Üzücü son muydu yoksa kader mi?

12 0 0
                                    

Selaam nasılsınızz? İkinci bölümle geldim umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur, oylayıp yorum yapmayı unutmayıın.

Felix sınıfa çıktığında yorgundu ve ıslanmıştı. Üşüdüğünü hissetmişti, sıraya gidip kafasını koydu uyuma isteğiyle fakat bir anda yanına oturan kişiyle şaşkına dönmüştü. O gerçekten "güzel" kelimesinin anlamı olan çocuk. "Hyunjin." oturuvermişti yanına. Felix dönüp açıklama beklediği sırada hoca sınıfa girdi. Sabah konuşmasını yaptığı sırada sınıflarına yeni gelen ve Felix'in yanına oturan güzel çocuğu tanıtmayı ihmal etmemişti. Öğretmen ani bir istekle Hyunjin'in  sağ tarafta oturan kızın yanına geçmesini istemişti. Felix bu istek üzerine konuşmadan kafasını koyup tekrar uyumaya başlayınca Hyunjin ise Felixe bakıp öğretmeninin söylediği yere geçmişti. Felix uykuya dalmıştı ve zilin çaldığı sırada sınıftaki sese uyanıp neler olduğunu kontrol etmek için kafasını kaldırdığında Hyunjin, yanına oturduğu kız ve Hyunjinin sevgilisi sesli tartışmaya girmişlerdi. Nedense bu aşk üçgenini görünce gülmeye başlamıştı çünkü kızın bakışlarından bile ondan hoşlanmaya başladığı belli oluyordu. Gülmeye başladığında Hyunjin bir saniyeliğine de olsa Felix'in gülümsemesine bakakalmıştı. Hyunjin rüyadan uyanmış gibi olduğunda ise konuşmaya başlamıştı. "Kızlar yeter konu çok uzadı." demişti ve sevgilisini kolundan tutup beraber dışarı çıkmışlardı. Felix ise kantine gitmişti.  Aldığı kahve ile dışarı çıkmıştı. Derse girmeyi düşünmüyordu sadece oturup yağmuru izlemek  istiyordu, kafasını meşgul eden şeyler artık ona acı vermeye başlıyordu.

                                                  *Hyunjin*

Yanındaki kız ile beraber sınıflarına çıkmışlardı fakat ayrı sınıflara düşüyorlardı ve Hyunjin okula yeni yeni gelmeye başlıyordu aslında dönem ortasında kaydını yaptırmış olsa bile bazı nedenlerden dolayı ancak şuan gidebiliyordu. Sınıfını aradı ve buldu. Gördükleri karşısında şaşırmıştı çünkü o sokakta iki defa karşılaştığı fakat adını dahil bilmediği çocuk orada sessizce kafasını sıraya gömmüş uyuyordu. Sınıfa çok göz gezdirmeden ani cesaretle uyuyan çocuğun yanına gitti, oturdu çantasın yerleştirirken çocuk o meleğe benzeyen ama bir hayli uykulu görünen yüzü ile Hyunjine bakıyordu. Hyunjin ona döndü tam konuşacakken öğretmen girmişti sınıfa. Beraber oturmaları onları yakınlaştıracağını düşünüyordu Hyunjin. Fakat daha bir kelime bile konuşmamışlardı. Sanki gözleri birbirlerine bakarken konuşuyor sohbet ediyordu ikisi de bunun farkındaydı ama tek kelime bile etmemişlerdi. Hoca sırada Hyunjini tanıttı ve bir kızın yanına geçmesini istedi. İçinden küfür eden Hyunjin çocuğa baktı, çocuk ise kafasını tekrardan koymuştu sıraya. Asosyel sanırım diye geçirdi içinden. Ders geçti bu sırada yoklama alındığı sırada çocuğun isminin "Lee Felix" olduğunu öğrendi. Pek arkadaşı yok gibiydi. Çok zıtlardı, Hyunjin sosyal ve samimi biriydi, Felix ise asosyeldi. Nasıl anlaşacaklarını düşünerek geçirdi dersi Hyunjin, ara sıra yanında oturan kıza da laf yetiştirmeyi ihmal etmiyordu. Tenefüs olmuştu tam ayağa kalkıp Felix'in yanına gidecekken sevgilisi içeri girmiş ve yanında kızı görünce bağırıp  çağırmıştı. Tatlı bir kıkırdama sesi duyulmuştu, Hyunjin kafasını çevirip baktı, Felix tatlı bir şekilde bu üçlüye gülüyordu. Hyunjin baka kalmıştı  kızların sesiyle ayıkmıştı ve kendine şaşırmıştı fakat belli etmeden konuştu "Kızlar yeter konu çok uzadı"  deyip sevgilisinin kolundan tutup dışarı çıkarmıştı. Sınıfta olanları ve Felix'in gülüşü aklına gelince garip oluyordu fakat umursamadı çünkü sevdiği sevgilisi vardı, ona ihanet edemezdi. Aşağı indiğinde okuldan çıkan Felixi gördü fakat sınıfına gitti sevgilisine sadık olma düşüncesinde ciddiydi, söz vermişti ona.

                                                                   *Felix*

Ailesini düşünüyordu, hayatın neden ona hep bir şeyler kaybettirdiğini özellikle son yaşadığı şeyin etkisinde kalmış ve okuldan çıkarak kendini bu yağmurlu havada sokağa atmıştı. Aşamıyordu bazı şeyleri gerçekten aşmak onun için zordu. Yürüdü sadece yürüdü ayakları ondan bağımsızdı sanki. Düşünüyordu nedeni neydi? En sevdiği, herşeyi olduğu insan neden kendisine bunu yapmıştı? Söz vermemiş miydi?" Yıldız olmayacağım söz" demişti. Hani doğum gününü beraber kutlayacaklardı? Kendini bulduğu mezarın önüne çökmüştü, yine mi buradaydı? Kulağında çalan müzik ve mezarın içindeki bedeni düşündükçe ağlama isteği artıyordu, fakat zaten ağladığını fark etmiyordu. Yağmurun altında saatlerce o mezarın dibinde oturdu bağırdı ağladı. "Neden yaptın lan bunu?" "Yetemedim mi sana?" "Seni çok özledim Lavinia." diyerek bağırdı kızdı o çoktan gökyüzüne uçmuş ruha, mezarın içinde cansızca yatan bedene, ve oturup ağlamaya devam etti.


Bu bölümün şarkısı "Lavinia." Anlamı ise ölüm çiçeğidir. Yorum yapıp oylamayı unutmayınn. Diğer bölüm de hazır fakat şuan mı atsam sonra mı emin değilim.

Yağmur sayesinde (Hyunlix)Where stories live. Discover now