saat akşamüstü 7'ye geliyordu. hava geride bıraktığımız günlere göre oldukça soğuktu. üstüme kalın bir şey alarak giriş katındaki dairemin arka bahçesine çıktım. tek istediğim sigaramı yakıp, günün yorgunluğunu üzerimden atmaktı.
tam çakmağı cebimden çıkardığım sırada, önümdeki alçak duvarın arkasında sarışın bir oğlan gördüm. onu gördüğüm an çenem kasılmıştı. ne yanmayı bekleyen sigaram, ne de durmadan çalan telefonum; beni ona bakmaktan alıkoyamıyordu.
adeta dünyadan soyutlanmış gibiydim. gözüm sadece onun üzerindeydi.
bez çantasının içinden yana yakıla bir şey arıyordu. bir süre, bu soğukta üstündeki incecik hırkasıyla ne yaptığına anlam vermeye çalıştım. en sonunda bulduğu paketle gülümsemeye başladı. paketi sallamasıyla beraber, etrafına birbirinden farklı bir sürü kedi doluşmuştu.
çantasını arkasında bırakıp yere çöktü. elindeki paketi özenle açtı ve kedilerin önüne dökmeye başladı. elindeki mama yetmedi ki bir başka paket daha almak için arkasını dönüp çantasına uzandı. o sırada beni görmemesi için önümdeki alçak duvarın arkasına iyice sırnaştım.
sarışın oğlan çıkardığı bir paket mamayı daha döktükten sonra, kedilerin başlarını okşayıp çöktüğü yerden ayağa kalktı.
çantasını alıp gideceği sırada kafamı çıkarmamla beraber gözgöze geldik.
gözünün önüne düşen sarı tutamları kulağının arkasına atmaya çalışıyordu. yanakları soğuktan kıpkırmızı olmuştu. dudakları bu kurutucu soğuğa rağmen pespembe parlıyordu.
"iyi akşamlar". dedi yüzündeki tatlı gülümesemesiyle birlikte.
o anın şoku ile sadece kafamı sallayabilmiştim. bir insanın nasıl bu kadar güzel ve tatlı olabildiğine anlam vermeye çalışıyordum.
o günden itibaren her gün aynı saatte bahçe'ye çıkmaya başladım. sarışın oğlanın kedileri severken değişen yüz ifadeleri, hasta kedilere yardım etmeye çalışırken çizilen ellerine yapıştırdığı; kalpli minik yara bantları, rüzgarlı günlerde saçlarından gelen o çilekli koku. her şeyiyle beni ele geçirmiş gibi hissediyordum.
bir buçuk ay geçmişti. ben adını bile zar zor öğrenebildiğim çocuğun etkisine her geçen gün daha fazla kapılıyordum. birkaç kez farklı bahaneler üretip yanına gittim. her gittiğimde de elimde bir paket mama olurdu. elimdekini görünce bana sunduğu gülümseme; benim için her şeye bedeldi.
bir gün yine bahçede sigaramı içerken bu sefer o benim yanıma geldi. nasıl olduğumu ve neler yaptığımı sordu. hava o gün ılık olmasına rağmen ellerim buz kesmişti. onu gördüğüm an far görmüş tavşan gibi kitlenip kalıyordum. bana ne yaptığının farkında bile değildi.
geçirdiğim toplam üç ayın sonunda, zor da olsa hakkında birçok şey öğrenmiştim. tabii bu tek başıma olmamıştı.
öğrendiklerimden biri okuduğu bölümdü. seul üniversitesinde hukuk okuyordu. onunla ilgili ilk izlenimim bir veteriner olduğuydu; fakat bunun tam tersi çıkmasını beklemiyordum. hayvanları bu kadar çok seven birinin neden böyle bir bölüm seçtiğine anlam verememiştim.
bunu bir gün bizzat kendine soracaktım. hakkındaki her şeyi bana kendi anlatacaktı ve ben bunun için elimden gelen her şeyi yapacaktım.
💒
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.