Ben Ahuzar. Bu hayatta belkide sadece ismimi sevmiştim. Çocukluğumda oynayamadığım o oyunlar.. Belkide o oyunları oynasaydım hayatta tek sevdiğim şey ismim olmazdı.. Ama bunu hiçbir zaman bilemeyecektim.
Çocukluğum.. Baba denilen kişinin annemi acımasızca öldürmesi yüzündedi benim hayata olan bu burukluğum. Normalde annem ve babamın çok güzel bir ilişkisi vardı ama o olan olaydan sonra hiçbir şey güzel gitmemişti.. Hergün kavga ediyorlardı sonunda anneme dayanamadığımı söylemiştim. Çocuktum.. Onların kavgaları yüzünden bende yorulmuştum. Annem buna anlayış göstermişti. Boşanacağım demişti.. Ama sadece demekle kaldı. Bir gece hepimiz yemek masasında oturmuş yemek yiyorduk. Kimse birbirine bakmıyor konuşmuyordu. Ben anneme baktım annem bana. Sonra annem konuşmaya başladı. Hayatımda sadece o anı ve o konuşmaları unutamıyordum. 'Barış.. Çok kavga ediyoruz. Artık bunu uzatmanın bir anlamı yok.' demişti. Babanın sinir dolu bakışları anneme dönmüştü. Elini basaya sertçe vurmuştu ben ise irkilmiştim. Oda konuşmaya başladı 'Ne diyorsun lan!' annem de sinirlenerek ona döndü. O asla güçsüz bir kadin olmamıştı. Biri ona bağırıyorsa oda bağırırdı. Kimseye boyun eğmezdi. Kendi ayakları üstünde dururdu hep. 'Olmuyor diyorum! Nesini anlamıyorsun! Bitti! Boşanalım!' demişti bu söz onun sonu olacağını bilmeden. Babam bunu duyar duymaz yüzü kızarmaya başlamıştı. Gözlerini kocaman açarak masada duran bıçağı alıp hiç fark ettirmeden acımasızca annemin kalbine saplamıştı. Zaten o işi gereği hiçbir şeyi fark ettirmeden ve acımasızca yapardı. Ben ise annemden aldığım masmavi gözler ile önümde yanan muma bakıyordum. O evde olduğum her zamanki gibi sessizdim. Konuşamıyorum. Çünkü biliyordum gıkım çıkarsa ölürdüm.. Annem bana hep 'ben ölsem bile sen yaşayacaksın. Kimseye boyun etmeden benim kızım olarak yaşayacaksın.' demişti. Ama bilmediği bir şey vardı. Ben ne babamın nede annemin kızıydım. İşte ben o gün bütün duygularımı gömmüştüm. Annemi gömdüğüm mezara gömmüştüm hislerimi ve duygularımı..
Sonra herşey daha sarpa sarmıştı. Annemi öldürmesine rağmen babam her zaman ki gibi her şeyi saklamıştı. Polislere yemek yaparken bıçağı düşürmüş tutmak isterken de kalbine saplanmış demişti. Çok saçamydı. Polisler ise hiçbir şey sorgulamamıştı çünkü babam her şeyi anlattığı şekle göre ayarlamıştı.Evde bu olaya şahit olan hizmetçileri ise öldürmüştü. Beni ise susmam için tehtit etmişti. Polisler ise pek sorgulamadan dosyayı kapatmıştı. Babamın her yerde bir namı vardı. Dışarıdakilere göre kendi etkiyle tırnağıyla bu zamana kadar gelmiş ünlü bir iş adamıydı. Gerçekler ise bambaşkaydı.. Annem Rus'tu. Köklü bir aileden geliyordu. Kök dediğim ise babası herkese göre bir efsane olan yer altı mafyalarındandı. Babam iz sürerek onların gerçek olduğunu bulmuştu. O mafyaları aradısın girmek istemişti. Babam annemle sırf bu yüzden evlenmemişti tabii ki. Anneme gerçekten aşıktı. Bunu haylen daha görebiliyodum. Ama bir soru daha vardı, o zaman onu neden öldürmüştü? Babam annemle evlenince dedem babamı yer altı mafyaları ile tanıştırmıştı. Babam dedem sayesinde o altı kişilik olan masanın üçüncü sırasına geçmişti. Ama babam dedemin sırasını istiyordu. O sıraya geçmesi için ise yapması gereken tek bir şey vardı.. Dedemi öldürmek.. Gözünü dahi kırpmadan yapmıştıda bunu. Babam bir hissizdi. Tabii ki onun soyundan gelen benimde hissiz yapmıştı. Kendi elleri ile habersiz bir şekilde bilir canavar yaratmıştı. Dedemi öldürdükten sonra hiçbir şey olamamış gibi ikinci sandalyeye geçmişti. Tabii ki istekleri durmamış ilk sandayleyide istemişti ama bunu yapmak için dahada güçlenmesi lazımdı. Fakat bu gücü istememişti. Babam o sandalyeyi Belkide benim almamı isteyeceti.. Belkide direkt benim almamı bekleyip ben aldıktan sonrada kendisi geçecekti..
"Ahuzar! Gel artık şu masaya!" Aşağıdan gelen ses ile apar topar günlüğü kapattım. Bu annemin bana bıraktığı bir günlüktü. Üç yıl önce bulmuştum. Üç yıl olmuştu nasıl bir ailede büyüdüğümü öğreneli. Oturduğum yataktan kalkıp makyaj masamda duran sandığın içine koyarak kilitleyip, kiliti göğsümün arasına yerleştirdim. Bu evde hiçbir yere bir şeyimi bırakamıyordum. Burası güvensizlikti benim için. Kapının tıklatılması ile yeniden kapıya döndüm. "Gel." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
AcciónGazeteci Ahuzar'ın gittiği yerde yer altı mafyalarının başında olan o mafyanın eline düşmesi ile başladı herşey.. Ordan kaçmak için elinden geleni ardına koymadı ama unuttuğu bir şey vardı.. Nereye kaçarsa kaçsın o onu bulacaktı..