Oy ve yorumm 🦈
Yeni evinde ilk gününe uyanan Jisung, kıyafetlerini değiştiriyordu. Altını soymuş ve eşofmanını eline almıştı.
"Yemek yemeye gelmek ister misin?" Sertçe açılan kapısıyla yerinden sekerken mor saçlı gülümseyerek ona bakmıştı.
Özel alanının istila edildiğini hissettiğinde giymekle uğraştığı eşofmanını tamamen çekerek çıplak bacaklarını kapatmıştı. Gözleri Know'a sinirli bir şekilde baksa da gülümsedi. Şimdiden araları bozamazdı.
"Olur. Aksi takdirde açlıktan ölebilirim zaten."
"Tamam gel yardım et o zaman." Know onu onaylayıp geldiği yönden dönmüş ve aşağıya inmişti. Jisung gözlerini kırpıştırırken olduğu yerden kalkmış ve beyaz terliklerini giyerek onu takip etmişti.
Mutfağa gidiş yolundaydı fakat salondaki televizyondan maç sesleri geliyordu. Jisung adımlarını duraklattığında kapıdan içerideki iki bedene bakmıştı.
"Ya, bırak!"
Açık saçlı olan kardeşini boyun kilidine almış ve sıkıştırmıştı. Jisung, daha yeni gördüğü çocuğun çırpınışlarını şaşkınlıkla izlemeye başlamıştı.
"Nereye gittin yine?"
"Ya söylemek zorunda mıyım! Hem süren doldu, bırak işte!"
"Seni istersem sabaha kadar böyle tutarım Minho." Elleri arasındaki çocuğu gülerek daha sert sıktığında Jisung endişe ederek adımlarını içeri atmıştı.
"Şimdi söyle, neredeydin?" Minho bağırmak için ağzını aralamıştı ki kapı girişinden kendine endişeli bir şekilde bakan bedeni gördüğünde durmuştu. Rhino da kardeşinin baktığı tarafa baktığında gülüşünü söndürmüştü. Kardeşini yavaşça bıraktığında Minho hızla kolunun altından kaçıp öksürmüş ve ayağa kalkmıştı.
Jisung ortamı anlamaya çalışırken Rhino bakışlarını televizyona sabitlemişti.
"Telefonu uzatsana Minho." Minho üstünü başını düzeltmiş, ardından boğuştuğu kardeşine istediğini uzatmıştı. Gözleri Jisung'a döndüğünde yavaşça eğilmiş ve hiç konuşmadan selam vermişti. Jisung da ona aynı şekilde karşılık vermişti.
"Lan yemek yandı! Jisung, gelsene şuraya!" Know'un sesli bağırışı Jisung'u yerinden hareketlendirirken adımlarını mutfağa götürdü ve hemen ocaktaki tencerenin içindeki yumurtalı ıspanağı karıştırmaya başladı. Know 'tch tch' demiş, ardından Jisung'u azarlamak ister gibi poposuna vurup işine devam etmişti.
Jisung buna alışık olmadığı için kaşlarını çattığında ise mor saçlı suratına 'ne?' der gibi bakmış ve gülümsemişti.
----
Sofraya oturan 4 kişi de önlerindeki tabaklara bakıyordu.
Know, son tabağı Jisung'un önüne yerleştirmiş ve sandalyesine oturmuştu.
"Birbirimize alışırız umarım." Gülümseyerek elini Jisung'a uzattığında Jisung minik bir gülücükle yanıt vermiş ve mor saçlının elini sıkmıştı. Ardından çok beklemeden yemeklerini yemeye başladılar.
Jisung, bu üçüzlerde gözlerini gezdirdi. Pekala, tipleri aynıydı fakat vibeları? Tamamen farklıydı.
