Mavi yıldız'ın laneti

17 3 2
                                    

Karanlık sessiz bir şekilde kendini belli ediyordu ve bu bazıları için hiç iyi değildi. Bu küçük kasabada fısıltılar dinmek bilmiyor ve rüzgar şiddetle esmeye devam ediyordu. Ben Gece Nil. Bu kasabadaki lanete inanmayan ve bu zamana kadar şans eseri yaşamış biriyim. Gece vakti dışarı çıkmayın,yıldızlar kaybolunca, gökyüzü maviliklerini yitirince ve sonrasında etrafta gölgeler gördüğünüzde ya da bir uğultu duyduğunuzda  kasabadan birinin ya kaybolduğunu ya da bir yaratıkla karşılaştığı söyleniyordu. Bunlar bana masal gelse de bu kasaba için bir lanet ve büyüydü.
Benim gibi buna inanmayanlar ya buradan gitmişti ya da bu kasabada hayatını sürdürmeye devam ediyordu. Ben bir gazeteciydim ve haber değeri olan yerlere gidiyordum. Yaklaşık 3 aydır burada olmama rağmen bir ize rastlamamıştık. Gitmeye karar verdiğimde sanki biri beni burada tutuyordu. Belki de bu lanete ya da büyüye inanmadığım için daha birşeye rastlamamıştım. O yüzden her gece dışarı çıkıyordum ama birşey yoktu. Belki de buradakilerin uydurmasıydı kim bilir...

Ormanın derinliklerinden gelen sesler korkutmuyordu ama geldiğimden beri o kadar derine inmemiştim. Buraya Sarpla gelmiştim ve o inatla burada birşey olduğunu idda ediyordu. Ben ne kadar inanmasam da tabii. Yavaş yavaş sabah oluyordu ve yine bir bok yoktu. Bu durum iyice canımı sıkıyordu. Sarp çadırda uyuya kalmıştı ve kameralar hâlâ devredeydi. Artık benimde ayakata duracak halim olmadığından kendimi uykuya teslim ettim.

Kuşların ötme sesiyle sabah olduğu belliydi. Gün daha yeni doğuyordu. Yanıma baktığımda Sarp yoktu. Çadırı açıp kendime gelmeye çalıştım. Sarp kameralarla ilgileniyordu. Etrafıma baktığımda kasabadakiler'in daha uyanmadığını gördüm. Bu biraz garibime gitmişti çünkü biz kalktığımızda hepsi uyanık olurdu. Sarp beni farketmediği için kasabadakilere bakmaya karar verdim ve adımlarımı Kuzeye doğru çevirdim. Kulaklığı takıp yürümeye başladım. Müziğin ritmine kendimi o kadar kaptırmıştım ki bir an durup nerede olduğuma baktım. Lanet olsun burası neresiydi? Kasabadan nasıl bu kadar uzaklaşmıştım ki ben? Hemen etrafımda gözlerimi gezdirdim. Burası evlerin arka tarafı olmalıydı çünkü önüm direkt ormanlıktı. İlk defa buraya gelmiştim. Bu orman daha büyük ve hava aydınlık olmasına rağmen uç kısmı karanlık ve korkunçtu. Yanımda kamera olmadığı için kendimi riske atmaya gerek yoktu. Arkamı dönüp gitmeye karar vermiştim ki ormanın derinliklerinden bir uğultu duydum.
"Gece,Gece,Gece..."
Adım mı seslenilmişti yoksa delirmişmiydim? Arkamı dönüp ormana baktım. Kuş seslerinden başka birşey yoktu. Daha fazla oyalanmak istemediğim için koşarak geldiğim yönden gittim. Buraya geldiğimden beri ilk defa korkmuştum ve yanlış duymamış olabilirdim. Koşarken bir taşa çarpıp yere düşmem bir olmuştu. Acı içinde kıvranırken önümde Sarp'ı görmeyi beklemiyordum. Endişeli bir şekilde elini bana uzatıyordu. Elinden tutup ayağa kalktım.
:-"Nil ne yapıyorsun sen burada, Manyak mısın kızım sen?
:-"He manyağım. Allahım ya"
:-"Iyi misin?"
:-"Sonunda sormak aklına geldi. İyi değilim."

Bunu dememle gülüp beni kucağına alması aynı anda gerçekleşmişti.
:-"Yürüyebilirim Sarp."
:-"Yürüyebilseydin kucağımda olmazdın Nil."
Susup devam ettik. Bana herkes Nil diyordu çünkü ben öyle istiyordum. Gece ismini bana annem vermiş ve sonrasında bizi terketmiş. Babam da Nil koymuş. Onu gerçekten çok özlemiştim. Burada son 2 ayım kalmıştı. Çok bile durmuştum zaten. Boşu boşuna gelmiştik. Son 60 günde buradan birşey çıkmazdı. Sadece boş söylentiler vardı. Kaybolan kızların aileleri  buradan gitmişti ve asla ulaşamamıştık. Buradaki teyzeler ise çocuklarını evden çıkarmadığı için geldiğimizden beri birşey olduğu yoktu. Buna sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. İnanmak istesem de olmuyordu. Sarp benim aksima anlatılan masallardan çok etkilendiği için şuan İstanbulda olacağımıza hâlâ buradaydık.

Buradan tek başıma gitmek istemediğimden bende şu 2 ay'ın geçmesini bekliyordum. Nihayet kasabaya geldiğimizde beni yere indirdi. Oturacak yer bulduğumda yavaşca oturdum. Baktığımda Sarp yine yoktu. Buz almaya gitmiştir diye onu beklemeye koyuldum. Bir süre sonra elinde buz ve merhemle önüme çömeldi. Ona izin verip sürmesini bekledim. İşi bittikten sonra teşekkür ettim. Kasabadikler bize kahvaltı hazırlamıştı. Onları bekletmek istemediğim için yola koyulduk. Sarp'ın koluna tutuna tutuna yürüdüm. Sarp biraz dalgındı,biraz da yorgun görünüyordu. Bunu sormayı sonraya sakladım.

Güzel bir masa kurulmuştu. Kasabadaki çoğu kişi burada olmamasına rağmen yine kalabalıktı. Yerimize geçip çayların doldurulmasını bekledim. Sarp telefonuyla ilgileniyordu. Yavaşca koluna vurdum.
:-"Neyin var senin?"
:-"Hiç. Sanırım sen haklısın. Haber değeri olabilecek birşey yok burada. 3 ay boşa geçti. Seni dinlemeliydim..."
Ona bu sabah olanlardan bahsetmelimiydim acaba?
:-"Kahvaltımızı yapalım konuşuruz Sarp."
Kahvaltımız gelmişti. Herkes yemeye konulmuştu. Ben de hızlı bir şekilde önümdekileri bitirmiştim. Sarp hâlâ tabağıyla oynuyordu.
Gülşen teyze:-"Ee kızım nasıl gidiyor?"
:-"Haber değerinde birşey yok. Genel olarak soruyorsan iyi geldi köy havası Gülşen teyzecim."
:-"Ee kızım sen inanmıyorsun ki bize."
Sarp:-"Artık bende inanmamaya başladım Gülşen teyze."
:-"Hava kararınca bana gelin çocuklar."
Gülşen teyzeyi onaylayıp çadıra doğru ilerledik. Kameralara bir de ben bakmak istiyordum. Sarp böyle üzgün oldukça moralim bozuluyordu. Ne kadar inanmasamda sabah yaşananları unutamıyordum.

