Sabah babamın yaptığı omlet kokusuyla uyandım. Yüzümü yıkadım ve kendime şöyle bi baktım;yarın lise hayatımın ilk günüydü. Onun için bugün, yarına çok iyi hazırlanmam gerekti. Mutfağa indim, babam hala bir şeyler ile uğraşıyordu. Onunla fazla dialoğa girmek istemiyorum, onun için masadaki omleti hızlıca yiyip odama çıktım. Ortaokulda ki arkadaşımla son görüşmemizde pek iyi anlaşamadığımız için son 2 aydır onunla hiç konuşmadım ya da haberleşmedim. Tek ve gerçek dostum oydu ama şuan yapa yalnızım belki de lise de daha iyi bir arkadaş edinirim. Odamda boş boş oturuyo, telefona bakmaktan başka bişey yapmıyodum. En sonunda dayanamadım, üstümü başımı düzeltip kendimi dışarıya attım. Kulaklığım ve en sevdiğim müzikle sokakları geziyodum.
Hayatı sorguluyordum. Sokakta yürürken bir kızın yolun ortasında ağladığını gördüm. Hemen yanına gidip,
- İyimisin? diye sordum. Kız ağlak suratıyla yüzüme bakıp hemen ayağıya kalktı, ve hiçbir şey söylemeden gitti. Kız ne yaşamıştı acaba? Neden ağlıyodu? Acaba benden mi kaçtı? Neyse Hazel kendine gel, şuan müzik dinliyip yürüyorsun. Bu senin hayatta yapmayı sevdiğin en güzel şey.
Az daha yürüdüm, biraz daha ve biraz daha. Yarın okulun ilk günüydü. Bu yüzden kendime birşeyler bakmak için bir mağazaya girdim. Babamın verdiği en son harçlık çokta fazla değildi. Bundan dolayı bir kaç parça alabildim. Saat akşama gelmek üzereydi. Son bir kez eve gitmeden önce markete uğradım. Bir kaç abur cubur almıştım yarın için. Kasaya geldim. Ama bir şey fark ettim. Bu markete sürekli gelirim ve market çalışanları beni mutlaka tanır. Ama bu sefer bi değişiklik vardı. Anlaşılan markete yeni bir kasiyer gelmiş. Kafamı kaldırdığımda mas mavi gözlü bir adam. Onu burda ilk kez görüyordum. Yakasındaki etiketen adına baktım; Edis, adı Edis'ti. Ona aynen şöyle dedim:
-Yenisin galiba.
-Evet, daha bugün başladım.
-Anladım. Sürekli buraya gelirim, o yüzden çalışanlar beni hep tanır. Ondan, senle bi tanışıyım dedim.
-İyi yapmışsın. Edis ben.
- Memnun oldum Edis, ben de Hazel. Adımı duymaya alışık ol. Ben bu marketin sürekli müşterisiyim ha ona göre.
Tebessüm etti, gamzeleri daha da belirginleşti.
-Tamamdır hanımefendi, siz nasıl isterseniz.
-Aferin.
Alacaklarımı aldıktan sonra marketten çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Ellerimde dolu dolu poşetlerle yürümek çok zordu. En sonun da eve vardım. Her zaman ki gibi babam yine işte idi. Babam sürekli işten geç dönerdi, o yüzden artık bu duruma alıştım.
Elimdeki poşetleri odama koydum, üstümü değiştirdim. Kahvaltıdan beri sadece marketten aldığım gofret ile duruyordum. Bu yüzden karnım çok acıkmıştı. Babam evde az durduğundan bana da evde açsam yapabileceğim yemekleri öğretmişti. Mutfaktaki raftan hazır yemeği aldım ve ısıttım. Az da olsa doyurmuştu karnımı. Ama kesinlikle annemin yaptığı o lezziz yemeklerin yerini asla tutamazdı. Her geçen gün annemi daha da çok özlüyordum. Ama bu hayatın bir doğası, o yüzden çokta kafama takmıyordum. En sonunda canım yatağıma girdim. Kafamı yastığa koyar koymaz bir heyecan basmıştı. Yarın için çok endişeliydim. Ya ilk günüm kötü geçerse? Ya hiç arkadaşım olmazsa? Ya dersler gerçekten çok zorsa? Hep bi soru kafamda dolaşıyordu. Heyecanımı yenmeye çalışıp yatmaya çalıştım. Yarını hayal ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut
Teen FictionLiseye yeni geçen bi genç kızın hikayesi. Annesini trafik kazasında henüz daha yeni kaybetmişti. Babası ile çok iyi anlaşamıyodu. Başladığı okulda hoşuna giden bi çocuk vardı, peki bu çocuk ona karşı bişeyler hissedebiliyormuydu? Ya da okulun zorba...