Öncelikle;
Know. Yemeğine odaklanmış ve şu an kimseyi umursamıyor gibi yiyordu. Ayrıca garip yiyordu ve sürekli temas halinde bulunmaya çalışıyordu, garipti. Saçları patlıcan gibi mordu ve yumuşak gözüküyordu. Hafif dalgaları vardı ve çocuğun yakışıklı yüzünü tatlı gösteriyordu. Kıyafetleri ise nedense bir evde giyilmelik değil de, barlarda takılırken giyilmelik gibiydi. Belki de evde dışarıdan geldiği kıyafetleriyle duruyordu, çok ses etmedi. Kulağındaki zincirli küpesi ise oldukça ilgi çekiciydi.
Kendi kişiliği ise ortadaydı, belli ki özel alan saygısı yoktu ve kendi halinde takılıp eğlenen bir gençti.Rhino ise çok sert duruyordu. Yemeği yavaş yiyordu fakat en hızlı bitiren de oydu. Bakışları yemek yerken bile ciddiydi. Mafya mıydı bu adam neydi de böyle korkunçtu? Kıyafetleri siyah ve tarzdı. Parmaklarındaki yüzükler ve belirgin damarları ilgi çekiciydi. Yemeği her yediğinde boynunda belirgin bir hareketlilik oluşuyordu ve fazlaca çekiciydi. Jisung bir süre bunu seyretmişti hatta. Saçları sarımsı, altınımsı bir renkti. Sanki jöle sürülmüş gibi belirli bir şekilde duruyordu. Kişiliğine gelecek olursak, Jisung daha bunu çözememişti. Sadece kardeşlerin en büyüğü olduğu için onlardan daha baskın ve olgun olduğunu düşündü.
Ve sonuncu olarak Minho. Bacaklarını birbirine bastırmış, utanmış gözüküyordu. Abilerinin ortasında mazlum yavru kedi gibi duruyor ve yemeğiyle oynuyordu. Gözlerini asla önünden kaldırmıyordu. Jisung bu çocuğun tatlı olduğunu düşünüyordu. Utangaç tavırları vardı ve sanki gergindi. Yeni insanlara alışmakta zorlanan çocuk örneğiydi. Üstünde mavi bir kazak vardı ve kar tanesi kolyesi vardı. Dudağındaki parlatıcı Jisung'un ilgisini çekmişti ve dolgun dudaklarına bakmıştı. Diğerlerine göre tarzdan çok ev hali takılıyordu.
Tanımaya çalıştığı üç kardeş de iyi gibi gözüküyordu. En kolay gözlemden bakacak olursak, Rhino'nun yanağındaki küçük iz dışında hiçbirinin suratında yara izi yoktu. Kavgaya çok karışmayan yakışıklı adamlar olduğunu düşünmüştü.
Biraz daha gözlem sonrası önündekini yiyip karnını doyurma kararı almıştı. Alışması zor olabilirdi fakat yine de farklı kişilikler onun için iyi olabilirdi. Rhino'yu bilemiyordu fakat Know ve Minho ile anlaşabilirdi belki. Sadece Know'un hareketlerine alışmalı ve Minho'nun utangaçlığını çözmeliydi.
----
Akşam yemeği sonrası herkes odalarına dağılmıştı. Jisung, ilk günün normal geçtiğini düşünüyordu. Korku veya hayatta kalma oyunlarında da ilk gün stabil olurdu zaten.
Yumuşak yatağa başını yaslayıp kollarını da altında birleştirmişti. Tavanı izlemeye başlamıştı.
"Özlerinde iyi insanlardır bence." Kendi kendini onaylamıştı ve gülümsemişti.
"Şansımı çok seviyorum." Yatağında dönmüş, yorganı üstüne tam çekerek masa ışığını söndürmüştü. Rahattı ve mutlu hissediyordu.
Bu fic için aklıma olay gelse çok güzel kurgu olur aslında...
İlk bölüme birkaç uyarı ekledim, bakmayı unutmayın 🦈
![](https://img.wattpad.com/cover/345089288-288-k624722.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'palorite' -Rhinowhosung
FanfictionKalabileceği kiralık bir ev arayan Jisung, üçüz kardeşlerin evini bulur.