Sabah gözümü açtığımda etrafa şöyle bi göz gezdirdim. Bu sefer yemek kokusu yoktu. Ama bir dakika bugün okulun ilk günü. Otobüsün gelmesine sadece 20 dakika var. Nası hazırlanıcam? Geç kaldım! Hemen üstümü değiştirdim, çantamı aldım ve mutfağa doğru gittim. Babam yoktu. Diğer odalarda da yoktu. Sanırım yine mesaiye kaldı. Hemen birşeyler atıştırdım. Biraz da makyaj yaptım. Sonuçta bugün okulun ilk günü. Ayakkabımı hızlı giyinmeye çalışırken yanlışlıkla ayağım takıldı ve dizimin üstüne düştüm. Hafif kızarmış ve biraz da kanıyordu. Bu umrumda değildi. Yetişmem gereken bir otobüs vardı. Hemen durağa doğru koştum ve otobüsü beklemeye başladım. Bu sırada yine dün dinlediğim o müzik kulaklarımdaydı: " 'Cause I'm heartless
And I'm back to my ways 'cause I'm heartless
All this money and this pain got me heartless
Low life for life 'cause I'm heartless
Said I'm heartless...Otobüs geldi. Kendime bi yer bulmak için çok çabaladım ama mecbur ayakta kalmak zorunda kaldım. Otobüs ani fren yapmıştı ve herkes sarsılmıştı. Nerdeyse düşüyordum. Ta ki bir kol beni düşmekten kurtulmama yardımcı olana kadar. Beni tutan kol iri bi koldu. Kafamı yukarı kaldırdım ve onu gördüm. Dalgalı ve kumral saçlı o çocuğu. Belimi öyle bi kavramıştı ki düşmiyim diye anca elini çekebildi. Ona baktım, iyice süzdüm. Aynı üniformayı giyniyorduk, bizim okuldan dı sanırım. Bi anda gözlerimin içine baktı ve sordu:
-İyi misin?
Çocuk o kadar çekiciydi ki ağızım tutuldu.
-İ - iyim. Teşekkürler.
-Ne demek, dikkatli ol. Sanırım aynı okula gidiyoruz.
-E - e- evet.
- Anladım. Memnun oldum.
- B - b- bende.
- Dizin kanıyo.
Ah evet biliyorum, evden çıkarken oldu ama önemli değil çokta acımıyo.
-Ah evet, ama acımıyo sorun yok.
-Olsun okula gidince yine de revire bi baktır.
-Tamam, tekaradan teşekkürler.
Gülümsedi ve önüne döndü.
Bu çocuk kimdi? Niye bu kadar yakışıklı? Ah gerçekten çok etkilenmiştim. Sonunda okula vardım. Okulun ilk gününün en kötü yanlarından biride aradığını bulamazsın. Sınıfımı arayana kadar canım çıkmıştım. Ama sonunda buldum. Her müdürün yaptığı gibi yine o gereksiz konuşmayı yapmak için öğrencileri sabahın köründe okulun önünde diktiler. Gittiğim okul bir devlet okuluydu ondan dolayı her tipten insan insan vardı. Müdürün konuşması bitince herkes sınıflara dağıldı. İlk dersim rehberlikti. Hem sınıf öğretmeni ile tanışacaktım hem de sınıftaki lerle. En arkada bi sıraya geçtim. İnsanların gözü önünde olmayı sevmiyorum. Sırasıyla herkes yavaş yavaş sınıfa gelmeye başladı. Sınıftan içeri bir kız girdi. Kızıl saçlı, açık tenli, çilli ve renkli gözleri olan bi kız. Hey, bi dakka! Bu o kızdı. Dün yolun ortasında ağlayan kız. Onu gördüğümde çok şaşırdım. Bu okulda mı okuyordu? Ah gerçekten inanılmaz. Belki de onunla yakınlaşabilirim. Tam onu gördüğümde el salıyacaktım ta ki sınıf öğretmeni içeri girene kadar. Bi anda bağırdı;
- Herkes yerine geçsin. Konuşmayı kesin.
Evet çocuklar bugün sizinle lise hayatınızdaki ilk dersi işleyeceğiz. Ama ondan önce birbirimizi tanımamız gerek. Lütfen herkes liste sırasına göre tahtaya çıksın. dedi.Herkes birer birer tahtaya çıkarak kendini tanıtmaya başladı. Herkes adını, kiminle yaşadığını ilerideki hayallerini söylüyordu. Sıra bana gelmişti. Çok heyecanlanmıştım. Şu lanet anksiyetemden dolayı çok zorluk çekiyordum. Derin bir nefes aldım ve tahtaya çıktım.
- Merhaba benim adım Hazel, babamla yaşıyorum. Annemi bir kaza sonucu kaybettik. İleri için henüz bir planım yok ama sanırım istediğim tek bir şey var oda huzur.
Allahım gerçekten inanamıyorum. Kendimi ilk defa adam akıllı tasvir edebildim.
Sırama geri geçtim. Benden sonra hemen o kızıl saçlı kız çıktı tahtaya. Herkes tahtaya çıkan hiç kimseyi dinlememişti aynı şekilde ben de ama bu kızı gerçekten merak ediyordum. Bütün odağımı ona kitledim ve dinlemeye başladım.
-Şey me-merhaba b-ben Gece. Annem ve babamla yaşıyorum. İleri de özgür olmak istiyorum.
Dedi. Yüzünden belliydi iyi bir kız olduğu ama neden bu kadar hüzünlüydü. Bu kızın başına ne geldi de özgür olmak istiyor. Neyse bunu en kısa zamanda öğrenirim. Herkes kendini tanıtıktan sonra teneffüs zili çaldı. Hemen onun olduğu sıraya doğru gitmeye başladım.
- Şey merhaba Gece, Hazel ben. Dediğim anda aniden yerinden kalktı ve...
-Özür dilerim Hazel. Acelem var.
Dedi ve gitti. Nereye yetişmeye çalışıyordu. O kadar çok merak etim ki onu takip etme kararı aldım. Tam sınıfın kapısının önünden çıkacaktım ki bir de ne göreyim. O çocuk. Otobüsteki o mükemmel çocuk. Yanında bir kaç kişi ile gülüşüyor, konuşuyordu. Onu bi anda öle görünce Geceyi takip etme planı aklımdan aniden silindi. Ona baka kaldım. Tam o sırada kafasını çevirdi, göz göze geldik. Daha fazla bakışmamak için hemen kafamı sanki başka bi yere bakıyormuş gibi çevirmeye başladım. Ama o bi anda yanıma geldi. Allah kahretsin. Kesin beni hatırladı. Ne bok yicem ben şimdi. Bana baktı...
- Hey sen o kızsın.
-H-hangi kız?
- Otobüsteki o kız. Az kalsın düşüyordun sonra ben seni...
- Tamam hatırladım! (Bilerek salağa yatmıştım.)
- Daha iyimisin?
- Derken?
- Dizin. Kanıyordu.
- Ah o mu? Şeyy... evet evet daha iyi.
- Sevindim. Caner bu arada ben.
(Ah Canerim niye bu kadar yakışıklısın?!)
- Memnun oldum. Hazel ben de.
- Hazel mi? Ne kadar değişik bir ismin varmış. Ama güzel.
- Evet annem koymuş.
- Anladım...
Konuştuğu çocuklardan biri ona seslendi.
- Gitmem gerek sonra konuşuruz, Hazel.
- Ah peki...
Ya niye gittin hemen ne güzel konuşuyorduk yaa. Ağlıcam. Hayatımda ilk defa duygularım bu kadar sert basmıştı.
Aklıma bir anda Gece geldi. Onu takip edicektim! Unuttum. Hemen Geceyi aramya çıktım. Gittiği yöne doğru gitmeye başladım. Okulun bahçesinin arka taraflarında bi yer vardı. O kadar karanlık ve ısızdı ki, ürpermiştim. Ama korktuğum başıma geldi. Gece de oraya girmişti. Hemen arkasından tedirgin bir şekilde ben gittim. Duvarın arkasına saklandım ve olanlara bakıyordum. Gece ile birlikte bir grup daha vardı; üç kız ve iki tane oğlan. İçlerinden bir kız ona diz çökmesini söyledi. Bir anda şaşırdım bu kancık kimdi ve neden Gece'ye diz çökmesini istedi. O sırada Gece'ye bir şeyler söyledi. Kulaklarımı iyice açtım ve dinledim.
- Eee Gececim yeni bir, sene yeni bir okul daha. Yine beraberiz. Şahsen ben çok mutluyum. Yoksa sen mutsuzmusun?
-H-hayır ben de çok mutluyum.
-Ben de öyle düşünmüştüm.
- Bu yılki görevin yine aynı. İstediğimiz her boku yapmak zorundasın. Yapmazsan neler olacağını zaten çok iyi biliyorsun öyle değil mi?
-E-evet.
-Güzel, o zaman senden ilk isteğim Çetin ile sevişmen çünkü yazık çocuk daha kimseyle sevişmedi.
Çetin bir anda kafasını çevirdi...
- Gerizekalı mısın kızım sen? Ben bu malla yapacağıma hiç yapmam daha iyi. Bir daha böyle şakalar yapma yoksa seni gebertirim.
- Oğlum tamam sakin ol kız şaka yaptı sadece.
- Evet, Doğanay haklı sadece şaka yaptım. Zaten aranızda beni en iyi anlayan bi sevgilim.
- Niye öyle diyorsun Ceyda biz de senin arkadaşlarınız. Bizi de seviyorsun öyle değil mi?
- Ah Esilacım ne demezsin. Siz ikiniz benim en yakın dostlarımsınız.
- Ah cidden mi hiç inandırıcı gelmedi doğrusu.
- Mine kes sesini yaz tatilinde konuşacağın kadar konuştun zaten. Her neyse zil çalcak şimdi sen gidebilirsin Gece.
Ay gerçekten bu salaklar kimdi ve niye Ceyda denilen bu kız bu kadar gaddar bir insan?
Gece ağlayarak koşmaya başladı. Hemen arkasından ben de koşmaya başladım. Sınıfa geldi ve sırasına oturdu. Yanına gidecektim ama onu rahatsız ederim diye korktum. Ve ben de sırama geçtim. Son zil çalmak üzereydi, ilk gününün dersleri nerdeyse bitmişti. Derslerde bütün gün ona bakarak düşündüm. Kimdi bu kız, niye o malların dediğini yapıyordu? Zil çaldı. Herkes evlerine dağılmak üzere otobüs duraklarına yığıldı.
Ben de kendi durağımda otobüsümü beklmeye başladım. Sonra bir anda fark ettim ki hem Gece ile hem de Caner ile aynı otobüs durağında bekliyoruz. Bu gerçekten harika bir fırsattı. Otobüs geldi Caner ayrı yere Gece ayrı bi yere oturmuştu. Hangisinin yanına otursam diye beynimde fırtınalar kopuyordu. Tam Canere bakarken Caner'in arkadaşı geldi ve yanına oturdu. Ben de bu durumda Gece'nin yanına gittim. Yanına oturmak için koltuğun önünde durdum ve koltuğa baktım. Bunu anlamış olacak ki hemen çantasını aldı ve kucağına koydu. Yanına oturdum. Bir süre ona baktım belki beni hatırlar diye. Sonra o da bana baktı ve göz göze geldik. Bi anda...
- Ah sen sınıftaki o kızsın. Hazel.
- Evet, o benim.
-Özür dilerim sana daha sonra dönücektim ama tamamen aklımdan çıkmış.
( Seni anlıyorum o mal kız yüzünden korkmuş olmalısın ki unuttun.)
-Önemli değil. Boşver.
- Sen benle ne konuşacaktın?
- Eee şeyy... Aslında beni sadece bugün görmedin. Dünde gördün.
-Nasıl?
-Dün yolun ortasında ağlıyordun ben de yanına gelip ne olduğunu sormuştum sonra sen de bir anda gitmiştin.
-Haa o mu hatırladım. O kız da sendin evet.
-Eee.. Eğer özel bir şey değilse, neden ağlıyordun?
-Boşver gerçekten bilmek istemezsin. Gereksiz bir konu.
Bir yandan onu dinliyor bir yandan da gözümü Caner den ayırmıyordum.
-Ah peki anladım.
Tebessüm etti. O kadar tatlıydı ki tebessüm edince aynı bir tavşana benziyordu.
Caner'in durağı gelmişti, arkadaşı ile otobüsten indi. Ardından benimde durağım geldi. Gece ile vedalaştık tan sonra otobüsten indim. Akşam film izlerim diye markete uğradım. Alcaklarım aldım, kasaya doğru gittim. Ama bu sefer kasada Edis yoktu. Kasiyerdeki ablayı tanıdığım için sordum...
-Şey dün burda yeni başlayan bir çocuk vardı niye yok?
-Edis'i mi diyorsun kızım? Evet o biraz daha geç geliyor. Burada yarı zamanlı çalışıyo okulundan dolayı.
Bir dakika ne! O çocuk liseli mi? Oha!!!
-Anladım.
Alcaklarımı aldım ve eve gittim. Eve girdiğimde burnum bir anda yemek kokularını aldı. Belli ki babam gelmiş. Aslında geldiğine çok sevindim çünkü; şef olduğu için güzel yemek yapıyordu ve benimde karnım feci şekilde acıktı.
-Gelmişsin kızım. Sana en sevdiğin yemekten yaptım.
-Teşekkürler.
Uzun zaman sonra bana ilk defa kızım demişti. O an çok duygulandım neredeyse ağlıyacaktım. Ama ona olan sinirim hâlâ geçmemişti.
-İlk günün nasıldı? Arkadaş edinebildin mi? Dersler zormuydu?
- Genek olarak iyi geçti işte.
-Anladım. Bu aralar işlerim uzun sürecek o yüzden eve çok fazla gelemeyebilirim. Sana öğrettiğim yemekleri yapabilirsin ya da antrenin üzerine biraz para bıraktım kendine yemek söyleyebilirsin.
Babam bir üniversitenin gastronomi bölümünde hocalık yapıyordu. O yüzden okullar açıldığı için işleri daha uzun sürüyordu.
- Tamam, teşekkürler.
Yemeğimi bitirdikten sonra odama çıktım. Bugün çok fazla ders işlemedik o yüzden ödevim yoktu. Ben de film izlemeye karar verdim. Ama aklımda hâlâ bir soru vardı; Ceyda ve etrafındaki insanlar kimdi ve niye Geceye kötü davranıyorlardı? En saçması ise Gece niye karşılık varmiyordu? Acaba Caner'in hoşlandığı biri varmıdır?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut
Teen FictionLiseye yeni geçen bi genç kızın hikayesi. Annesini trafik kazasında henüz daha yeni kaybetmişti. Babası ile çok iyi anlaşamıyodu. Başladığı okulda hoşuna giden bi çocuk vardı, peki bu çocuk ona karşı bişeyler hissedebiliyormuydu? Ya da okulun zorba...