Derin bir nefes sonrası elimde ki boks eldivenlerini sertçe çıkardım. Bu kadar antrenman yeterli miydi, diye düşünüyordum. Fakat arkamda duran Serra hocam elini omzuma koydu.
"Gerçekten bugün bu kadar yeterli olacaktır." Diyerek omzumu ovdu Serra hocam. Onun yüce kalbini ellerime alıp öpmek istiyordum.
Salonu terk ettiğinde ben kendimle baş kalmanın acısını çekmek istemediğim için duşumu aldım. Tek kalmak bende travma haline gelmişti. Düşünmek bana yaramıyordu.
Hızla buradan 15 dakika uzakta olan konuma koşmaya başladım. 15 dakika sonra önümde olan levhaları elim ile kaldırdım altından geçtikten sonra aynı şekilde koydum.
Geldiğim yer yasa dışı ralli pistiydi. Burası 5 yıl önce kullanıma kapatılmış bir pisti ve burası ralliciler için özel olarak yapılmıştı.
Bende hızla arabaların oraya geldim. Başlamak üzere olduğunu fark ettim. Fakat bir eksik vardı.
Bir tane şoför yoktu. Anladığım kadarıyla yarışa sağlık durumu yüzünden katılamayacaktı. Bu durum onun penceresinden bakınca can sıkıcıydı.
Fakat bana yaklaşan Yakup abi ile elimi kaldırdım. Bundan 1 yıl önce teknik bir sebep dolayısıyla –ve Yakup abi çok rica etmişti- yarışa bende katılmıştım. Çok küçük bir farkla kaybetmiştim. Fakat bu beni için bir sorun değildi.
Şimdi ise yine bir yıl önceki mazlum bakışı ile bana doğru geliyordu.
"Orada dur bi abi." Ardından güldüm. "Asla kabul etmiyorum. Yarışmıyorum."
Ama Yakup abi durmak ne kelime yanıma koştu. "Hadi Dide, hadii." Diyerek kolumu çekiştirdiğinde sabır için nefes çektim. Ardından beni tetikleyen sözleri sarf etti. "Kardişi, bunu senden başkası yapamaz. Sen en iyisisin." Dediğinde gözlerim titredi.
Ardından büyük bir kinle suratına baktım. "Bir daha sakın bana onları söylemeye cüret etme!" İşaret parmağımı gözüne diktim. "Bir daha uyarmadan hallederim işini."
Ona duyduğum saygıda kusur etmezdim fakat gerçekten ciddi bir konuydu.
"Tamam. Şampiyon, sakin." Diyerek geri çekildi. Koluna çarparak yanından geçtim.
"Lanet olsun." Diyerek mırıldanıyordum ki bir bedene çarptım. "Ya!" Diye yükselecektim ki, benim suçum olduğunu fark ettim.
Ardından 365 derece geri vites yaptım. "Pardon kardeşim." Tam yoluma devam edecekken kolumdan kavradı. Ardından beni çekiştirdiğinde, kanım beynime sıçradı.
"Çarp git, öyle mi? Ne güzel ya!" Diye cırladığında beni tutan adamın elini kavradım.
"Çek elini." Dişlerimin arasından fısıldadığım kelimeler onun kolumu daha çok sıkmasına neden oldu. "Lan çek elini!" Diyerek bileğini kavradım ardından kolumdan kurtardığım gibi elini büktüm. "Seni şeref yoksunu, izin aldın mı bana dokunurken?"
Elimin altında kıvranan elemana bir bakış attığım sırada tam biraz daha bükecektim ki, arkamdan gelen ses ile duraksadım.
"Sakarkedi, onu sakince bırak." Bu duyduğum lakap ile çivi kesildim. Elimin tuttuğu bileği savurarak, ayağım ile bileğimi tutan adamın dizine bir tane geçirdim. Dizlerinin üzerinde durduğunda, saçını kavradım.
"Sen sıranı bekle. Bakalım bana öyle seslenen delikanlı kim ona bakacağım." Ardından başını geriye savurdum. Elini tutarak uzanan adama bir kez daha bakmadım.
Arkamı döndüğümde karşımda elbette Santa Zambak beyefendisini bulmayı bekliyordum. Çünkü ancak o bana böyle seslenirdi.
"Vay," Diyerek beni süzdü. "Bizim bileğini tuttuğumuzda ağlayan sakarkedi, şimdi bilekler büküyor ha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLUŞ-REYHAN-
Teen FictionBEN DİDE YILDIZCI. BENİM HAYATIMDA HATAYA YER YOK. SADECE KAN VE VAHŞET. GEÇMİŞİMİ KİRLETENLERİ BİTİRENE KADAR DURMAYACAĞIM. Hayatınım elimden alındı. Çocukluğum mahvedildi. Elim kana bulandı. Ama bunların hiç biri beni yıkmaya yetmedi. ŞİMDİ SI...