'Tene ılık rüzgar deye, boy boylanmalıdır.
Aşk olunup meşk içinde Türk soyu soylanmalıdır'Tomris yüzünde sert rüzgarı hissetmişti.Kumaş kırışma sesleri duydu ama göz kapakları ağırdı sanki demir gibi bir türlü açılmayı reddedip durdu.
-BEN KOSKOCA BAŞBUĞUMU BU YÜZDEN GÖNDERDİM!
Diye bağırdı karanlığın içinden sertçe adam.
Tomris tanımadığı ses karşısında tepki veremedi zaten gözlerini de açamıyordu ya.
-Başçıl sen-
-Size onu uyanık getirin dedim,zorla değil kendi rızasıyla!
-Biz bilmiyoruz bizi tanımadı bile!
Diye kabardı çok önceden duyduğu artık tanıdık olan kadın sesi.
-Nasıl?Diye fısıldadı adının başçıl olduğunu duyduğu adam.
Şimdi ayak sesleri duyuyordu.
Sahi ne kadar rahattı burası her neresiyse.
Yavaşça üstüne biri eğilmişti sıcacık bir nefes hisseder gibi oldu.
Sonra da bir ses duyuldu:
-Unuttu mu...beni unuttun mu?
Sesi
Bu ses de ona hem tanıdık hem yabancıydı şimdi.
Sanki biliyordu çok yakından tanıyordu ama uykusunun içinde ayırt edemiyordu acaba kafasını çok mu sert vurmuştu?
İyi de o düşmemişti ki!
-ÇIKIN!
Diye bağırdı itaatkar ses.
Tomris korkuyordu şimdi hem de çok korkuyordu.Adam yavaşça yanına eğildi ve onu öptü:
-Artık gözlerini açabilirsin.
Birden o açmakta zorlandığı gözleri açılıverdi.
Ve karşısında tertemiz de olsa sol yanağı çizik bir yüz,çekik açık kahve gözler ile ona bakan adamla onu karşı karşıya bıraktı.Korkarak geri çekilen Tomris gözlerini adamdan hiç ayırmadı.
-Akça'm bilir mi beni?
Tomris olanları anlamıyordu.Boğazı kupkuruydu ama konuştu:
-Beni buraya nasıl getirtirsin,bu insan kaçırmak!Bağıramamıştı bile.
Adamın yüzündeki değişimi izledi.
-Kaçırmak?
-Son söylediğimi tekrar edince masum olmuyorsun.
-...
-Fidye mi istiyorsunuz?... iyi de bizim paramız yok zaten,o zaman dalga geçeceksiniz ha ha güldük tamam kameraya, nereye bakıyorum?Adam elini yavaşça kadının saçına sürdü ama şaşkındı.
Tomris kendini geri çekti.
Temiz mi pis mi belli değil bir de ona niye dokunuyordu?
Neredeydi şuradan çıkarsa koşup uzaklaşırsa acaba polis bulur muydu?
O kadar insan varken bu piyango da ona çıkmıştı.-Akça..sen hatırlamıyormusun?
Tomris şaşırdı:
-Neyi,sen ne diyorsun be adam seni daha önce görmedim ki!
-Tengri korusun.Birden adamın gözlerinden bir endişe bulutu geçtiğine şahit oldu.
-Sen iyi değilsin.
-GÖK ALP GEL HELE!
Karşısında oturan adama baktı Tomris.
Ne oluyordu?
Ve bu adam sürekli neden bağırıyordu?
İçeri hafif eğilerek bir adam girdi.Gözleri mavi boyu kısa:
-Buyurun Başçıl'ım.
Başçıl Tomris'e yan gözle baktı.Yavaşça süzdü sonra gözleri sanki buğulanmıştı.
Yada Tomris öyle sandı,sonuçta kim birini kaçırıp sonra haline ağlardı?Tabi bir manyaksa ayrı.
Gerçi Tomris bunu bilmiyordu bile.Birden düşüncelerinden sıyrılınca o da Başçıl'a baktı.
Başçıl hemen Alp'e döndü:
-Kızık'lara haber sal onlara bir şaman göndermelerini söyle.
-Ama bizim Kathunumuz,o şaman değil mi biz niye şaman isteriz daha?
Dedi Alp kendini tutamayıp.
Başçıl kaşlarını sertçe çattı.
-Sana ne dediysem onu yap hemen gidilsin yarına varmaz getirin.Adam koştur koştur çıktı oradan.
Başçıl Tomris'e döndü.
-İyi edeceğiz seni tengriye yemin olsun her şeyi feda ederim.
-NE İYİ OLMASI YA BIRAKIN BENİ GİDEYİM NE OLUR!
-Olmaaaz!
Adam bu sefer bir kadını çağırttı.
-Alın Akça'mı götürün,güzelce süsleyin koku sürünsün güzelce yatacak gösterin biraz dinlensin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şaman
RomanceAşk nedir? İnsanların çokça açıklama getirdiği bu kelime onun için bir anlam ifade etmiyordu. -Şimdi sen Tarih okudun ya mesela... -Evet? -Bu senin hayatına ne kattı? Karşıdaki adamdan duyduğu soru onu afallatmıştı. -Yada şunu sorayım...niçin tarih...