13. BÖLÜM
ㅡ mavi ve gri
Kendime bir başkasının gözünden bakmaya başladığımda henüz on yaşındaydım. Dünya, o zamanlar benim için çok büyük, ben ise dünya için çok küçüktüm.
Ailem, notlarımın yeterince iyi olmadığını öne sürüyor, parlak bir geleceğe sahip olma umudumu her geçen gün biraz daha zayıflatıyordu. Akademik başarıya asla sahip olamayacağımı anladıklarında kendi başıma mücadele etmekten başka fırsatım yoktu.
Derslerin içinde kaybolmak yerine, ben hep kaçmayı tercih ederdim. Ağır ders kitaplarının arasından gizlice çizim yapmayı severdim. Kağıtlarımda, kendi hayal dünyamın sınırsız renkleriyle, gerçek dünyanın gri tonlarından kaçardım. Sırt çantamı karıştırırken kitaplarımın arasındaki eskizlerimi bulan annem ise, daha fazla hayal kırıklığına uğrayamazdı. Onu yüzüstü bırakmak gibi bir fırsatım olmadığımı hatırlatmış, babamın ölümünden sonra annemin tek başına zar zor geçindirdiği bu aileye daha fazlasını borçlu olduğumu fark etmemi sağlamıştı.
Bu çatışmalar içinde, içsel bir karmaşa bulurdu beni. Kendi tutkularım ile toplumun beklentileri arasında sıkışıp kalırdım. İçimdeki sanatçı ruh, sürekli olarak sınırlarını zorlardı. Belki de bu yüzden, kendime olan güvenimi kaybetmeye başladım.
Nihayetinde, idol şarkıcı olma hayalim gerçekleştiğinde bile, içimdeki kuşkuların beni terk etmesini beklerdim. Ancak hayalimin gerçekleşmesi, sadece dışarıdan bakıldığında bir başarıymış gibi görünüyordu. Sahne ışıkları altında, hayranların coşkusunu hissetderken bile, kendi iç dünyamın karanlık köşelerine dalmak zorunda kalıyordum.
Ün kazanmış olmama rağmen, ben hala hak etmediğimi düşünüyordum. Sahne arkasında, yalnız kaldığımda, içimdeki çatlaklar hiçbir zaman kapanmıyordu.
Her defasında, sıradan bir hayatın dışına çıkma arzusuyla yanıp tutuşmama rağmen kendimi içinde bulduğum hayat stili bana bir kez daha kendime başkalarının gözünden bakmaktan başka bir seçenek sunmamıştı. Kendimi milyonların gözünden görüyordum şimdi.
Her bir köşesi grup olarak geçmişte yaşadığımız güçlükleri ve gelecekteki hedefleri hatırlatan müzik stüdyosunda, notaların arasında kaybolmuşken zihnim bir kasırgadan farksızdı. Düşünceler zihnimde otoyoldan durmaksızın geçen arabalar gibi geçip giderken Seokjin hyung mikrofonun başında durmuş, mırıldanarak sesini ısıtıyordu. Hemen yanı başındaki Yoongi hyung ise bilgisayar ekranını dikkatle izliyor ve ses düzenlemelerini yapıyordu ve bir yandan Hoseok hyunga program ile ilgili teknik bilgileri aktarıyordu.
Uzun zamandır görüşemediğim ve gece yarısında yaptığımız derin konuşmaları, karnımız ağrıyana kadar güldüğümüz anları özlediğim Jimin, vokal alıştırmalarını yaparken sıcak, cıvıltılı sesi stüdyonun duvarlarında yankılanıyordu. Bir yandan da göz ucuyla bana bakıyordu, yüzünde her zamanki sıcak gülümsemesiyle. Onun bu gülümsemesi her zaman içimi ısıtırdı, kafamdaki kara bulutları dağıtmaya bir nebze olsun yardımcı olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad about you ㅡ vkook
FanfictionJeon Jungkook ve Kim Taehyung'un birbirinden nefret ettiği su götürmez bir gerçekti. Geceleri, gölgelerin arasında sevişiyor olmaları ise karanlığa karışmış bir sırdı. 「idol!au」「eski adı: enemies with benefits」