sürekli üzerinden kabarcıklar çıkan bir sıvı, diğeri ise ilkine göre çok daha açık, sarı renkli bir sıvıydı. Bununla beraber Karaman Beyliği'ne gitmesini söyledi. Az daha dinleyecektim lakin Vasilius başka bir muhafız'a seslendi. Ben de yakalanmamak için odama gittim. Muhafız çıktıktan sonra obaya kadar peşinden gittim. Her ne kadar riskli olsa da otağanın arkasına geçtim ve dinledim onları. Söyledikleri.. söyledikleri kan dondurucuydu..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geriye Dönüş
Fiction HistoriqueBala Hatun ve Osman Bey kızları Halime Hatun'un obaya verilen bir baskında yanarak şehit olduğunu düşünür. Fakat kızlarının yaşadığından habersizlerdir...