Kameralar normal gözüküyordu. Göze takılan bir değişiklik yoktu. Sarp umutsuz hâlde tekrar benimle izliyordu. Kamera ormanlık alanı çekiyordu şimdi. Biraz daha yaklaştırıp izledim. Sanki bir gölge vardı ama emin değildim. Duraksatıp daha çok yaklaştırdım. Sarp'ta farketmiş olacak ki o da kameraya yaklaştı. Çalılıkların oradan hızla bir gölge geçmişti ve tam geçtiği esnada durdurmuştum. Net değildi asla ama birinin olduğu çok belliydi. Bir hayvan ya da insan değildi. O kadar uzun insan ya da hayvan olamazdı. Akşam vakti olduğu için sadece gölge gibi duruyordu ama kamerayı ilerlettiğimde yok oluyordu. Sarp zafer kazanmış gibi gülüyordu. Onun bu haline ben de güldüm. Evet kameralara bir gölge yakalanmıştı ve korkacağımız yerde gülüyorduk. Hemen diğer kameralara da baktık. Gözlerim ağrımaya başladığında Sarp devreye girdi. Ben kendimi çadıra atıp uyumayı denedim. Nihayet gözlerimi kapatmayı başarmıştım...

İLK BÜYÜLÜ KÂBUS

Gözlerimi açtığımda yine o ormanın karşısındaydım. Arkamı asla dönemiyordum ve hareket edemiyordum. Bir kuvvet beni ormanın içine doğru çekmeye başladığında sanki ruhum bedenimi terk etmişti. İsmim yine aynı sakinlikte ve bir nota şeklinde söyleniyordu. Bu kesinlikle bir erkek sesiydi. Sesi kulaklarımda dolaşmasına rağmen net anlayamıyordum sesini. Ben ormanın içine girdikçe ses daha çok yaklaşıyordu. Rüzgar tenimde dolaşıyor,saçlarım uçuşuyor ve ellerim üşüyordu. Arkamdan gelen nefes sesiyle sıçradım. Arkamı dönemiyordum ve bu beni daha çok sinirlendiriyordu. Adım sesleri daha çok beni esir ediyordu. Bir korku aradım ama yoktu. Kanımda dolaşan deli cesareti ve inip kalkan göğüs kafesimle öylece onun kendini bana göstermesini bekliyordum. O da bunu inatla yapmıyor ve nefesini oldukça bana yakın tutuyordu. Artık nefesimi tutmuştum. Bir eli yavaşça yanağımda dolaştı. Eli benim aksima sıcacıktı ve hareketleri oldukça yavaştı. Eli yanağımdan belime kadar geldi ve bu titrememe sebep oldu. Hafif erkeksi gülme sesini işittim.
:-"Dünyama hoşgeldin Cadı."

Soluk soluğa uyanmıştım resmen. Bu iğrenç bir kabustu. Çadırı açıp nefes almaya çalıştım. Yerdeki suyu alıp kafama diktim. Hâlâ kendimde değildim. O sıcak nefesi ensemde hissediyordum. O dokunuşu,fısıltışı...
Elimi yüzümü yıkayıp oturdum. Hava kararmıştı. Kim bilir ne kadar uyumuştum ben öyle. En son sabahtı. Sarp bir anda önümde dikilince ağzımdan çıkan küfüre engel olamadım.
:-"Öyle bir anda çıkılır mı insanin önüne? Kalp var bende aptal."
:-"Sakin ol Nil. Seni uyandırmaya çalıştım sayıklıyordun. Bende hava alim dedim. Uyanmışsın nihayet. Korkutmak istememiştim."
:-"Tamam. Ne sayıklıyordum peki."
:-"Hatırlamıyorum daha çok mırıldanıyordun. Ellerin buz gibiydi zaten. Üstün açık yatma."
:-"Tamam. Gidiyor muyuz?"
:-"Nereye?"
:-"Sarp unuttum deme bana. Gülşen teyze bizi bekliyor ya!"
:-"Tamam sakin ol. Gidelim hadi."

Size Gece'nin yaşadıkları birer yanılgı mı yoksa onunla uğraşmak isteyen biri mi var?

Peki gece bunları Sarp'a anlatacak mı?

Peki bu kasabada ki laneti ve büyüyü görebilecek mi?

Yıldıza basarsanız sevinirim. Öpüldünüzz💋💋💋

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 01, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gece'nin KuzeyiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin