The Real Me|Jimin

2

Keyifli okumalar
💜

Çoğu zaman olduğu gibi bugünde sabahın köründe uyanmış, kendimi oldukça yorgun hissetsemde mecbüren hazırlanıp evden çıkmıştım. Dün Jimin'e istifa edeceğimi söyledikten sonra beklemediğim bir şekilde bana soğuk yapmıştı. Evet, birlikte güzel bir uyum yakalamıştık ve bana alıştığını, bundan dolayı da gitmeme üzülebileceğini az çok tahmin etmiştim ama dün bir anda düşen morali beni hem şaşırtmış hem de suçlu hissettirmişti.

İşten bir süre uzaklaşmanın bana iyi geleceğini biliyordum. Çoğu zaman başkalarının derdiyle uğraşmaktan, kendi dertlerimi unutmuş, istediğim hiçbir şeye vakit bile ayıramadığımı fark etmiştim. Evet, çalışmak hayatın bir parçasıydı ve bundan kaçamazdım. Yaptığım mesleğide seviyordum tabii ki ama elimde imkan varken de ara vermek en doğrusu gibi geliyordu. Bu yüzden her zamanki rutinin dışına çıkarak önceliği kendime verecektim.

Tabi bunu yapmam için biraz daha beklemem gerekiyordu çünkü Jimin için benim yerime gelecek bir menejer bulunmuştu fakat yapılan seçimden hiç hoşnut değildim. Bu yüzden BTS'in bizim şirkette gerçekleşecek reklam çekimlerine katılmadan önce bu işi halletmem gerekiyordu.

Bizim departmanın müdürü So Hee'in odasında oturmuş, Jimin için seçtikleri menejerin CV sini inceliyordum. "Benimle dalga mı geçiyorsunuz?" Diye sordum aniden. So Hee deminden beri dikkatlice beni izliyordu. Verdiğim tepkiyi bekliyor olacak ki fazla şaşırmamıştı. "Daha yeni mezun olmuş bir kız. Yalnızca bir iki yerde stajyerlik yapmış. Dünyaca ünlü bir sanatçı için uygun gördüğünüz kişi bu mu?"

CV'yi incelerken her devasında sinirlerim geriliyordu. Hiçbir tecrübesi olmayan bir insan Jimin gibi biriyle yapamazdı. "Üstelik de kadın." Dediğim de So Hee şaşırdı.

"Sen de kadınsın?" Derken hala şaşkındı. Neden böyle bir şeye değindiğimi anlamazcasına bana bakıyordu.

"Fanların bana alışması ne kadar uzun sürmüştü hatırlamıyor musun? Jimin engel olmasaydı neredeyse işi bırakacak duruma gelmiştim. Aynı şeyleri tekrardan yaşamak yerine erkek bir menejer bulmak daha mantıklı değil mi?" Diye sordum. BTS'in ve Jimin'in ilk kadın menejeri olarak çok büyük sıkıntılar çekmiştim. Özellikle Koreli fanlar büyük bir tepki göstermişti.

"Kendinde söyledin. Zor oldu ama sana alıştılar. Bu kıza da alışacaklarına eminim."

Dudaklarımı dişyip elimde ki dosyayı önümde duran sahpanın üzerine bıraktım. İçim hiç rahat değildi. "Çok daha iyi adaylar varken neden bu kızı seçtiniz?" Diye sorarken bakışlarım So Hee' de gezindi. Daha sonra aklıma gelen şeyle kaşlarımı çattım. "Torpilli mi?" So Hee bakışlarını benden kaçırdı ve hiçbir şey söylemedi. Neler döndüğünü anlayarak alayla güldüm. Taşlar şimdi yerine oturmuştu. "Kimin nesi?" Diye sordum. So Hee oturduğu yerden kalkarak odanın içinde tur atmaya başladı. Onun da bundan rahatsız olduğunu görebiliyordum ama elinden bir şey gelmiyor gibiydi.

"Üst düzey yöneticilerden birinin kızı. Bak Vien." Derken bana doğru yaklaştı. "Bu benimde hoşuma gitmiyor ama yukarıdan talimat geldi. Kızı işe almak zorundayım. En azından bir süreliğine." Bir şey demeyerek bir süreliğine sakinleşmeye çalıştım. Bu konuda hassastım ve benim yokluğumda Jimin'in güvende olmasını istiyordum. Bu yüzden onu emin ellere teslim ettiğimden emin olmalıydım.

"Biliyorum işi bırakmak ve kendine zaman ayırmak istiyorsun ama sen gitmeden önce senden tek bir ricam var." Hala gergin bakışlarımı ona çevirdim. "Kızı iki aylık bir deneme sürecine sokmak istiyoruz. Bu süre zarfında sende onun yanında olup ona önderlik etsen. Her şeyi öğretsen? Hem böylelikle Jimin'in de duruma alışması daha kolay olur."