12

155 15 13
                                        



Bir günde parti organize etmek herkesin yapabileceği bir iş değildi. Yeonjun da normal zamanda olsa asla yapmayacağını düşündüğü şeyler yapmaya başlamıştı. Parti onların yanında masum kalıyordu.

Hyunjin ile biraz daha konuştuktan sonra derin bir iç çekerek aşağıya inmişti. Ne yapacağını kendisi de bilmiyordu. Sadece bu durumun bir an önce bitmesini istiyordu. Beomgyu'yu okulda görmeyi özlemişti. Bu yüzden onun adını çıkaran, onun hakkında yerli yersiz konuşan herkesi öldürmek istiyordu. İnsan öldürmenin yasal olmadığı bir devirde yaşadığı için daha farklı bir yol izlemeye karar vermişti.

Herkesten önce arkadaşlarıyla uzun bir video konferans yaparak partiyi ayarlamaya çalışmıştı. Beomgyu'ya nasıl açıklayacağını hala kendisi bile bilmiyordu. Arkadaşları dört bir yandan davetiye gönderirken ya başkasından duyarsa korkusuna kapılmıştı. Bir an önce Beomgyu'ya haber vermesi gerekiyordu.

Mesajla açıklayamayacağını düşünerek aramayı tercih etmişti. Beomgyu'nun yorgun ama bir o kadar da sakin sesini duymak kalbini tekletmişti. Dayanamıyordu, her dakikası onu özlemekle geçiyordu. İki yıl amerikada onsuz yaşarken bu kadar zorlanmamıştı. Ona yakın olmak daha çok istemesine neden oluyordu.

Beomgyu başta duyduklarına karşın afallasa da Yeonjun'un ikna edici tavrına karşı hayır diyememişti. Aklına yatmayan birçok şey vardı. Ama Yeonjun'a güveniyordu. Yeonjun onu incitmezdi, bunu biliyordu.

Saatler birbirini kovalamış, Yeonjun arı gibi çalışırken Hyunjin hala odasından çıkmamıştı. Hyunjin'in bu durumu Yeonjun'u ufak da olsa korkutmaya başlamıştı. Eğer Hyunjin cayarsa her şey biterdi. Hyunjin özellikle bu günlerde kendi gücünün farkında değildi. Herkesi istediği gibi yönlenirebilir, konuşturabilir ; konuşturduğu gibi susturabilirdi.

Yeonjun ile beraber arkadaşları da bunun üstüne epey çalışmıştı. Herkes tam olarak olayın ana fikrini bilmiyordu. Ama Yeonjun'a güveniyorlardı, önemli olan da buydu.

Yeonjun tam söylediği saatte Beomgyu'nun kapısının önünde bitmişti. Bir an önce halletmek istiyordu. Sabırsızdı. Kapı açıldığında Beomgyu hâlâ tam hazır değildi ama bu hali bile Yeonjun'un gözünde bir sanat eserinden farksızdı. Saçları biraz dağınıktı, bakışları uykuyla savaşır gibiydi. Ve yine de... göz göze geldikleri an, Yeonjun'un içindeki bütün sesler sustu.

"Hazır mısın?" demişti Yeonjun, sorunun cevabını zaten bildiği hâlde. Beomgyu başını eğip bir gülümsemeyle cevapladı
"Sen olduğun sürece."

Yol boyunca ikisi de fazla konuşmadı. Radyo arka fonda çalıyordu, ama hiçbir notaya kulak kesilmediler. Yeonjun, Beomgyu'nun ellerine baktı sık sık. O ellerin ne kadar ince ama güçlü olduğunu düşündü. Ve o ellerin hiç hak etmediği kadar yalnız kaldığını...

Eve vardıklarında dışarıdan bakıldığında sıradan bir parti gibi görünüyordu her şey. İçerideyse planlı bir senaryo vardı. Herkes gereken rolünü oynayacaktı. Hyunjin hâlâ odasındaydı. Bu yüzden Yeonjun içten içe huzursuzdu. Eğer Hyunjin çıkmazsa... her şey dağılırdı. Beomgyu için inşa ettiği bu korunaklı alan, daha başlamadan yıkılırdı. Ama sonra beklenenin aksine Hyunjin geldi.

Merdivenlerden ağır ağır indi. Herkesin gözü üstündeydi, her zamanki gibi. Gülümsedi. Ardından kalabalığın içinden Beomgyu'yu gördü. Hiç tereddüt etmeden yanına gitti. Sessizlik oldu. Beklenen sahne buydu.

"Uzun zaman oldu," dedi Hyunjin, sesi kararlıydı.
Beomgyu başını eğdi, dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme.
"Ne demezsin."

Yeonjun araya girmedi. Sadece izledi. Bu an, Beomgyu için bir dönüm noktasıydı. Hyunjin'in gözleri kalabalığa kaydı. Gözlerini kaçırmayanları, fısıldaşanları seçti tek tek. Sonra sesini netleştirdi:

"Bazı şeyler düşündüğünüz gibi değil," dedi. "Evet, Beomgyu ile bir geçmişimiz vardı. Evet, inişli çıkışlıydı. Ama biz arkadaş kalmayı seçtik. Herkes beceremez, ama biz yaptık."

Sözlerinin ardından kısa bir sessizlik oldu. Bu bir uyarıydı. Ve mesaj yerine ulaşmıştı.

Yeonjun, Hyunjin'in göz ucuyla ona bakıp hafifçe başını sallamasını yakaladı. Anlamıştı. Plan işlemişti. Beomgyu artık daha az yalnız olacaktı. Daha az hedef. Daha az fısıltı.

Parti ilerledikçe kalabalık dağıldı, sesler yükseldi. Ama Yeonjun'un sesi hep sabitti, Beomgyu'ya her yaklaştığında kalbinde aynı tonda çalıyordu.

Mutfağın köşesinde yan yana durmuşlardı. Beomgyu, bir şey içmeyi reddetmişti. Yeonjun ise elindeki bardağı usulca bırakmıştı. Sessizliği yine o bozdu:

"İyi misin?"
Beomgyu başını hafifçe çevirdi. "Bugün... ilk defa yalnız hissetmedim."

Yeonjun gülümsedi.
"Bugün sadece başlangıç."

Ve bir an, Yeonjun'un parmakları istemsizce Beomgyu'nun eline değdi. Geri çekmedi. Beomgyu da geri çekmedi. Sessizlik, bu defa söylenmeyenlerin yankısıydı.




———

SELAMMM UZUN BIR ARADAN SONRA MRBBBB
bu bolumu yazmisim zaten bi paylasmasi kalmis... neyse bundan sonra daha seri devam ederim sozz
YENI BEOMJUN FICIME BAKMAYI UNUTMAYIN BB

diger bolumde gorusmek uzereee💗

enchanted • beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin