🌑

3 1 8
                                    

Herkes dersteyken koridorun sessizliğinin yerini şiddetli bir gürültü aldı. Biri açık kumral diğeri esmer saçlı iki oğlan bir anda okula girmiş ve koridorlarda koşturmaya başlamışlardı. Aniden başlayan bu gümbür gümbür koşuşturma sesleri ile neredeyse herkes yaptığı işi bırakıp sese odaklanmıştı.

Odasında keyif çatan müdür yardımcısı ise elinde bir kase kuruyemiş ile kameraları izliyordu. Kasede kalan son bademi ağzına atacakken koşuşturan ikiliyi fark edip kaşlarını çattı.

Odasının yanında bir nöbetçi öğrenci oluyordu bu yüzden onu çağırmak için kapının önüne çıkıp nöbetçiye seslendi. Nöbet sırası 11. sınıflardan Almina adında bir kızdaydı. Küt kesimli, kahküllü ve de bir o kadar dağınık saçlara sahipti bu kız. Burun ve burun etrafını ise çiller kaplıyordu. Müdür yardımcısının çıkmasıyla hemen ayağa kalktı.

"Sizin şu Oğuz ve Bartu yok mu? Sabah sabah okulu yıkacaklar başımıza! Derse de girmemişler zaten, hiç akıllanmaz bunlar, hele şu Bartu... Çabuk getir şu ikisini odama. En üst kattalardır şimdi."

Kız gülmemek için kendini zor tuttuğundan önce bir sesini düzeltti.

"Tabii hocam, hemen."

Onlarca basamağın sonunda sonunda en üst kattaydı ve hemen iki çocuğu da doğrudan gözüne kestirebilmişti. Açık kumral saçlı çocuk yani Oğuz, esmer olanın yani Bartu'nun yakasına yapışmıştı. Belli ki daha yeni yakayabilmişti onu. Almina bu ikisinin haline göz devirmekle yetindi.

  "Size de günaydın beyler. Hadi eğlence mekanınıza gidiyoruz, müdür yardımcısı sizi bekliyor."

Oğuz, Bartu'nun yakasındaki ellerini sertçe çekti, bu esmer çocuğu biraz afallattı ama sırıtmasını yine de koruyordu.
Çok bekletmeden ikisi de Almina'nın peşine takıldı.

— oğuz b.a.—

Müdür Yardımcısı Volkan DEMİREL yazısını görmemle bıkkınlıkla iç çektim. Bartu salağı yüzünden haftada bir bu isimle bakışıyorduk zaten. Ne hikmetse bir türlü okuldan atamamışlardı bizi. Tabii bunun ne hikmet olduğunu ben biliyordum, baş harfi baba parası olan bir şey.

"Neydi bu şimdi?" diye sordu Volkan Beyciğim.

Bunu sormasıyla filmlerdeki flashback sahnelerinden birindeymiş gibi boşluğa doğru baktım ve etrafın yuvarlana yuvarlana birbirine karıştığı efektin bizi geçmişe götürmesini bekledim. Tabii bunun olması mümkün değildi ama siz olmuş gibi hayal edebilirsiniz.

Siz hayal ededurun ben de olayı anlatayım.

Sabah telefonuma onlarca farklı numaradan mesaj gelmesiyle uyanmıştım. Merak edip mesaj kutuma baktığımdaysa sapık sapık insanların müstehcen istekleriyle karşı karşıya kalmıştım. İlerleyen vakitlerde geçirdiğim bin türlü sinir krizinin ardından bu mesajların gelme sebebini öğrenmem üzerine ayrı bir kriz geçirmiştim.

Bartu belediye otobüsünün birine bayan eskort diyerekten numaramı yazmıştı. Hayır anlamadığım şey o otobüsten nasıl bu kadar sapık çıkıp bana yazmıştı ki... Bilmiyorum gerçekten.

Bundan sonra okula geç kalmıştık ama yarım gün yazılalım bari diyerek gitmeye karar vermiştik. Giderken Bartu'ya uzun uzun sövmeyi de ihmal etmiyordum elbette. Okul bahçesine vardığımızda susmuştum. Ta ki Bartu'nun "Belki yakışıklı adam çıkardı içlerinden..." diye başlayan tatlı sözlerini işitene kadar. Koşuşturma o zaman başlamıştı işte.

Bunları detaylı detaylı anlatırken karşımızdaki adam öfke ve utanç ile kıpkırmızı olmuştu. Bunu, şimdi odada Bartu'yu boğazlayacak iki kişi olmuştu, diye açıklamak da doğru olur.

Bir süre ahlak dersi ve azarlamaya maruz kaldıktan sonra teneffüs zili çalmıştı. Böylece odadan çıkıp kurtulmayı başarmıştık. Tabii Bartu benim elimden kurtulamayacaktı ama...

Bunalmış bir şekilde gruptaki diğer kişileri ararken insanların arasından geçmeye çalışan uzun boylu bir çocuğu fark ettik. Mullet kesimli sarışın saçlarıyla kim olduğunu çıkarmak zor olmuyordu. Timuçin'di bu.

"Oğuz!" diye seslendi hemen, biz de ne diyeceğini merak ederek dikattimizi ona verdik.

"Otobüste numaranı 'ateşli bayan escort' diye bir yazının yanına yazmışlar. Ben de sonra kaydederim diye hepinizin numarasını ezberlemiştim de o zaman fark ettim ve karaladım yazıyı sana rahatsızlık vermesinler diye. Kim böyle bir şey yapar hiç anlamıyorum."

Kaşlarımı çatarak yanımdaki esmer budalaya döndüm. Bir süre ölümcül bakışlarımı üzerinde tuttuktan sonra sakin kalmaya karar verdim ve önüme geri döndüm. Aslına bakarsanız eğer bana mesaj yazanlardan birisi bu çocuk olsaydı belki Bartu'nun bahçede söylediği şeyde haklı olduğunu düşünebilirdim...

Şaka yapıyorum.

Kendisi şuan tanıdığım arkadaşlarımdan önce ilkokulda tanıştığım, o zaman da bana tek arkadaşlık eden kişiydi. Bizden bir sınıf büyüktü.

Şöyle ki arkadaş grubumuz 10, 11 ve 12. sınıflar karışık bir grup. Ben ve Bartu 10. sınıflardanız.

"Teşekkürler Timu. Kim böyle saygısız bir davranışta bulunmuş olabilir ben de bilmiyorum doğrusu."

"Şuan bir önemi yok ama."

"Evet, sayende."

Son sözümle zilin çalması bir olmuştu. Bartu yüzsüz gibi beni çekiştirmeye başlamıştı bu sırada da.

"Gidelim biz, hadi Vova'cık hadi."

"Ya yüzsüze bak amk dur bi' – Görüşürüz Timu!"

"Görüşürüz."

Hızlı hızlı gittiğimiz için el sallamak için arkamı dönmek zorunda kalmıştım. O ise bu halime gülümseyerek el sallıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

crew vovaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin