Bütün bir hayatım boyunca senin yaşamına peri masalını getirmeyi bekledim ve bunun uğruna anlamsız bir fantezide yıllar boyu yaşadım. Mutlu değilim, iyi hissetmiyorum, kırılmış ve terk edilmiş bir haldeyim. Seninle hiçbir zaman bir "aşk" yaşamadık sadece ben seni sevdim ve bu öylece kaldı. Sen hiçbir zaman ne yaşadığımı veya ne hissettiğimi bilmedin. Herkes sana olan aşkımın farkındayken bütün bir dünya bunu biliyorken bir tek sen bilmiyorsun, bilmesi gereken tek kişi harici herkes bunun farkında. Herkes sana olan aşkıma saygı duyuyor, bu kadar büyük ve saf bir sevgiyle sevmeme herkes hayran kalıyor sen ise ona hayran kalıyorsun. Her zaman tek istediğim kişi sendin ve anlıyorum ki dilek dilerken dileklerimizi daha açık bir şekilde belirtmeliymişiz evet sonunda buradasın aramızda o iğrenç kilometreler artık yok seni istedim ve geldin ama sana sahip değilim, sen bana ait değilsin. Ne kalbin ne de aklın bana ait senin tek düşünebildiğin kişi o ve ben o değilim asla da olamayacağım. En başta zaten seni asla onun yaptığı gibi kırıp üzmeyeceğim için o olamayacağım ikincisinde de beni asla onu sevdiğin gibi sevmeyeceğin için...
Bütün bunları kağıda döküyorum çünkü sana asla söyleyemiyorum ve sanırım asla da söyleyemeyeceğim çünkü onu bana anlatırken gözlerinin içi gülüyordu, gözlerinin içi pırıl pırıl parlıyordu tıpkı benim gözlerimin sana bakarken parladıkları gibi. Kağıda geçirmek acımı bir gram azaltmıyor ama en azından dert yanabiliyorum. Sadece bir şey sormak istiyorum sana ama bunu asla yüzüne soramayacağımı da biliyorum çünkü alacağım cevaptan çok korkuyorum ve hiçbir zaman da sormaya cesaretim olmayacak o yüzden kağıtta kalacak bütün sorularım. Onu gerçekten bu kadar mı çok seviyorsun? Benim sana olan sevgim gibi mi seviyorsun üstelik o seni hiç sevmezken, değer verip umursamazken... Onu bir sır gibi kapalı tutuyorsun sanki pandoranın kutusu açılacakmış ve açıldığında o zarar görecekmiş gibi. Ona sanki hayatında gördüğün en kırılgan şeymiş gibi davranıyorsun ama ben burada gözünün önünde çatır çatır kırılıyorum eğer bana biraz yaklaşsaydın kalbimin kırılma seslerini duyabilirdin. Gerçi, senin dışında herkes duyuyor bu sesleri. Yine senin dışında herkes farkında her şeyin. Ve sen benim mukkemmel adamım hiçbir şeyin farkında değilsin sadece kendi yaptığın hayat planının hayaliyle çok mutlusun şu anda. Ben ise ölüyorum, ölüyorum görmüyorsun ve görmeni de istemiyorum. Onunla değil benimle mutlu olmanı tercih ederim ama üzülmeni asla istemem bu yüzden susuyorum bu yüzden benim canımı be kadar yaktığını bilmeni istemiyorum, ciğerlerim yanıyor, gözyaşlarım bir nehir gibi akıyor, midem bulanıyor, ateşim çıkıyor, ellerim titriyor adeta hasta oldum. Bu en kötü hastalıktan bile beter bir şey çünkü çaresi yok. İlacı var ama ilacı bana ait değil o ilacı asla kullanamam ve o ilacı kullanamazsam da sonunda ölüm var benim için. Her gün ölüyorum, senden ayrı olduğum her gün her dakika ölüyorum ve artık sen benden tamamen uzaksın artık hiçbir şans yok artık tamamen imkansızsın. Böyle olmak zorunda mıydı ki keşke benden hep kilometreler boyu uzakta olsaydın ben yine seni görememenin acısını çekseydim de onunla olmasaydın. Onu anlatırken gözlerinin içinin güldüğünü görmeseydim. Yanlış anlama seni yüzyüze görmek, seninle konuşabilmek hayatımda yaşayabileceğim en iyi deneyimdi ama sadece bazı şeylerin bu şekilde olmasına katlanamıyorum. Babam halimi gördükçe çok üzülüyor yemeden içmeden kesildim hiçbir şey yemiyorum sadece ağlıyorum ve başka bir şey yapmıyorum. En son hiçbir şey yiyip içmediğimden kan değerlerim iyice düştüğü için babam bana serum bağlattırdı sanırım bundan sonraki süreçte besleneceğim tek şey o olacak. Babamı bu şekilde üzmek istemezdim ama yapabileceğim bir şey yok. Biricik kızını bu halde bu kadar bitik görmesini istemezdim ama yapabileceğim bir şey yok. İşte tam olarak da bu yüzden bu hallerimi görmemen için asla öğrenemeyeceksin. Eğer bütün bunları bilseydin her şey için kendini suçlar ve bütün bir yaşamını kendine zehir ederdin ve ben sana bunu yapamam. Senin ne kadar iyi niyetli ve saf bir adam olduğunu biliyorum o yüzden yaşamını kendine zehir etmene razı gelemem o yüzden bırak benim yaşamım bana zehir olsun. Bırak beni hem yaşatan hem öldüren ol, bırak hem zehrim hem de o zehri iyileştirebilecek ama hiçbir zaman gelmeyecek olan o panzehrim ol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Old British Movie
Short StoryHe was the big Metropol, I was the small-town girl who is in love with a big star. Ofcourse we were lose, actually I lose.