Bir adım daha yakın, daha da yakın... Kalp atışlarım hızlanıyor, renkler daha da canlanıyor, sözler veriliyor ve düşmekten korkarken cesaret edip seni seviyorum en derin kuyuya düşeceğimden habersiz. Tek başına orada duruyorsun herkes sana hayran bir şekilde bakıyor çünkü sen kusursuzsun. Eski İngiliz filmlerinden çıkmış o kusursuz adamsın bu yüzden bütün şüphelerim dağılıyor çünkü bu sensin. Sen herkesin sevdiğisin. Sana bakıyorum sarı saçlarının rüzgarda nasıl altın başaklara dönüştüğünü izliyorum, mavi okyanus gözlerin beni içlerinde boğuyor adeta, tenin aydan bile beyaz pamuklardan bile yumuşak, sesin bir şiir gibi akıp gidiyor kulaklarımda, bütün nezaketin ve içten tavırlarının bizi bu ana getireceğinden habersiz hayranım sana ama işte zamanı geldi bütün güzelliğinle sana aşık oldum. Bütün korkularımdan sıyrılıp cesur oldum çünkü senin için cesur olmam gerekirdi. Hiçbir şeyin seni benden almasına izin vermezdim çünkü sen ökse otlarının olduğu dünyada açan bir güldün ben ise ökse otlarından korunmaya çalışan bir nergistim. Elbette ki seni bulacaktım, elbette ki ne kadar zor ve imkansız olursa olsun seni sevecektim çünkü sen sevilmeye layık kişiydin. Sen sevilecek en doğru kişiydin. Önümde duruyorsun belki de benden kilometrelerce uzaktasın ama tam önümdesin işte. Her şey bizi bu ana getirdi. Sana olan aşkım sadece sana olan hayranlığımla kalmadı seni korumak istedim, aslında asit yağmuru olan sahte güneşlerden, sahte gülüşlerden, sahte sevgilerden çünkü sen benim hâlâ çocuk ruhlu nazik, saf adamımdın. Seni hem bir anne şefkatiyle hem de büyük bir hayranlıkla seviyordum. Seni tüm dünyadan korumak isterdim çünkü sen her zaman bu dünya için fazla iyiydin ve onlar senin iyi niyetini hiçbir zaman hak etmediler. Bu yüzden eğer elimde olsaydı seni kimsenin ulaşamayacağı bir yere kitlerdim ve bir daha kimsenin o güzel okyanus mavisi gözlerinden yaşlarının akmasına izin vermezdim, kimse sana bir daha zarar veremezdi, güzel gülüşün hiçbir zaman solmazdı. Sen daha küçük gülken ve yeni yeni açmaya başlarken hep yalnızmışsın seni yalnız bırakmışlar belki onlardan daha güzel daha parlak olduğun için belki de ışıltından rahatsız oldukları için ya da senin ışığını göremeyecek kadar körlerdi. Keşke o zamanlarda seninle tanışsaydık yalnız kalmana, üzülmene hiçbir zaman izin vermezdim benimle beraber ışığını daha çok yayardın sanki mümkünmüş gibi daha da çok parlardın. Tek kalmana asla izin vermezdim sana bunları yapmalarına asla izin vermezdim. Eminim senin yaprakların iyice açılmaya başladığında ve ışıltın yavaş yavaş fark edilmeye başladığında senin ışıltından faydalanmadıkları için lanet okumuşlardır kendilerine. Neden senden faydalanmadıklarını düşünüp durup kendilerini yemişlerdir çünkü onlar ökse otları, onlar ancak başka birinin yaşamından beslenerek yaşayabilirler, başka yaşamlar olmadan onlar her zaman bir hiçlerdir. Sen ise onlar için mükemmel bir yaşam pınarısın, doya doya içebilecekleri kocaman bir yaşam pınarı. Ben de o pınardan bir kere içtim susuzluğumu dindirdi, ardından içtiğim hiçbir su senin pınarının suyu gibi gelmedi senin pınarının suyu hem susuzluğumu dindirip hem de beni susuzlukla imtihan etti. O pınardan bir kere su içen ömrü boyunca susuzlukla sınanır çünkü o pınarın suyunun tadı bambaşkadır. Sen her zaman en özel ve en güzel oldun. En güzel şarkılarımda şiirlerimde hep sen vardın. Sen, seni sevmenin nasıl bir şey olduğunu hiçbir zaman bilmedin, sana umutsuzca aşık olmanın çaresizliğini hiçbir zaman yaşamadın, her gece senin hayalini kurmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun, seni her seferinde hayranlıkla izlemenin nasıl bir his olduğunu bilmiyorsun. Sadece bilmiyorsun. Ne beni ne de aşkımı biliyorsun. Birileri benim hayalimi yaşarken sana kabusu yaşatıyor bu yüzden gece yarılarından nefret ediyorum çünkü bu düşüncelerim en çok o zamanlarda aklıma akın ediyor. Gece yarısı yağan yağmurdan da nefret ediyorum çünkü senin ışığını görmeme engel oluyor, senin ışığını bastırmaya çalışıyor. Önceden geceleri severdim çünkü sen hem Güneş'im hem de Ay'ımdın ama şimdi sen benim aşkımı bilmiyorsun ve ben gece yarısı yağan bir yağmur yüzünden ıslanıyorum aslında gözyaşlarım yağmur olup akmış gibi. Hayır, gözyaşlarım yağmur olup akmış olsa bile bu gece yarısı yağmurları bana ait değil ve onları hiçbir zaman sevmedim tıpkı gece yarısı yağmurunun seni hiçbir zaman sevmemesi gibi çünkü sadece beni değil aynı zamanda seni de ıslattı. İkimiz de bitmişiz ikimiz de tükenmişiz artık bundan. Ben senin beni tanımamandan yoruldum sen ise kendi derdinle başbaşasın. Ne sana yardım edebiliyorum ne sana gelebiliyorum senden çok uzaktayım ve benim için sorun olmayan bu kilometreler beni öldürmeye başlıyor. Konu senin zarar görmen olunca seni sadece uzaktan izlemem yeterli gelmiyor bana bir şeyler yapmak istiyorum, seni kurtarmak istiyorum, her zaman mutlu olmanı istiyorum çünkü sen bunları en çok hak edensin. Bunları yüzüne haykırmayı isterdim, senin sevilmeye ne kadar layık olduğunu, içinle ve dışınla ne kadar güzel olduğunu, tamamen eşsiz bir kalbin olduğunu, seni bütün çocukluklarınla sevdiğimi... Eğer seninle karşılaşma şansımız olsaydı hepsini yüzüne söylemek isterdim, ne kadar değerli olduğunu ve aşkımı bilmeni isterdim. Bir gün sana attığım mesajın en azından beni tanımana vesile olacağını hiçbir zaman bilemezdim. Sana yakın olmamı sağlayacağını hiçbir zaman bilemezdim ama bak bütün bunlar gerçekleşti ve şuan senin yanındayım sen ve ben ikimiz yalnızız, karşımdasın ve ben karşı karşıya olsaydık heyecanımdan bayılacağımı düşündüğüm o mükemmel okyanus mavisi gözlerine bakıyorum; sen ise şiirimsi sesinle benimle konuşuyorsun, ismimi söylüyorsun, kimse bu ismi senin kadar güzel söyleyemezdi. Her şeye rağmen buradayız karşı karşıya, kilometreleri yendim ve karşındayım ama senin hâlâ bilmediğin onca şey var. Bildiğin onca şey arasından bir tek benim sana olan aşkımı hâlâ bilmiyorsun. Bunu senden saklıyorum oysaki bir zamanlar karşında olsam bütün bunları yüzüne haykıracağımı söylemiştim ama yapamıyorum. Yapamam çünkü sen bana bir başkasına evlenme teklifi edeceğini söylüyorsun, heyecanını benimle paylaşıyorsun çünkü bana güveniyorsun ve ben senin güvenini boşa çıkaramam seni asla üzemem o yüzden ona nasıl evlenme teklifi edeceğinin planını dinliyorum. Onun yerinde olmak için her şeyimi verirdim ama o bunun kıymetini hiçbir zaman anlamadı. O, senin onu sevmenin ne kadar özel bir şey olduğunu hiçbir zaman anlamadı ve bunun değerini hiçbir zaman bilmedi ama sen bütün bunlara rağmen onu seviyorsun ve evlenmeyi düşünüyorsun ben ise sesimdeki titremeyi, gözlerimdeki yaşları, boğazımdaki yumruyu ve ciğerlerimin yanmasını sana fark ettirmemeye çalışıyorum senin yanında güçlü kalmaya çalışıyorum çünkü sen hassas adamsın eğer senin için üzüldüğümü görürsen kendini yer bitirirsin ve ben senin üzüldüğünü görmek istemiyorum çünkü bu benim için bir yıkım olur. Senin yanından ayrıldığım andan itibaren kendimi kaybedeceğimi biliyorum ama senin yanında gülüyorum, anlattıklarına gülümsüyorum. Bana ona olan aşkını anlatırken gülümsüyorum sanki bu benim kalbime zehirli hançerleri saplamıyormuşçasına gülümsüyorum sana. Gözlerinin içi gülüyor mutlu olduğun için mutluyum ama neden benimle mutlu değilsin? Neden beni görmedin? Sonunda imkansız olan sen ile buluşmuşken neden seni başkasıyla izliyorum. Kilometrelerce uzakken bile şuan olduğundan daha yakındın bana asıl şimdi imkansız oluyorsun benim için. Neden görmedin beni neden duymadın sevgi dolu sözlerimi? Sana olan bakışlarımdan nasıl anlamazsın sana olan aşkımı yoksa sen de ona o kadar sarhoşça aşıksın ki o yüzden mi göremiyorsun benim aşkımı? Neden fark etmiyorsun beni onu bu kadar özel ve vazgeçilmez kılan ne? Seni mahvetmesi mi? Ben bunları düşünürken konuşmamız bitiyor ve oradan ayrılıyoruz. Ayrıldığımız andan itibaren gözyaşlarımda mı yoksa senin okyanus mavisi gözlerinden mi boğuldumu anlayamıyorum oysaki önceden sadece senin okyanus mavisi gözlerinden boğulurdum ve bu benim için o kadar büyük bir sıkıntı olmazdı çünkü seni sevmenin böyle bir şey olduğunu biliyordum ve bunu bilerek her şeyi kabul ederek seni sevmiştim. Aşkın güzel yanlarının yanında acısıyla da beraber sevmek olduğunu kabul ederek sevmiştim. Ve şimdi sen benden çok uzaktasın hiçbir zaman ulaşamayacağım kadar uzaktasın. Tek istediğim sensin ve bir tek seni alamıyorum. Aşk bu muydu aşk acı çekmek miydi? Aşk uğruna her şeyi yapabileceğim adamı böylesine kaybetmek miydi? Aşk seninle yaşarken seni kaybettiğimde ölmekten beter olmak mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Old British Movie
Short StoryHe was the big Metropol, I was the small-town girl who is in love with a big star. Ofcourse we were lose, actually I lose.